Görünüme bakılırsa önümüzdeki kış can yakıcı bir şekilde hissedeceğimiz küresel enerji krizi bu günlerde dünya piyasalarının oldukça gündemini meşgul ediyor.Daha öncesinde de yaz başından bu yana petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki “step by step” formunda ilerlemesiyle sinyaller veriyordu. Eylül başı itibarıyla artık tüm piyasalarda da bu endişenin kendisini alenen hissettirdiği izleniyor. İktisadi açıdan küresel piyasalar dakigöreceli talep artışı ve arzın bu talebi karşılayamaması, özelleştirme politikalarının başta İngiltere olmak üzere ülkemiz gibi pek çoklarında geri tepmesi, pandemide kırılan tedarik zincirinin tam olarak düzeltilememesi, bazı bölgesel anlaşmalar ve çatışmalar sorunun nedenleri olarak gösterilmekte. Ancak birbiri ardına gelen ve süreğenleşen krizler yanında bir başka nedeni olarak da kapitalizmgösteriliyor.Bu yönde AB Ülkeleri nezdin de eylül ayında baş gösteren krizin etkilerine bir göz gezdiril diğinde;İngiltere yüksek seyreden enerji fiyatlarının yanı sıra şimdi de akaryakıt arzı sıkıntısı ile karşı karşıya. Hollanda, Almanya, Doğu Avrupa ülkelerinin pek çoğu da bu benzer sorunları yaşadığı izleniyor.
* * *
arada küresel enerji krizinin bir taraftan Asya ve Pasifikte de yayılma gösterirken,ayrıca Çin’i de etkiler durumda olma sına karşılık; Çin, dünya nüfusunun yüzde 18’ini ve dünya ekonomisinin de yüzde 17’sini oluşturan bir ülke. Ayrıca dünya enerji kaynaklarının yüzde 21‘ini üretirken yüzde 24’ünü de tüketir durumda.Tahminlere göre, 2030’lu yıllarda dünyanın en büyük petrol tüketicisi olarak ABD’yi geçecek. Dahası önümüzdeki yaklaşık beş on yıl içinde de doğalgaz tüketiminde Rusya’yı geride bırakacak.Bu kadar devasa bir nüfus yanında küresel çapta ekonomik güce sahip bir ülkenin mevcut krizden ciddi şekilde etkilenmesi durumunda bundan diğer ülkelerinde zarar görmemesi kesinlikle mümkün değil. kapsamda daha şimdiden aldığı önlemlerini yoğunlaştır mak durumunda kalan Çin, elektrik enerjisi yönünden son dönemde yeterli seviyeye çekilmiş olup elektrik üretimi tüketiminin üzerindeolup;Kurulu gücü de sorun yaratmayacakbir pozisyona getirilmiş pozisyonda bulunuyor.Çin bu ka darla da kalmayıp;karbondioksit salınımlarını süreç içerisinde düşürme taahhüdünde bulundu. taahhüt sonucu, 2010 ile 2015 arasında Çin, GSYİH birimi başına enerji tüketimini yüzde 18 oranında, GSYİH birimi başına karbondioksit salınımlarını ise yüzde 20 oranında düşürdü. Ancak elektrik üretiminin neredeyse yüzde 60’ını kömürden elde eden Çin için bu kömür arzında düşüşe ve kömür fiyatlarının hızla yükselmesine neden olması da biraz düşündürücü bir durum.
* * *
Sonuç olarak,dünya petrol fiyatlarının giderek yüz dolarlara evrilmesi ve petrol fiyatlarına endeksli doğalgazında fiyatının artıyor olması sıkıntının hem Çin için hem de Avrupa içinbüyümesine neden olurken,aşanan bu durumun, özellikle Çin’in yaşadığı krizin küresel ekonomiyi sarsması kaçınılmaz olarak görünüyor.Bu yönde değerlendirmede bulunan Ak Yatırım Araştırma Müdürü Özgür Veysel Hatipoğlu,“Doğal gaz stoklarının da benzer şekilde yılın bu dönemine göre son yılların en düşük seviyesinde olduğunu aktaran Hatipoğlu, "Önümüzdeki kış aylarında ısınma ihtiyacı nedeniyle artacak doğal gaz talebine karşılık zayıf stoklar ciddi bir risk oluşturuyor.” Uyarısına ek olarak;”söz konusu gelişmelerin fiyatlamalara olan etkisine bakıldığında çeşitli küresel ve yerel borsalarda işlem gören doğal gaz fiyatlarının rekorlar kırdığının gözlemlendiğine işaret ederek, özellikle Norveç piyasasında aktif olarak kullanılan elektrik kontratlarının son aylarda hızla yükseldiğini gördüklerini”belirtirken;"Petrol fiyatlamalarındaki aşırılık büyük bir ihtimalle birkaç hafta içinde törpülenecek ve bir miktar geri çekilme olacaktır. Özellikle 4 Ekim'deki Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) toplantısında Suudi Arabistan'ın, başta ABD olmak üzere çeşitli ülkelerin üretim kotasının artırılması yönündeki çağrıları dikkate alması sonucu bir üretim artışı gelirse ilk geri çekilme petrolde olacaktır. Ancak sanmayalım ki bu iş bu şekilde çözümlenecek. Ortada, daha önce de bahsettiğim gibi, neredeyse 1 yıldır kısa kesilen büyüme var. Bu nedenle arz probleminin devam ettiğini görebiliriz. Bu da ister istemez enerji fiyatlarının yukarıda kalmasına neden olacaktır. Sonuçta ise ABD Merkez Bankası'nın (Fed) ifade ettiği geçici enflasyon konusu, muhtemelen onların düşündüğü kadar geçici olmayacaktır."sözleri açıkça önümüzdeki kış mevsiminin enerji fiyatlarındaki süreğenleşebilecek artış lar nedeniyle zor geçeceğini belirtmek herhalde gerçekçi bir yaklaşım olacaktır.