Mevcut duruma bakılırsa; faiz oranı yüzde 0.89’a kadar gerileyen ihtiyaç kredilerinde son 7 ayda 63 milyar liralık artışla patlama yaşanınca,Bu defa Merkez Bankası ise cari açığın artmasını engellemek ve enflasyonu kontrol altına almak için tüketici kredi lerini kısmakta buldu.Bu durumda tüketici kredileri belli bir miktarın üzerinde büyüyen bankalar Merkez Bankası'nın teşviğinden (zorunlu karşılıklar için) faydalanamayacak. Bankaların böyle bir pozisyonda tüketici kredilerine nasıl bir faiz yansıtacakları da merak ediliyor.Merkez Bankası’nın bu kapsamda yaptığı basın duyurusunda özetle;banka faizlerin düşmesiyle birlikte tüketici kre dilerinde yaşanan ciddi artış, bunun cari açık ve enf lasyon üzerinde yarattığı etkileri sınırlamak adına harekete geçti. Uzmanlar bankanın gündeminde şu an için faiz artırımı gibi bir seçenek olmadığı için zorunlu karşılıkları düzenleye rek tüketimi sınırlama yolunu seç tiğini belirtiyor.Merkez Bankası'ndan yapılan açıklama ya aşağıdaki kriterleri sağlayan bankalar teşviklerinden (zorunlu karşılık için) yararlanma imkanı bulabilecek.
* * *
Bu yönde Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’ nun, para politikası duruşuna ilişkin önceki iki ay kullandığı, “Gelinen noktada, mevcut para politikası duruşunun he deflenen dezenflasyon patikasıyla büyük ölçüde uyumlu olduğu değerlendirilmektedir” mesajı sonrasında enflas yonda ilerleyen dönemde aşağı yönlü sürprizler olması ve/veya beklentilerin belirgin iyileşmesi durumunda sınırlı da olsa indirimlere devam edip etmeyeceği ancak uygulamada belli olacaktır.”açıklaması yapılmakla bir likte;enflasyon tablosunun son durumu gözlemlendiğin de; üretim sek törlerinde yer alan sanayicilerin temel girdilerindeki maliyet artışlarını yer yer tüketici kesimi ne yansıtarak ürün fiyatlarında yukarı yönlü yansımalara yol açması geçtiğimiz Şubat/2020 ayında da enflasyon artışına neden olmuştur.Mamafih TCMB’nın içinde bu lunduğu muz bu ortamda şimdilik iktisadi iyileşmeden bir açıklama.Zaten TCMB’nın alelacele enflasyonu kon trol altına almak üzere tüketici kredilerinde kısıtlamaya gitmesi de bunu açıkça doğruluyor.
* * *
Türkiye ekonomisindeki diğer bir risk unsuru ise iç ve dış borçlar; Hazine’nin 2020 yılı borç geri ödemeleri ve finansman programına göre, iç borç servisi 287 mil
yar TL ve dış borç servisi 65.1 milyar TL olmak üzere toplam 352.1 milyar TL olarak açıklanırken,iç borçlan ma 299.6 milyar TL ve dış borçlanma 57.6 milyar TL olarak planlandı.İç borç çevirme oranı ise yüzde 104.4
olarak öngörülürken; İç borçlanmanın belirtilen düzey de kalabilmesi için bütçenin faiz dışı açık verme mesi gerekiyor.Oldukça kritik sayılan bu durumun analizini yaptığımızda; Türkiye'nin kalkınınası ve çağdaşlaşması için gerekli alt-yapı ve sağlık-eğitim-kültür yatırımla rını yapmak için finansman kaynağı bulmakta zorlanabilece ği gerçeğini kabul etmemiz gerekiyor.
* * *
Sonuç olarak,gelinen noktada bir taraftan yatırımların oldukça kısıldığı bir ortamda makul bir büyüme oranını yakalayabilmek zorlaşırken; diğer yandan da resesyon (durgunluk) la eşleşen stagflasyon (durgunluk içinde enflasyon) unsurlarının yapışkanlığını yukarı yönlü art tırması durumu daha da güçleştir,yor.Bu anlamda daha önce de vurgulandığı gibi tarım sektörü ile hayvancılık sektörlerindeki enflasyon kaynaklı temel girdi maliyet artışları sebebiyle de kırsal kesimdeki olanların zaman içindeki eriyen kârlarının emeklerinin karşılığını tam olarak alamama gibi refah eksilmesi ve daha da fakirleş me olgusuyla eşleştirmesinin getirdiği kırsaldan kentsel kesime olan içsel demografik nüfus transferini daha da hız landırıyor.Böylece arz-talep dengesinin arz aleyhi ne bozulması,her ne kadar enflasyon oranı içindeki ağır lıkları düşürülse de gıda maddelerinin enflasyon içinde ki payı giderayak artıyor.Şu andaki pozisyona göre bu kısır döngüyü kırabilmek ancak ve ancak tarım ve hay vancılık sektörlerindeki tüm sıkıntıların giderilmesi ile mümkün. Bu sıkıntılar ise açıkça değinmek gerekirse; tarımsal üretimde girdilerin yaklaşık yüzde 20’si meka nizasyon girdisidir. Bu yüksek maliyet payına rağmen tarımsal mekanizasyon konusu Gıda,Tarım ve Hayvan cılık Bakanlığında çok dağınık bir yapıyla ele alınmakta bu da hem koordinasyon sorunlarına hem de sektörün bir bütün olarak ele alınamamasına yol açmaktadır. Ta rımsal desteklemeler için bütçeden her yıl önemli mik tarda kaynak ayrılmaktadır. Ancak bu destek kalemleri içerisinde hedefine ulaşmayan ve verimliliğe yansıma yanlar vardır.Bu desteklerle ilgili bizler gibi gerçek çift çi temsilcilerinin de görüşü alınarak etki ve fayda analiz lerinin yapılması ve bazı destekler gerekirse kaldırılarak daha etkin bir destekleme kararnamesi hazırlanmalıdır.