Özellikle geçtiğimiz kasım ayından bu yana devam eden süreçte Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Kasım/2021 ay sonu itibarıyla TÜFE enflasyonu %3,51 artışla yıllık seviyeyi %21,21’e kadar çıkardı. Bu arada Çekirdek enflasyon olarak bilinen C-Endeksi ise bir ay önceki %16,82 seviyesinden %17,62’ye çıktı. Yanlış para politikası TL’de yarattığı hasar üzerinden enflasyonist eğilimi süreğenleşerek desteklemeye devam ediyor. Bu anlamda fiyat yönünden hareketlenen kalemlere bir göz attığımızda;gıda fiyatlarındaki artış %3,9, konuttaki %3,1, ev eşyasındaki %3,4, ulaştırma %6,31, eğlence/kültür %2,9, lokanta oteller %4,1 ve çeşitli mal ve hizmetler %5,4 oranında artış kaydettiği izleniyor.Diğer taraftan üretici fiyatları tarafında TÜİK kasım aylık enflasyonu %9,99 olarak açıkladı ki bu da yıllık Y-ÜFE enflasyonunu bir anda %46,31’den %54,62’ye çıkarmış durumda. Üretici fiyatları tarafında çok daha gerçekçi rakamlar veren TÜİK serisine göre ara malı fiyatlarında sadece kasım ayında gerçekleşen artış %11,6; yıllık %63,12. oranında seyrediyor.

* * *

Bir taraftan da üretici fiyatları %54,62 ve 2019 kasımdaki %4,3 seviyesine göre 26 aydır devam eden bir yükseliş içinde. Tüketici fiyatları ise %21,3 ile üretici fiyatları arasındaki farkı tüm zamanların en yükseğine 33,31 puanla taşımış durumda. Bu bile başlı başına neden olarak TÜFE’de öteden beri izlediğimiz seviyenin geçici olamayacağını göstermeye yeterli durumda.Çünkü temel girdilerdenbenzin,mazot,doğalgaz ve elektrik fiyatlarındaki fiyat artışları yanında diğer girdilerdeki göreceli artışlara bakılırsa; küresel anlamdaki dış yansımalarla birlikte enerji krizindeki ortaya çıkan gelişmeler göz önüne alındı ğında yukarı yönlü fiyat artışlarının bizdeki çift rakamlı yüksek enflasyon oranını desteklemesi de kaçınılmaz olu yor. Eğer TCMB/PPK’unca mevcut faiz indirimlerine Aralık ayında da devam edilmesi halinde politika faizi istendiği gibi tek haneye çekilmesi durumunda bu defa hiperenflasyon riski ile karşı karşıya kalmamız galiba kaçınılmaz hale gelecek.

* * *

Bu yönde Türkiye ve Dünya'da gelişen ekonomik olayları değerlendiren Doç. Dr. Cüneyt Dirican, 2021-2022 yılı için ekonomik olarak dikkat çeken konular hakkında açıklamalarda bulunurken,"Enflasyonu tetikleyecek fazla zam ve likidite hiperenflasyona götürür. Dengeyi bulmak önemli. Günü veya geleceği kurtarmak arasında zor bir karar yılına giriyoruz"değerlendirmesi gerçekte üstünde durulması gereken bir durum. Döviz kurlarının yükselişte olmasıyla 2022'de ülke olarak karşılaşabileceğimiz sorunlara değinen Dirican,"G20 ülkeleri arasında Endonezya ve Çin dışında enflasyon oranı üzerinde politika faizi uygulayan Merkez Bankası yok. FED ve ECB dahil. Hatta petrol zengini Norveç bile. Ancak bu durum bizde piyasa tarafından aynı şekilde algılanmıyor. Bu nedenle pandemi döneminde çarkların dönmeye devam etmesi, istihdam, ihracat, vb. başlıklar için kredi maliyetlerini düşürmek söz konusu olunca bu enflasyon ve piyasa algısı nedeni ile kurlara, kurdan hareketle de enflasyona yansıyor"şeklindeki değerlendirmesi de aslında hiperanflasyonun başlangıcına yönelik bir yaklaşım.

* * *

Sonuç olarak,gelecekle ilgili öngörülerde de bulunurken ” 2022'de ekonomik olarak Türkiye'yi ve dünyayı nelerin beklediğine dair açıklamalarda da bulunan Doç. Dr. Dirican,”Seçim yılı nedeni ile büyümenin bu yıla kıyasla biraz daha düşük geleceği, yatırımların seçici olduğu, küresel seçim yılı ve başta FED nedeni ile oynaklığın yüksek olduğu bir yıla girdiğimizi belirtti. Dirican, "Mesela Fransa'da Le Pen kazanırsa bir anda Euro'nun ve Avrupa Birliği (AB)'nin sorgulandığı bir sürece gireriz ve yukarıda bulunan senaryo bir anda realitemiz olabilir" derken; gelecek yılla ilgili "Haziran'a doğru enflasyon bu hızla devam ederse faiz artışları gelecek" sözleri yanı sıraFED başkanının Şubat ayında değişmesi ihtimaline değinen Doç. Dr. Dirican, "Bu olursa son 4 yılda 3. FED başkanını görecek piyasalar.Haziran'a doğru ise enflasyon bu hızla devam ederse faiz artışları gelecek. Bu ABD ara seçimini çok ciddi etkileyecek. Eğer Biden Hükümeti topal ördek konumuna düşerse stagflasyon riski daha çok artacak ve kalıcı hale gelecek. Bu durumda tüm dünya sıkıntıya girecek" şeklindeki vurgusuna bakılırsa, özetle; 2022 yılı belirsizliklerin devam ettiği bir yıl olarak içinde çeşitli riskleri de barındıran bir sene de olması açısından bir takım gelişmelere tanık olabileceğimizi de gösteriyor.