Bu kapsamdaki son alınan bilgilere bakılırsa Meteoroloji Genel Müdürlüğü Nisan 2021 kuraklık haritasına göre, Türkiye’nin büyük bölümünde şiddetli kuraklık görülüyor.Aydın ve Denizli havzasında yaşanan kuraklık nedeniyle DSİ (Devlet Su İşleri) 21.Bölge Müdürlüğü kısıtlı su uygulamasına geçildiğini duyurdu.Başlıca zeytin, tütün, pamuk, incir, üzüm gibi ürünlerin en çok yetiştirildiği Büyük Menderes Havzası’ndaki su kirliliği uzun yıllardır sorun olmaya devam ediyor. Bakanlık raporlarına göre, Büyük Menderes Havzası’ndaki suyun yüzde 70’i tarımsal sulama için kullanılıyor. Ancak yaşanan kuraklık nedeniyle bu yıl çiftçiye iki kez sulama izni verilecek. Özellikle pamuk üretiminin yüzde 42’sinin üretildiği havzada pamuk üreticileri, yapılan planlamayı eleştirerek “Biz pamuk ektikten sonra su kullanımında kısıtlamaya gidildi” diyor. Bazı çiftçiler ürününü kaybetmemek için maliyetli olmasına rağmen artezyen sondajı ile su elde etmeye çalışacak. Aydın Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Mahmut Nedim Barış’a göre, kuraklık ve kirlilikle birlikte mevcut durumdaki tarımın maliyetinin yükseldiğine işaret ederek Tarım girdisi yükselince, tüketici gıda enflasyonunun artması kaçınılmaz” değerlendirmesine de yer verildiği görülüyor.
* * *
Aydın Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Mahmut Nedim Barış’a göre;Söke’de özellikle sulanabilir ürünlerin yetiştirildiğini söyleyen Barış,“Yıllardır su kullanımın azaltılmasına yönelik programları savunuyoruz. Ancak felaket kapıyı çalınca bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Sorun, sadece çiftçiyi değil, bütün insanları etkiler. Üretici fiyat endeksleri yükseldikçe, buna mukabil tüketici fiyat endeksi de yükselecek. Şu anki sorun daha büyük. Çünkü su verilemeyecek. Dolayısıyla ürün elde edilemeyecek. Örnek olarak şöyle söyleyebilirim, bir kalem ürüne tarlada su verirseniz on kilo alacakken, su vermediğinizde beş kilo verim alabileceksiniz. Az olana talep olunca fiyatlarda yukarı hareketli olacak” vurgusunda bulunuyor.Bu anlamda Aydın Germencik’de çiftçilik yapan Emin Tay, sahada ekili 550 bin dönüm arazinin mağdur edildiğini söylüyor. DSİ’nin aylar öncesinden çiftçilere en azından mesaj yoluyla bildirimde bulunması gerektiğini belirten Tay, “DSİ bize ‘başınızın çaresine bakın’ deseydi bu durumda olmazdık. DSİ geçen yıl bir su politikası uygulamadı. Bugün ise su kısıtlıyor DSİ’nin açıkça bir ihmali söz konusu” diyerek uygulamayı açıkça eleştiriyor.
* * *
Gelinen noktada eleştirilerini açık olarak sürdüren TAY;Tay, pamuk üreticisine verilmesi gereken suyun, buğday üreticisine verilmesini "DSİ üreticiyle ticaret yapar mı?" sözleriyle tepki gösteriyor: "Pamuk üreticisi mağdur edilmemeli. Ben, buğday ektim topladım bitti. Pamuk iki kat suyla olmaz. İkinci kez buğday ekene para kazanılacak diye su verirseniz pamuk üreticisi zarar görür. Devlet üreticisi üzerinden ticaret yapmamalı." Diyorsa da Pamuk üreticisine su verilmezse çiftçilerin iflas edeceğini düşünen Tay, "Bunun altından kimse kalkamaz bunu bir afet gibi düşünün" ifadelerini kullanıyor. DSİ'nin başka bir yanlışını ise şöyle açıklıyor: "DSİ sahada çalışan personeline, lağım sularını kullananlardan da para alınması için talimat verdi, ayıptır gerçekten. Sağlığı geçtim, bunun düşünülmesi bile ilginç. Bu nasıl devlet, nasıl politika anlayamıyorum artık. Genelgelerle tarım politikası yürütülmez." Kısıtlama uygulanacak bölgenin 2020 yılında 750 milyon metreküp su olan barajlarında, bu yıl 250 milyon metreküp su olduğu tahmin ediliyor. Büyük Menderes Nehri’nden kontrolsüz su alımlarını engellemek ve su dağıtımının plan doğrultusunda hayata geçirebilmek için yatak kontrol ekipleri kurulacak.
* * *
Sonuç olarak,Germencik'ten bir başka çiftçi Halil Çetinka ya da su kısıtlama programında hata yapıldığına dikkat çekiyor. Çetinkaya, imkanı olan çiftçilerin artezyen sondajı ile su temin etmeye çalışacağını dile getiriyor. Bir sondaj yaptırmanın maliyetinin 40 bin lira ile 60 bin lira arasında olduğunu söyleyen Çetinkaya;”Eskisi gibi 50 metrelerde su yok, 100 metrelere inmek gerekiyor" diye konuşuyor. Artan maliyetlerin fiyatlara yansıyacağını düşünen Çetinka ya şunları söylüyor:“Ben incir üreticsiyim.Kuraklık nede niyle incirde de verim düşüklüğü olacak. Ağaç üreticileri olarak biz çok zor durumda değiliz. Fakat iklim koşulları önümüzdeki yıllarda böyle devam ederse biz de büyük sorunlar yaşayabiliriz. Ziraat odaları bize az su isteyen ürün yetiştirmemizi söylüyor. Çiftçi bu gidişle ya tarlasını boş bırakacak ya da daha az para kazanacak." Şeklindeki serze nişlerini dile getiriyor. Özet olarak, daralma sadece tarım sektöründe olmayıp hayvancılık sektöründe de ciddi şekilde kendini hissettiriyor. Öyle ki üretici fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 35’i aştı. Arkasından da zaten TÜFE geliyor.Bu görünüm önümüzdeki aylarda da zamların geleceğine işaret ediyor.Yani işimiz bir hayli zor.Bu çerçevede mutlak olarak iki sektör de de sürdürülebilirliği devamlı kılacak verimlilik, kârlılık maksimum üretim ve işletmecilik unsurlarının öne çıktığı yeni politikaların devreye konulması zorunluluk taşıyor.