Geçtiğimiz mart ayından bu yana süregelen kovid-19 korono virüs vakalarındaki artışlara bakılırsa; devam eden belirsizlik sebebiyle ekonomiye olan olumsuz yansımalarının zaman içinde gittikçe ağırlaştığı görülüyor. Geçtiğimiz hafta içinde açıklanan Hazine nakit dengesi raporuna göre ekim ayında Hazine 18.9 milyar TL'lik net dış borçlanmaya gitti. İç borçlanma tarafında ise 15.6 milyar TL'lik net borç ödemesi yapıldı. Hazine'nin on aylık toplam net dış borçlanması 7.7 milyar TL, net iç borçlanma da 236.7 milyar TL oldu. Hazine on aylık dönemde 244.5 milyar TL borçlanmaya gitti.Uzmanlara göre acil Merkez Bankası Başkanı değişimi faiz artışının aciliyetininaçık bir bir göstergesi. Ağırlıklı fonlama faizi ise bu yılki temmuz oranının iki katına çıktı. ABD seçimleri sonrası Merkez Bankası’nın bu alanda adım atması ise halen gündemde. 8.50’yi aşan kur YEP’in ortalama kur tahmininin ötesinde bulunuyor. Bu defa Biden’ın kazanacağını netleştiği ilk gün, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı’nın değiştirilmesi işlemi piyasaların oldukça dikkatini çekti. Para politikasına sadece Başkan tek başına karar vermediği halde faturanın bu yönde kesilmesin altındaki nedenler sorgulnmaya devam edilirken,yabancı uzmanlar bu durumdan ziyade faize odaklanmış durumdalar.
* * *
Bu yönde Uluslararası Finans Enstitüsü’nün BaşekonomistiRobinBrooks, Twitter hesabından yaptığı yorumda, bazı piyasa oyuncularının başkan değişimini faiz artırımı ve TL’nin istikrarının önününü açan bir rejim değişikliği gibi gördüğünü kaydederek, bu ister doğru ister yanlış olsun, değişen piyasa beklentileri nedeniyle faiz artırımlarının aciliyetinin arttığını söyledi. Brooks ayrıca, 2018’de kurun cari fazla verilmesi sonucu desteklendiğini ancak bu yıl cari dengede ayarlanma olmadığı için piyasanın duyarlılığının olumsuz yönde olduğunu bildirdi. Oysa salgın yüzünden 20 milyar dolar eksi yazan turizm gelirleri dikkate alındığında cari denge tarafında yapısal bir bozulma söz konusu değil. Türkiye’deki son gelişmelere ait görüşlerini açıklayan InvestAZ Araştırma Müdürü Yusuf Topçu, geçen hafta boyunca, Amerika’daki başkanlık seçim sonuçları beklenirken, Merkez Bankası’nın kasım ayı para politikası kurulu toplantısına kadar zaman kazanmaya çalıştığını söyledi. Yatırımcıların ve spekülatörlerin ise bankayı olağanüstü toplanıp faiz artırmaya zorladığını belirten Topçu, yüzde 15 sınırını aşan tahvil faizi dikkate alındığında, fonlamaların ve piyasada oluşan faiz oranlarının yüzde 10.25 olan manşet politika faizinden oldukça uzaklaştığına dikkat çekiyor.Piyasanın beklediği sıkılaştırmayı kasım ayında da almadığı takdirde ekim ayında terkedilen 8 TL civarındaki mevzisinin yerini 9 TL savunma hattına bırakabileceğini vurgulayan Topçu, “Merkez Bankası bu kadar oynak bir dönemde böyle bir riski alır mı?’ sorusunun cevabı tabi ki bizde değil, yalnızca politika yapıcılarda” şeklindeki vaki değerlendirmesi de kayda geçti.
* * *
Sonuç olarak, faiz-döviz kuru dengesi açısından tartışmalar devam ederken,diğer yandan Deloitte tarafından yapılan Avrupa CFO (mali işlemler şefi) anketi Kovid-19 salgınının şirketleri nasıl etkilediği, bu koşullarda CFO’ların geleceğe bakışı ve stratejileri gibi konuları ele aldı. Araştırmaya Türkiye’den ve Avrupa’dan katılan CFO’ların hemen hemen yarısı önümüzdeki üç aya daha umutlu bakıyor. Bunun yanında önümüzdeki bir yıl içerisinde Türkiye’deki CFO’ların yüzde 67’si şirket gelirlerinde, yüzde 55’i faaliyet kârında artış yaşanacağı yönünde görüş bildiriyor. Anketin sunduğu diğer bir gösterge ise şirketlerin risk iştahı; Türkiye’den katılım gösteren CFO’ların yüzde 43’ü yatırımlarını azaltacağını belirtirken bu oran Avrupa’da yüzde 37 seviyesinde. Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu da grubun dokuz aylık finansal sonuçlarına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, yurt içinde tüketici talebinin devam etmesi, yurt dışında ise ihracat pazarlarında başlayan hareketliliğin koronavirüs salgını kaynaklı ekonomik yavaşlamanın etkilerini nispeten azalttığını belirtirken,Çakıroğlu’nun,”bununla birlikte üçüncü çeyreğin sonu itibarıyla özellikle Avrupa ülkelerinde koronavirüs salgınına yönelik kısıtlamaların yeniden gündeme gelmesinin ihracat pazarlarındaki belirsizliklerin artabileceğinin sinyalini vermesi yanında Türkiye için de aynı durumun söz konusu olması ihtimali karşısında Türkiye’deki belirsizlikleri tetikleme pozisyonu da gözden uzak tutulmamalıdır.