Türkiye ekonomisinde cari risk primi ve gelecekte öngörülemeyenler

Abone Ol

Son dönemdeki gelişmelere bakıldığında BBC’den Özge Özdemir’in aktardığına göre; Londra merkezli Cribstone Strategic Macro danışmanlık şirketinin kurucusu Mike Harris, Türkiye’de yeni yürürlüğe giren Döviz Garantili Mevduat hesabı uygulamasını‘popülist’ olarak nitelendirirken,analistlere göre uygulama, uzun vadede enflasyon ve TL üzerindeki baskıyı sürdürecek.Türkiye’nin ‘CDS’ adı verilen risk priminin son deönemde Irak’tan bile fazla olması da durumu gözler önüne seriyor.Bu anlamda Londra merkezli Cribstone Strategic Macro danışmanlık şirketinin kurucusu Mike Harris,yürürlüğe giren bu uygulamayı ‘popülist’ olarak nitelendirdi. Türkiye ekonomisinin en büyük probleminin Türk Lirası’nın değer kaybı olduğunu ifade eden Harris, bu adımın aslında Türkiye’yi kurun hareketlerine daha çok bağımlı hale getirdiğini de söylüyor. Buna ek olarak da “Hükümet, düşük faiz politikasından geri adım atması takdirinde ortaya çıkacak ekonomik maliyeti üstlenmemek için popülist bir teşvik hayata geçiriyor”diyenHarris,bu kararla Türkiye’de dolarizasyonun daha çok artacağını öngörüyor.

* * *

Konuyla ilgili değerlendirmelerini sürdüren analistlere göre Türkiye’nin 5 yıllık CDS’leri halen zirveye yakın bir yerde. CDS, (Creditdefault swap–kredi risk primi) bir ülkenin risk priminin göstergesi olarak değerlendiriliyor. Türkiye’nin 5 yıllık CDS’leri 600 baz puan civarında seyrediyor,bu da nerdeyse son bir yılın zirvesi.Türkiye’nin risk primi diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla da hayli yüksek. Hatta Bloomberg verilerine göre bu veri Irak’ın 5 yıllık CDS’lerinden bile daha yukarıda.Çok tabii olarak Türkiye’nin risk priminin neden bu kadar çok yüksek olduğuna dair yöneltilen sorularla ilgili Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi ekonomist Doç. Dr. Hakkı Öztürk,”kurun düşmesine rağmen risk priminin halen yüksek olmasının nedeninin bu yeni programla Hazine’nin ve Merkez Bankası’nın ‘risk almış olması’ olarak”açıklaması da tüm gerçekleri öne seriyor.Doç. Dr. Hakkı Öztürk,“Burada bir kur riski var. Hazine bu ödemeleri yaparken bütçeden karşılanacak. Kur riski gerçekleşirse bütçe tarafında bir zayıflama olacak. Merkez Bankası da geri ödemeleri para basarak yapacak. Bu yüzden hem Hazine’nin orta ve uzun vadede aldığı hem Merkez Bankası’nın aldığı bir risk var” diye konuşuyor. Öztürk’e göre eğer faiz artırılarak geleneksel para politikalarıyla kur düşürülmüş olsaydı CDS’lerde de düşüş gözlenirdi.”şeklinde yorumda bulunuyor.

* * *

Sonuç olarak,bir kısım ekonomistler ise halkın sisteme güvenmesini sağlayacak enstrümanların devreye sokulmadığı için başarı şansı oldukça sınırlı görünüyor.Hükümetin beklediği gibi ilk aşamada 50 milyar dolarlık mevduatın Türk Lirası’na dönebileceğini öngören ekonomistlerin sisteme yine de ihtiyatlı yaklaşıp, sistemin içinde ekonomiyi ve vatandaşı daha da zora sokacak riskler barındırdığını anlatması da oldukça dikkat çekiyor.İktisat profesörü Hayri Kozanoğlu DW Türkçe’ye 50 milyar dolar kadar olmasa da "kayda değer bir miktarda" dolar mevduatının TL’ye dönebileceğini söylerken, "Ama bunun ciddi sakıncaları var" uyarısını da gündeme taşıyor. Kozanoğlu, "Çünkü bu kadar miktarda bir para TL’ye döndüğü zaman TL’nin daha hızlı bir şekilde değer kazanması beklenebilir. Örneğin bir doları 10 lira kurundan başlatarak TL hesaplarını işletebilirler. Bu da doların yukarı doğru zıplama potansiyelini artırır" diyor. Kozanoğlu, 50 milyar dolar üzerinden basit bir hesap yapıldığında muhtemel olarak yaşanacakları şöyle anlatıyor:"Diyelim ki faizler yüzde 15-20 aralığında. TL’nin bunun 20 puan üzerinde değer kaybı olursa, Hazine’ye 10 milyar dolarlık yük getirir. Kurun 13-14’e çıktığı bir dönem olursa bu da bütçeye 100 milyarın üzerinde bir yük getirir. Unutulan bir gerçek var. Hazine’nin 31,5 milyar dolarlık dövize endeksli iç borcu var şu anda. 2021 yılında TL’nin dolara karşı 5 lira değer kaybettiğini de varsayarsak Hazine’ye 150 milyar liralık bir yük gelmiş durumda. Bu kadarlık bir bütçe açığını piyasaları geçici olarak dindirmek adına göze almış olabilirler. Ama sürdürülebilir olması çok zor."vurgusunu yapıyor. Özetle bu uygulama belki öngörülen bir sürede döviz kurlarının düşmesine neden olsa da; talep esneklikleri yüksek olan emtia cinslerinde fiyatların yukarı yönlü artmaya meyilli olduğu kadar fiyat artışlarının tırmanma eğilimli yapışkan olması piyasalardaki fiyat istikrarını sağlamak ta ise zorlanılacağını da gösteriyor.