Türkiye ekonomisinde 2021 yılı ilk çeyrek büyüme verisi ile yılın ikinci çeyreğine ait gelen veriler Türkiye ekonomisinde yılın ikinci yarısında bambaşka bir yöneevrileceğinin göster gesi olarak farklı bir yöne doğru gidiyor. Özellikle mayıs ayı 17 günlük yarı-kapanma ve Bayram tatilleri nedeniyle verilerin kısmen büyüteç altında alınmışçasına etkileri yansıttığı gerçeği karşısında 2020’de ekonomiye verilen büyük parasal ve kredi desteklerinin etkisi geçtikçe Mayıs ayı verilerinde iyice elle tutulur hale geldiği üzere Türkiye ekonomisinde görünür o ki yön değişimine neden oluyor. Tablodaki Üretim ve yeni siparişler yavaşlarken istihdam artış hızı son bir yılın en düşük düzeyinde gerçekleşti. Fakat açıklanan verinin detaylarından anlaşılan imalat sanayiindeki tek sorunun Türkiye içindeki kısıtlamalar olmadığı da gün gibi ortaya çıkıyor.Küresel ekonomik dinamiklere bağlı olarak, geçen mart ayında ortaya çıkan covid-19 pandemi sonrası tedarik zinciri sorunları Türkiye imalat sanayiini de olumsuz etkiliyor. Tedarikçilerin teslim sürelerindeki belirgin artışlar izlenmekte. Ham madde teminine ilişkin zorluklar devam ederken bu durum girdi maliyetleri ile satış fiyatlarındaki artışların hızlanmasında etkili oldu. Hatta TL’nin Nisan ayından beri devam eden değer kaybına bağlı olarak Mayıs’ta girdi maliyeti enflasyonu Nisan’ın da üzerinde. Doğal olarak da firmalar artan maliyetle güçlü iç talep birleştiğinde, satış fiyatlarını keskin şekilde yükseltti.PMI notlarına göre bu artış yılbaşından beri en yüksek oranda gerçekleşti.
* * *
Bu kapsamdaki PMI alt kalemlerine göre “yeni ihracat siparişleri” de hız kaybederek dört aylık büyüme sürecini sona erdirdi. Bu da yine 2021 GSMH büyümesinde ihracatın payı olarak bakıldığında tamamen olumsuz bir gelişme.İmalat sanayi firmaları şimdilik salgın kısıtlamalarının kalkmasıyla “güçlü büyümeye” performansına yeniden dönüş olabileceğini düşünüyor. Artan maliyetleri de tüketici tarafına yansıtmakta kararlılar; bu da enflasyonist baskıların Mayıs ayının ötesine taşındığını anlatıyor. Yani daha önceki bu anlamdaki yazı larımda belirtildiği gibi maliyet eksenli fiyat artışları sonraki aylara da yansıyacak. Dolayısı ile böylece ne kadar gayret gösterilse bile önümüzdeki aylarda fiyat istikrarı daha da bozula cağı için enflasyondaki yukarı yönlü yapışkanlıktan kaynaklı zamlar birbirine tutunarak yaptıkları atakla fiyat artışları şek linde karcımıza çıkacak. Çünkü ÜFE deki aylar itibarıyla bir birini izleyen kademeli artışlara baktığımızda tümüyle TÜFE nin öncü fiyat artışlarına da işaret ediyor.Diğer yandan da güvensizliğin artmasına rağmen “bugün” tüketim iştahının hala devam etmesi de önümüzdeki dönemde artmaya devam eden enflasyonun mal ve hizmetleri daha da pahalılaştırması beklentisini yansıtıyor. Yani açıkça burada yine tüketimdeki artışlar da enflasyon artışına da işaret ediyor. Dolayısı ile bu tüketim artışıyla beraber;
-Pandemiye bağlı ekonomik aktivitedeki gerileme, Mayıs ayının ilk yarısında Tüketici Güveninde görülen gerilemenin en temel nedeni olarak öne çıktı.
-Finansal piyasalar ve özellikle döviz kurlarındaki baskınındevam etmesi de düşüşün diğer bir nedeni gibi göründü.
* * *
Sonuç olarak,içinde bulunulan dönemin dayanıklı tüketim malları ile otomobil ve konut alımı için uygunluğunu ölçmeye çalışan Bloomberg HT Tüketim Eğilimi Endeksi ise yüzde 20,53 artarak 36,75 oldu. Baz etkisiyle artış oranı yüksek olsa da endeksin seviye olarak düşük seyrettiği görüldü. Bu aşama da endeks verileri zayıf iç talep sinyali vermeye de devam etti. Bu arada görünür o ki Türkiye’nin ana ihracat pazarı olan Avrupa’da karantina uygulamalarının uzatılması ve koronavirüsün yayılmaya devam etmesi ihracat üzerinde baskı yaratıyor. Öte yandan, aşılamanın yaygınlaşmasıyla beraber ihracatta toparlanma eğiliminin yılın ikinci yarısında belirginlik kazanması bekleniyor. Yurt içinde ise, BDDK tarafından geçtiğimiz Aralık ayı ortasında getirilen yeni düzenleme ile taşıt kredilerinde vade sınırlarının azaltılması otomotiv pazarı üzerinde bir miktar baskı yarattı.Faiz oranları ile kurların mevcut yüksek düzeyleri ve ertelenmiş talebin büyük ölçüde devreye girmiş olmasının da etkisiyle 2021’de yurt içi satış hacminin geçen yılki seviyelere yakın düzeylerde gerçekleşebileceği öngörülüyor. Çok tabii olarak hadise bu kadarla da kalmıyor; finansal kırılganlıklar yanında ekonomik olum suz etkileri bakımından iç ve dış siyasal gerginliklerle gerek siz kutuplaşmaların getirdiği süreğen negatif ortamdan kaynak lı iktisadi yaşamdaki zarar görmeyi de buna eklemek gerekiyor.