Gıda fiyatlarındaki gerek kuraklık gerekse pandemi kaynaklı kontrolsüz artışlar sebebiyle siyasi otoritenin aldığı önlemlerle ilgili Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Tarım Meclisi toplantısında gıda fiyatları ve denetimler değerlendirilirken;Bursa Ticaret Borsasından yapılan açıklamaya göre, Tarım Meclisi’nden sorumlu TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Bursa Ticaret Borsası Başkanı Özer Matlı, Meclis Başkanı Murat Ülkü Karakuş başkanlığında yapılan çevrimiçi toplantıda, yeni tip koronavirüs salgını döneminde gıda fiyatlarının sadece Türkiye’de değil tüm dünyada artış gösterdiğini ifade etmesi yanında;Türkiye’de mevsimsel etkiler ve girdi maliyetlerindeki artışların fiyatların yükselmesinde etkili olduğunu bildiren Matlı;”Bunun sonucunda da sebze, meyve, yağ ve bakliyat gibi ürünlere büyük oranda zamlar yapıldı. Haksız fiyat artışlarıyla hiç kuşkusuz mücadele edilmeli ancak temel sebepler de göz ardı edilmemeli. Dünyada artan emtia fiyatları, dünya merkez bankalarının para basması, ülkelerin aşırı stoklama yoluna gitmesi, kuraklık sonucu artan arz-talep dengesizliği, lojistik, ambalajlama ve geri kazanım katılım payıyla gelen ilave maliyetler tarımsal ürünlerde yüzde 30 ile yüzde 100 oranında ciddi fiyat artışlarına sebep olmuştur. Öyle ki temmuz ayında 180 dolar civarında olan mısırın tonu, bugün 300 dolara yaklaşmış durumda.Yine özellikle ay çekirdeğinde sezon başında 2 bin 200 lira fiyat beklenirken, harmanda fiyat 3 bin 800-4 bin lira olarak gerçekleşti. Bu nedenle öncelikle yapmamız gereken,günü kurtaracak çözümler üretmek yerine mevcut sorunlarımızın çözümüne yönelik üretim planlaması ve sonucunda uzun vadeli tarım politikaları oluşturmaktır.”şeklinde ki açıklaması da kayda geçti.
* * *
Diğer taraftan tarım ve hayvancılık sektörlerine bir göz attığımız da; birincil öncelikli sorunlardan biri olan küresel ısınmanın etkisiyle iklim değişikliği ve tatlı su kaynaklarımızın azalma riski Türk tarımının önündeki en büyük ortak sorunlardan birisi iken, üretici ile tüketici arasındaki fiyat makasının daha da açılmasına yol açan girdi maliyetleri, aracı ve tefeci kaynaklı sorunlara ek olarak marketlerin de bu fasit oluşuma katılmasıyla özellikle gıda fiyatlarındaki tırmanma had safhaya ulaştı. Hal böyle iken,Mazot, gübre,toprak analizi ve katı organik organomineral gübre desteğinden oluşan Alan Bazlı Desteklerin, 2020 yılında 2019 yılına göre değişmediği görülmektedir. Bu destek kalemini oluşturan mazotta ve gübrede dışa bağımlı olduğumuzdan geçen yıla göre büyük oranda maliyet artışının olması bu alandaki destek miktarının değişmemesini ve hatta azalmasını anlaşılmaz kılmaktadır. Bunun dışında tarım sektörü için sağlanan kredi desteklerine karşın çeşitli sebep lerle ortaya çıkan geri ödeme sorunu sebebiyle ortaya çıkan gecik melerin sonucu olarak;2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendine dayalı haciz edilememezlik kuralına göre;İİK’nun 82/1-4. bendinde;”Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletlerinin…” haczedilemeyeceği hükme bağlanmış olmasına rağmen bankaların çoğunlukla bu hükmü görmezden geldikleri izlenmekte dir.
* * *
Sonuç olarak,borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için, asıl mesleğinin çiftçilik olması ve bilfiil bu işi yapması gerekir. Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması,emekli maaşı alması çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmaz. Bu kapsamda ayrıca Yargıtay Kararı da bulunmaktadır. Bunun için bankaların keyfiyete tabi haciz uygulamalarının mutlaka önlenmesi büyük önem taşımaktadır. Gerçekte çözüm stratejik bir sektör olan tarım sektörünü gecikmeksizin korumak ve somut önlemlerle üretim ekonomisine geçmektir. 5488 sayılı Tarım Kanunu gereği, bütçeden tarıma ayrılan kaynak, 2021 yılı bütçesi ve sonraki yıllar için gayrisafi millî hâsılanın en az %1’i düzeyine yükseltilmeli; mutlaka o yıl içinde de gerekli desteğin verilmesi gerekmektedir.Tarımsal desteklerin yönlendiriciliğinde ivedilikle ülkesel ve bölgesel tarımsal üretim planlamasına geçilmelidir. Dövizdeki artışa paralel artan girdi fiyatlarındaki kaçınılmaz yükselişi önlemek ve üretime kesintisiz devam etmek için gübre, tohum, ilaç, yem, mazot, elektrik gibi temel girdilerin maliyetleri düşürülmeli, tarımsal girdilere destek verilmeli, KDV/ÖTV indirimi dahil üreticiyi ve üretimi rahatlatıcı önlemler ivedilikle alınmalı, ek ekonomik destekler açıklanmalıdır. Üreticilerimizin kamu ve özel bankalar ile Tarım Kredi Kooperatiflerinden aldıkları krediler de zaman geçirmeden kısa sürede yapılandırılmalıdırç