Türkiye ekonomisi yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre %7; bir önceki çeyreğe kıyasla da %1,7 büyüdü.Baz etkisini kısmen eleyebilmek için bu analizi yaparken çeyrekten çeyreğe değişimlere bakmak nispeten biraz daha sağlıklı olabilir. Buna rağmen, geçen sene yaşanan pandemi etkileri, verilen kredi bazlı teşvikler ekonomide henüz büyüme dinamiklerinin normal seyrine dönmediğini gösterdiği de çok açık bir durum.Yatırımlar tarafındaysa geçen yılın üçüncü çeyreğinde covid-19 pandemi yasaklarının kalkmasıyla izlenen artış (+%20,2) son çeyrekte zayıflamaya (-%2,7)dönmüştü Fakat ilk çeyrekte özellikle TL’deki göreceli sakinlik belli ki iştahı yeniden artırmış (+%1,6) görünüyor. Bu arada dış ticaretin büyümeye katkısı açısından ithalattaki hız kesmenin ihracattakinin altında kalışı önemli. Geçen yılın ikinci yarısında ihracatta yaşanan önemli büyüme yerini daha zayıf bir seyre bırakmış olsa da halen kuvvetli. Hatta ihracat tarafının bu senenin büyümesinde önemli pay tutacağı da ortada.İthalat tarafındaysa ilk çeyrekte daralma yaşanması büyüme açısından ihracatla karşılaştırıldığında itici güçlerden biri durumunda.Sektörler tarafında üretim verilerine bakınca yinetarımsal üretimdeki %2,9’luk artış son derece tartışmalı olmalı.Yaşanan kuraklık, artan gıda fiyatları üretim bolluğu açıklaması ile kesinlikle örtüşmüyor.

           *        *        *

Diğer yandan da imalat sanayiinde %4,7’lik büyüme güçlenmeye devam eden ihracat performansı ve ivme kaybetse de halen güçlü seyreden iç talep ile açıklanabilir.İnşaat sektöründeyaşanan %11,4 daralmanın ardından%13,4 büyüme dikkat çekici. Buna karşın gayrimenkul faaliyetlerinde frene basılması da (%-0,3) dikkat edilmesi gereken bir durum. Öte yandan da 2021 ikinci çeyrekte baz yılı etkisi geçen yılki %10 daralmanın üzerine daha etkili şekilde ortaya çıkacak. İlk çeyrekteki %7 büyümenin ardından %13-15 arası büyüme rakamları göreceğiz.Ancak Mayıs ayından itibaren hem para politikası yönetiminde hem politik olarak ortaya çıkan karmaşa nedeniyle öncü göstergelerde zayıflama işaretlerini okumak mümkün. Yılın ikinci yarısında hizmetler tarafında daha güçlü bir hareket görmek şaşırtıcı olmamalı. Dolayısıyla çeyrekten çeyreğe büyüme 2Ç21’de %1 civarında; biraz altında gerçekleşebilir.Yılın ikinci yarısında ise çeyreksel bazda büyüme verilerinde eksi rakamlar görmek büyük olasılık. Tüm bu verilerden ortaya çıkan 2021 yılını %6,5 civarında bir büyüme ile bitireceğimiz. Baz yılı etkisi ile elde edilen güçlü veriler Türkiye ekonomisindeki derin sorunların tartışmalarını şimdilik kamufle etme çabasında. Herşey bir tarafa çift rakamda devam eden yüksek enflasyon ve artan fakirleşme yaşanan büyümenin geniş tabana yansımadığını, hissedilmediğini anlatıyor.

    *        *        *

Sonuç olarak,2021 yılı sonrasında 2022 yılına ilk girişte Türkiye ekonomisi belli ki önemli bir ivme kaybetmiş olacak. İşsizlik oranı yeniden yataya hatta yükselme eğilimine dönecek. Enflasyonun 2021 sonunda %15-17 arasında yüksek çift hanede kalacağı gerçeği artan fakirleşme ile birleştiğinde 2021 senesinde elde edilen büyümenin kalitesini de tartışılır duruma getirecek. Asıl olarak ilk çeyrekte %1,7 lik büyüme sürdürülebilir bir büyüme performansı şimdilik görünmüyor.2022 GSMH artışı ise kamu kaynaklarının yine seçimlere hazırlık olarak aşırı kullanılması gerçekleşmez ise %3 civarında sınırlı kalacak gibi görünüyor. Kaldı ki 2021 yılı ilk çeyrek büyüme rakamına ait tartışmalarda kredi ve borçla büyüme   den bahsedilirken; bu büyümenin toplumsal anlamda refah olarak yansımaması da işin cabası. Bir taraftan da döviz şokları kaynaklı TLnin değerindeki olan aşınmalar da hesaba katıldığında toplum sal fakirleşmenin geldiği nokta da buna dahil edildiğinde ilk çeyrek büyüme rakamının olsa olsa makyajlama ağırlıklı olduğu da ortaya çıkıyor. Hal böyle iken birileri bu kadar finansal kırılganlığa ve inişli çıkışlı pandemi vakalarına rağmen nasıl oluyor da halk mevcut durumunu halen muhafaza ediyor? Şeklinde soruya takılabilir. İşin asıl gerçek yönü Türk aile yapısı ataerkil bir yapıya sahip olduğundan genelde çekirdek aileler büyüklerin koruması altında bulunması sebebiyle toplumsal dayanışma ile ancak ayakta durulabiliyor.Öyle ya da böyle bu dayanışma halen devam ediyor.