Kur atakları ile beslenen dövizdeki dalgalanma ile tedarik zincirindeki ortaya çıkan sıkıntıları aşma kon usundaki zamana yayılma hamlelerinin finan sal kırılganlıklarla desteklendiği ortamda İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat Satın Alma YöneticileriEndeksi (PMI), Temmuz ayındaki 46.9 olan düzeyine göre artarak Ağustos’ta 47.4 değerine yükselmiş olsa bile üst üste altıncı ay eşik değer 50’nin altında kalarak imalat sektöründeki ivme kaybının sürdüğüne işaret ediyor. Üretimdeki yavaşlama son üç ayın en ılımlı düzeyinde gerçekleşirken, zorlu piyasa koşulları ve yüksek fiyatlar nedeniyle düşüş Ağustos’ta da sert şekilde devametti.Diğer ta raftan yeni siparişlerdeki düşüşler Ağustos ayında da hız kazanırken;Mayıs 2020’den bu yana en yüksek oranda gerçekleşirken, yeni ihracat siparişlerinin yavaşladığı ve Avrupa talebinde azalma olduğu dikkat çekti. Takip edilen on sektörün dokuzunda yeni siparişler yavaşlarken, Temmuz’da olduğu gibi yeni siparişleri artan tek sektör kara ve deniz taşıtları sektörü olurken, yeni ihracat siparişlerini artırabilen tek sektör gıda ürünleri olması ise resesyonun (durgunluk) kendini göstermeye başladığına da işaret ediyor.

* * *

Enflasyonun üçüncü çeyrek ortalarında yavaşladığına ilişkin sinyaller devam ederken, ham madde, nakliye ve gerçekleştirilen son zamlarla birlikte enerji maliyetlerindeki yüksek seyir, asgari ücretteki artış ve Türk lirasındaki değer kaybı gibi faktörler girdi maliyetleri ve satış fiyatlarındaki yükselişe katkı yaptı. Bununla birlikte, enflasyon oranları girdi fiyatlarında son 31 ayın, nihai ürün fiyatlarında ise son 18 ayın en ılımlı düzeylerine gerilemiş olsa da; küresel anlamdaki enerji konusunda ortaya çıkan kısıtlamalar ve talepdeki göreceli daralmanın getirdi ği yansımalar dikkate alındığında günümüzde ekonomilerin gelişmesine bağlı olarak artan enerji ihtiyacına rağmen enerji kaynaklarının kısıtlı olması, enerji kaynaklarında süreklilik sağlamak gerekliliğini doğurmuştur.Öyle ki son gelinen noktada Dünya enerji tüketiminde en çok kullanılan enerji kaynağı birincil enerji kaynakları içerisinde yer alan yenilenemeyen fosil kökenli enerji kaynaklarıdır. Günümüzde üretimde daha çok elektrik enerjisi kullanılsa da enerji üretiminde birincil enerji kaynaklarındanyararlanılmaktadır.Petrol, doğal gaz ve kömürden oluşan bu kaynaklar dünya enerji ihtiyacının % 80’ini karşılamaktadır.

* * *

Özellikle bu yönde son dönemdeki gelişmeler de göz önüne alındığında jeopolitik ve jeostratejik değişimler kapsamındaki Rusya-Ukrayna savaşının tahmin edilenin ötesinede uzamasının getirdiği sıkın tılar da dikkate alındığında; son dönemde kendini gösteren yüksek enerji maliyetlerinin gelişmekte olan ekonomiler için çözülmesi zorlaşan bir problem haline dönüştüğü de görülmektedir. Bu yönde Ülke miz şartlarındaki mevcut tabloyu göz önüne alfığımızda ise; Türkiye’de enerji talebi büyük ölçüde petrol ve doğal gaz gibi ithal edilen enerji kaynakları ile sağlanırken, enerji üretimi ülkenin enerji ihtiyacını karşılamakta yetersiz olan linyit ve yenilenebilir enerji kaynakları tarafından sağlanmaktadır. Bu durumda talep ve üretimdeki farklılık, enerji talebi belirleyicileri inceleme araştırmaları önem kazanmış böylece enerji talep projeksiyonları oluşturularak enerji politikalarında yönlendirici olması sağlanmıştır.

* * *

Sonuç olarak,Türkiye’nin sahip olduğu enerji kaynaklarının hiçbirinin tek başına toplam enerji ihtiyacını karşılayamaması enerjide dışa bağımlılık oranını %70’lerekadar çıkarmıştır. Enerjide dışa bağımlı bir ülke olmasının yaratığı sorunlardan biri de enerji fiyat artışlarının ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri olmuştur. Bu yönde zaman zaman ortaya çıkan döviz kurundaki devresel dalgalanmalarla bu yükün de gittikçe arttığı; neticede”döviz kuru sebep; yüksek enflasyon ise sonuç”noktasına gelinmiştir. Bahse konu bir kısır döngünün yarattığı sorunlar yumağında bir de Türkiye’nin enerji ihtiyacının çoğunu ithalatla karşılayan bir ülke konumunda olması dış ticaret açığını beraberinde getirirken, ülke ekonomisi için yatırım ve büyümeyi olumsuz etkileyecektir.Gelişen ekonomiyle birlikte enerji tüketiminin gün geçtikçe artması, dışa bağımlılığın getirdiği sorunlardan biri olan enerji fiyatlarının ekonomiyi olumsuz etkilemesi gibi sonuçlar doğuracağı malum larımızdır.Bu nedenle enerji tüketiminde fosil kaynaklar yerine alternatif (yenilenebilir) enerji kaynakları kullanımının yaygınlaştırılması, özellikle Türkiye’de bol bulunan güneş enerjisi, jeotermal enerji, biyokütle enerjisi ve rüzgâr enerjisi kaynaklarından yararlanılarak, enerjinin verimli kullanılması aslında büyük önem taşımaktadır.