Saadet Partisi Zonguldak İl Başkanı Burak Erol yaptığı konuşmada, “İçinde yaşadığımız ve hayatımızı devam ettirmek zorunda olduğumuz şehrin neresinden tutarsak elimizde kalıyor. Özellikle merkezde çok büyük problemlerimiz var. Kent merkezi tabiri caizse yaşanamayacak duruma geldi. Günün hangi saati olursa olsun kesinlikle işlemeyen bir trafik akışı var. Uzunca yıllardır hem bürokratik hem siyasi yetkililer sadece izlemekle ve mazeret üretmekle görev sürelerini doldurdular” dedi.
Erol konuşmasında, “Uzun Mehmet camimiz çok güzel oldu , emeği geçenlere tekraren teşekkür ediyoruz. Tüm kalabalık cenazelerimiz burada rahat bir şekilde eda ediliyor. Zonguldak için bir simge haline geldi . Şimdi de duyuyoruz camide çalışan belediye personeli geri çekiliyor . Belediyede milletin camide milletin. Millet olarak el birliği ile değerlerimize sahip çıkma durumunda değil miyiz ? Diyanet kurumu , din görevlilerini görevlendirmiş , hizmet yapıyorlar. Orada yeşil alanlar var, geniş wc ve abdesthaneler var bunların bakım ve işletmesini Zonguldak Belediyesi’nin yapması gayet makul bir yaklaşım tarzıdır. Belediye’nin borçları var camide 10 personelimiz var bunları buradan çekmemiz gerekiyor yaklaşımını katiyen doğru bulmuyoruz” diyerek şunları söyledi:
“Zonguldak Belediyesi geçen dönem Ak Partide iken biz olsak böyle yaparız şöyle ederiz, mükemmel yönetiriz diye salvolar atan CHP’li yöneticiler bugün ne diyor ? Belediyenin borcu duvara pankart halinde asılıyor ve sürekli bir şekilde para yok yatırım yok diye ağlama seanslarında bulunuyorlar. Biz hizmet bekliyoruz ve milletimizin hayatını kolaylaştıracak adımların hızlı bir şekilde hayata geçirilmesini heyecanla bekliyoruz. Zaman su misali akıp gider, bir bakmışsınız Mart 2029 Belediye başkanlığı seçimleri kapıya dayanmış. O zaman adama sorarlar ne yaptın? Kentin hangi sorununu çözdün ? Belediyeyi kurumsal bir yapıya kavuşturdun mu ? Aldığın noktadan nereye götürdün ?
Yeni şeyler söylemek lazım cancağazım yeni şeyler yapmak lazım.Zonguldak Belediyesinin borcunun azaltılması ve denk bütçeye kavuşturulması için ciddi bir plan ve program hazırlanması gerekir aynı zamanda sıkı takip çalışmasının yapılması zorunludur.
Bir hususta hem iktidar partisi kanadının hem belediye kanadının yürüttüğü işe alım süreçleri ile ilgili bir takım şikayetler kulağımıza geliyor . Bir kişinin veya bir kuruluşun sürekli eleştirdiği sürekli şikayet ettiği bir davranış şeklinin kendisi tarafından icra edilmesi ne kadar vahim bir durum. Herkes yandaşının , partilisinin menfaatine ve çıkarına iş yaparsa bu milletin evlatlarına kim sahip çıkacak. Nerede kaldı ehliyet ve liyakat ? Nerede kaldı hak ve hukuk ? Her adımınızı takip ediyoruz , ona göre yönetiniz ona göre adım atınız.
Üretimi bitirme noktasına getiren iktidar, 2025 yılında da üreticiyi, çiftçiyi, çalışanı değil; bankalarda sıcak parası olanları destekleyecek. Kur Korumalı Mevduat ile aziz milletimizin emeğini heba edenler;
faiz ile de geleceğini karartıyor. Gece uyuduğumuzda cebimizde olan 200 lira 20 ekmek alırken,
sabah 15 ekmek alıyor. Nereye gidiyor bu 5 ekmek? Tabi ki faiz lobilerinin midesine!
Bizler 55 yıldır faize, ranta ve yolsuzluğa karşı çıktık. Eğer bugün Milli Görüş iktidarda olsaydı, bunların hiçbiri olmazdı! İktidarda olduğumuz dönemde yaptıklarımızı aziz milletimiz çok iyi biliyor ve hatırlıyor. Birileri para sayma makinasının, sesine aşık olurken, bizler işleyen sanayi çarklarının;
buğdayı nimete, samanı yeme dönüştüren biçerdöverin; ülkemizin meralarında otlayan kuzuların, koyunların sesi ile mutlu oluruz. Bizde faize verecek para da, buna zemin hazırlayan sistem de yok.
Adil bölüşüm olmadığında neler yaşandığını, işte günümüz Türkiye’sinde hep birlikte görüyoruz.
Asgari ücret sözünü şimdiden duyar olduk. Emeklinin, asgari ücretlinin ve memurun sofrasına daha fazla göz dikmeyin. Tencerede kaynayacak bir şey bırakmadığınız gibi şimdi de boşa kaynayan suya göz dikiyorsunuz.
Son günlerde bir dönüm noktası tartışması sürüyor. Tüm bunlardan önce, ben şunları hatırlatmak istiyorum!
Birincisi; Türkiye, nevzuhur bir ülke değildir. Türkiye, genç bir cumhuriyettir fakat bin yıllık bir devlet geleneğinin üzerinde oturmaktadır.
İkincisi: Terör sorunu nedeniyle on yıllardır çok şey kaybettik. Zamanımızı kaybettik, Kardeşliğimizi kaybettik. Evlatlarımızı kaybettik. Huzur ve güvenliğimizi kaybettik. Geleceğe ilişkin umutlarımızı kaybettik.
Dolayısıyla Türkiye’yi yönetmek ve Türkiye üzerine konuşmak ciddi bir sorumluluk ister.
Bu ülke ağzınıza her geleni söyleyebileceğiniz bir kabile devleti değildir. Bu topraklar el yükselterek üzerinde kumar oynayacağınız bir masa da değildir.
Biz; Türkiye’nin meselelerini çözmek gibi bir derdi olan herkesle otururuz, konuşuruz. Biz; her problemi, muhatabıyla meşru ve hukuki bir çerçevede müzakere ederiz.
Biz, ülkeyi değil kendi çıkarlarını merkeze alan her türlü hamlenin karşısında, milletimizin menfaatine olan her türlü çabanın yanında olacağız.
Kısacası; Terör belası çözülecekse, samimi iseniz, elinizi taşın altına koyacaksanız, Biz gövdemizi dağların altına koymaya hazırız. Yok eğer küçük hesaplar peşinde, milleti oyalıyorsanız; Göreceksiniz bu millet Terörü de sizi de bu memleketten temizler! Bizim abdestimizden şüphemiz yok! Kürt kardeşlerimiz bizi iyi tanır. Erbakan hocamızı iyi tanır. Bütün milletimiz bizi iyi tanır”