TEDAVÜLDEKİ TÜRK LİRASININ DÜNDEN GÜNÜMÜZE KADAR GEÇİRDİĞİ İLGİNÇ EVRELER

Abone Ol

Ekonomiyi çok yakın takip eden okuyucularımıza hatırlatmak gerekirse bilindiği gibi 2005 yılında liradaki 6 sıfır atılmış ve 1 Ocak 2009 tarihinde de hayatımıza eski adıyla YTL, şimdiki adıyla da TL olarak girmişti.Yine hatırlatmak gerekirse 2009 yılındaki asgari ücret ise 527 TL’ydi.Yani bu da ortalama olarak 351 dolara tekabül etmekteydi. O dönemdeki cebimizde TL olarak tuttuğumuz paranın dolar karşılığına baktığımızda 200 TL:nin dolar karşılığı ise 133 dolar olurken;şimdiki içinde bulunduğumuz bu dönemdeki değeri tam tamına 22 dolar ediyor. Bu arada 100TL ise tedavüle girdiği 2009 daki ilk dönemde 66 dolar iken şimdi ise değeri 11 dolara kadar düştüğü de izlenen bir durum. Mamafih o dönemdeki 50 TL.daha ilkanda tedavüle girdiğinde değeri 33 dolar iken,günümüze geldiğinde ise 5 dolara kadar düşme kaydettiğini izliyoruz.

* * *

Bu defa o dönemdeki cebimizde bulunan 20 TL.nin tedavüle girdiği 2009’daki ilkgünde değeri 13 dolar iken; günümüz şartlarındaki değeri 2 dolara kadar gerilediği de bilinen bir durum.Daha küçük para birimi olan 10 TL. ise tedavüle ilk girdiğinde değeri 3 dolar iken,günümüz şartlarında düşe düşe 0,5 dolara kadar geriledi. Bir zamanlar düğünlerde nişanlarda göğsümüzü gere gere gelin veya damada takılan çeyrek altın ise satış fiyatı artan oranlı ortalaması yönünden;

2009 yılı itibarıyla……………….87,08TL.

2010 yılı itibarıyla……………….108,53TL.

2011 yılı itibarıyla……………….157,62TL

2012 yılı itibarıyla……………….154,86TL.

2013 yılı itibarıyla……………….129,38TL.

2014 yılı itibarıyla……………….141,79TL

2015 yılı itibarıyla………… ……160,67TL.

2016 yılı itibarıyla……………….207,18TL.

2017 yılı itibarıyla ………………249,93TL.

2018 yılı itibarıyla……………….343,83TL.

2019 yılı itibarıyla……………….446,82TL.

2020 yılı itibarıyla ………………742,12TL.

2021 yılı itibarıyla……………….778,70TL.

Eylül ayı ortalaması olarak alınan karşılık değerleri ortaya çıkıyor.Aslında çeyrek altındaki yükselişlerin seyrine dikkat edildiğinde bir önceki yıl ile mukayese sinde artan enflasyon karşısında farkın özellikle sondört-beş yılda daha fazla artması aynı zamanda iktisadi yaşamdaki tabloyu da gözler önüne seriyor.Dolayısı ile bu ilginç düzeydeki çeyrek altın farkının daha da yüksel mesi çift rakamda seyreden enflasyonun geldiği yeri gös termesi bakımından dikkate değer bir durum olarak karşımıza çıkıyor.

* * *

Sonuç olarak,gerçekte burada asıl değinilmek istenen duruma bakılırsa;Türkiye ve gelişmekte olan ülkelerin en büyük sorunlarından biri de kronik enflasyon olmak tadır.Enflasyonu düşürebilmek için bu ülkeler tarafından uygulanan makroekonomik politikaların başarılı olabilmesinin ön şartlarından biri de enflasyona neden olan durumların öncelikle ortaya konulmasıdır. İktisat literatüründe geçiş etkisi olarak adlandırılan varsayıma göre döviz kuru, enflasyonun önemli belirleyicilerinden biridir.Fakat döviz kuru ve enflasyon arasındaki ilişkinin daha sağlıklı anlaşılabilmesi için bu iki değişkenin birbirlerini ne yönde vehangi oranda etkilediğinin de bilinmesi gerekmektedir.Ekonometrik analizin iktisadi sonuçlarına bakıldığında, döviz kurlarında meydana gelen bir birimlik şoka karşılık enflasyon endekslerinin tepkisi daha yüksek olmaktadır. Türkiye ithalata dayalı üretim yapan bir ülke olması nedeniyle döviz kurlarındaki artıştan ithal sermaye ve ara mal fiyatları etkilenerek yurtiçi fiyat düzeyini fazlasıyla etkileyecektir. Bu bakımdan döviz kurunda aşırı dalgalanmaların önlenerek döviz piyasalarında istikrar sağlanması yanın da enflasyonun ve beraberinde fiyat istikrarının sağlanmasında önemli rol oynayacaktır.Ayrıca Türkiye’nin yine ithalata bağımlı üretim yapan bir ülke olması dolayısıyla döviz kurundaki artışların ithal mal maliyetini artırması üzerine, ithalatın asıl sahibi olan üreticinin maliyetini gösteren üretim endeksini tüketim endeksine göre daha fazla etkilemesi olağandır. Yalnız, iktisadi literatürde ifade edildiği üzere üretim endeksindeki artışların belirli bir süre sonra tüketim endeksini arttırdığı da göz ardı edilmemesi gereken bir durum.