Son gelişmeler ışığında görünür o ki, Türkiye’nin Rusya ve ABD heyetleri ve başkanlarıyla görüşmesinden sonra, bazı düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır. Ancak bunların, Türkiye’nin güvenlik endişelerine cevap verecek bir gelişmeye yol açmadığı, ABD ve Rusya’nın hedeflerine de bir değişiklik getirmediği, sadece krizi bir müddet ötelediği anlaşılmaktadır.Hal böyle iken ayrıca ABD’yle yapılan görüşmelerden ve ABD üst düzey yöneticile rinin yaptığı açıklamalardan, Suriye’nin kuzeyinde bir Güvenli Bölge değil, sınır hattında TSK ile SDG arasında Tampon Bölge oluş turulmaya çalışıldığı, bunun aktif olacak derinliğinin 5 Km. gibi oldukça dar tutulacağı, bu bölgedeki SDG/PYD/PKK varlığının göstermelik olarak kısıtlanacağı da ortaya çıkmıştır. PKK uzantısı olan terö ristlerin ve silahlarının 5 Km. güneye çekileceği, bu saha daki tah kimatlarının ortadan kaldırılacağı söylenmiş ve uygulama ya başlan mıştır. Bu bölgede, sağlanan mutabakat gereği müşterek keşif uçuş ları yapılarak durum denet lenmektedir. Daha sonra da müşterek kara keşif unsurlarıyla dev riye faaliyeti icra edilerek oluşturulan durumun devam ettirileceği açıklanmaktadır. Bölgeden güneye kay dırılacak silahların, ABD yetkilileri tarafından ABD’ye ait olduğunu ima eden açıklama lara da rastlanmıştır. Yani çekilen sadece SDG değil, aynı zamanda onunla birlikte olan ABD’dir. Daha güneyde teşkil edilecek kuşakların söylendiği gibi 32 Km. derinliğe ulaşma yacağı, 15-18 Km. arasında kalacağı ve amacı da pek fazla karşıla mayacağı söylenebilir. 5 Km.nin ötesinde Türk varlığının olmaya cağı, sadece Birleşik/Müşterek Harekât Merke zinden durumun takip edilebileceği anlaşılmaktadır.
* * *
Diğer taraftan ilk kuşaktaki uygulamanın da tam olarak gerçekleşip gerçekleşmediği, müteakip kuşaklardaki tertiplenmenin de ne dere ce uygulanacağı hususunda tereddütlerin olduğu, bizzat Türk yetki lilerce dile getirilmiştir.Uygulama devam etse dahi, Türkiye’nin güvenlik endişesini giderecek bir durumu gerçekleştirip gerçekleş tirmeyeceği belirsizdir. Ancak Türk yetkililer, görüşmelerle zaman kaybedilmemesinin, şimdilik buna başlanmasının, gelişmelere göre harekete edilmesinin ve ona göre tedbir alınmasının daha uygun olacağını değerlendirmişler ve uygulamanın hemen başlamasında ABD’yle mutabakat sağlamışlardır. Deyim yerindeyse “Kervan yolda düzülür” anlayışını benimsemişlerdir. Mevcut uygulamayla, ABD’nin SDG’yi koruması ve zaman içinde Suriye’nin yeni yapılan masında, başlangıç olarak, hedeflediği bir özerk yapının zarar görmemesine özen gösterdiği belli olmuştur. Uygulamanın SDG’nin de planı dahilinde olduğu, bu durumun da Türkiye’nin güvenlik algısına cevap vermediği açıktır. Hatta Rusya liderinin böyle bir “güvenli bölge” uygulamasına olumlu baktığı da verdiği beyandan anlaşılmıştır. Bu beyan Suriye üzerindeki ABD-Rusya ittifakını bir kere daha gözler önüne sermiştir. İşte bu nedenlerle “Kervan’ın yolda düzelmesi” konusunun en fazla 2-3 hafta devam edebileceği, arzu edilen sonuç alınamadığı taktirde Türkiye’nin tek taraflı olarak kendi planını uygulayacağı en yetkili ağızdan net bir şekilde ifade edilmiştir.
* * *
Ayrıca güvenli bölge uygulamasının Türkiye’nin güvenlik ihtiyaç larını karşılamaması durumunda, Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda yapabileceği tek taraflı harekâtın Türkiye ile ABD’yi karşı karşıya getirmesi mümkündür. Bu duruma, ABD’yle olan rekabet açısın dan Rusya’nın sessiz kalacağı da düşünülebilir. ABD’yle sağlanan/ sağ lanacak olan mutabakata göre başlayan ve devam edecek olan uygu lamanın, Türkiye açısından bölgedeki kriz için bir çözüm olmadı ğını, sadece bir müddet için ötelendiğini ifade etmekte yarar vardır. Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda SDG/YPG/PKK’nın, daha doğrusu ABD’nin yarattığı güvenlik endişesiyle mücadelesi devam ederken ve bu konuda ABD’yle mutabakat çalışmaları yapılırken, Rusya’nın adeta ben de buradayım dercesine İdlip’te doğrudan devreye girdiği görülmektedir. Bugüne kadar Suriye’nin İdlip’teki kontrolü sağlamak maksadıyla, teröristlerle mücadele adı altında giriştiği harekâta destek veren Rusya’nın artık rejim güçleriyle bera ber doğrudan harekâtın içinde yer aldığı görülmektedir. Rejimin TSK gözlem noktalarına yaptığı tacizlere ve saldırılara, üst düzey de görüşmeler yapılıncaya kadar sessiz kalmıştır. En üst düzeyde yapı lan görüşmelerden sonra İdlip’te, Rusya’nın da etkisiyle rejim tara fından tek taraflı ateşkes ilan edilmiştir.
* * *
Sonuç olarak, Bilindiği üzere İdlib’de bir çatışmasızlık bölgesinin oluşturulması ve TSK’nın da burada 12 gözlem noktası kurması yaklaşık bir yıl önce Soçi’de kararlaştırılmıştır. Türkiye, teröristleri bölgeden temizleyeceğini bir noktada taahhüt etmiş, ancak bu hu sus gerçekleşememiş ve Suriye teröristleri temizliyorum diye sivil leri de hedef alan saldırılar gerçekleştirmiştir. Bu durum Türkiye sınırına doğru bir göç hareketine sebep olmuştur. Geçen hafta Moskova’da Türk ve Rus liderleri arasında sağlanan mutabakatla bölgede saldırı ların olmaması için tedbirler alınması kararlaştırıl mıştır. Türkiye, ÖSO dahil teröristleri, Rusya da rejim güçlerini kontrol altında tutma konusunda anlaşmışlardır. İlan edilen ateşkes bu kapsamdadır. Bu nun şimdilik alınmış bir ara karar olduğu anlaşılmaktadır. Bu geliş menin, Rusya’nın Türkiye’yi dikkate aldığını göstermesi, Türkiye’ nin de çatışmanın şiddetlenerek sınıra olacak yoğun göçün önlenme si açısından önemli olduğu değerlen dirilmektedir. Anlaşma Türki ye’ye zaman kazandıracaktır. Bu zaman içinde Türkiye’nin sınıra yakın bir bölgede güvenli bölge oluşturarak, gelen göç dalga larını burada karşılamasına imkân sağlayacağı düşünülmektedir. Böyle bir güvenli bölgenin Rusya tarafından da desteklendiği Putin’ in beya nından anlaşılmaktadır. Türkiye; ABD, Rusya ve kendi güvenliği arasında krizleri yönetme ye çalışmaktadır. Ancak müzake relerle bunu başarmasının zor olacağı, siyasetin ve diplomasinin önünü açabilmek için kuvvete başvurmasının kaçınılmaz göründüğü anla şılmaktadır. SDG/YPG/ PKK’nın varlığına son verilmeden Türk iye’nin güvenliği sağlan mış olamaz. Suriye’nin siyasi birlik içinde toprak bütünlüğü son derece önemlidir. Türkiye’nin güvenliği son tahlilde ancak böyle sağlanabilir. Türkiye’nin çıkarları ve bekası açısından anlamsız görünen duygusallığın bırakılıp her iki ülke açısından da Suriye ile diyaloğun ve ona destek olmanın bir onur meselesi yapılmaması gerekir. Çünkü burada sadece toprak bütün lüğü açısından Suriye’nin değil aynı zamanda Türkiye’nin de bekası söz konusudur.Hadiseye vizyon temelinde bakmak birçok gerçeğin kabulüne de yol açacaktır.
KAYNAK:Suriye’de değişen bir şey yok(Em.Tümg.Armağan KULOĞLI)