Son günlerde ülkemizde artan risklerle birlikte çokça duymaya başladığımız kavramlardan birisi de CDS yani en kısa tanımıyla bir ülkenin hazinesinin veya şirketinin ihraç ettiği borçlanma senetlerini vadesi geldiğinde ödememesi riskine karşılık, yatırım cının satın aldığı bir sigortadır. Bu sigorta için ödenen para ise CDS primidir. İngilizce “Credit Default Swap” kelimelerinin baş harflerinden oluşan CDS, Kredi Temerrüt Takası olarak Türkçeye çevrilmiştir. Swap, takas ve değiştirme anlamına gelir ken, kredi riskinin devredilmesi gibi düşünülebilir. Bu bakış açı sıyla da bir sigorta olduğunu söyleyebiliriz.Alacaklı bir kurumun, borcunu herhangi bir şekilde tahsil edememesi durumuna karşı alacaklarını sigortalatması durumudur. CDS satıcıları, riski dev ralırken; CDS alıcısı riski sigortalatan ve karşılığında prim öde yen taraftır. CDS primleri, günümüzde ülkelerin risk durum larını ortaya koyan bir gösterge haline gelmiştir. Bir ülkenin borçlanma aracı için ne kadar yüksek CDS primi ödeniyorsa, o ülkenin riskleri de o kadar yüksek demektir. Tıpkı aracınıza trafik sigortası yaptıracağınız zaman geçmişte karıştığınız kaza lar nedeniyle ödeyeceğiniz primin yükselmesi gibi bir durumdan bahsedilmektedir.
* * *
Şimdi bu paylaşım sonrası CDS’nin ne olduğunu kısaca hatırlat mamızı müteakip asıl konumuza girdiğimizde; görünürde olum lu gelişme olarak gördüğümüz CDS seviyemiz özellikle son haf talarda önemli bir düşüş gösterdi. Bu düşüşü de Hazine çok güzel değerlendirerek 2,5 Milyar USD’lik bir borçlanma yaptı. Mama fih yine de yıllarca başbaşa mücadele ettiğimiz gelişen ülkelere göre hala CDS’imiz çok yüksek. Özellikle 2018 ortasından bu yana olması gereken düşük seviyeden hala çok uzaktayız. Tablo muza baktığımızda; Eylülden bu yana Türkiye CDS’leri 100 baz puan düşerken, çok daha düşük seviyede CDS’i olan gerçek rakip lerimizin CDS seviyeleri de 50 bp kadar düştü.
ÜLKE CDS (Bps) ÜLKE CDS (Bps)
Malezya 42 Guatemala 181
Hindistan 66 Bahreyn 222
Rusya 73 Senegal 271
Endonezya 74 Ruanda 283
Kolombiya 80 Umman 289
Brezilya 121 Türkiye 310
Güney Afrika 183 Mısır 322
El Salvador 364
Ortalama 91
Türkiye ile fark bp 219
* * *
Bu tabloyu mukayeseli şekilde incelediğimizde de hakettiğimiz seviyenin 100 bp’nın bile altında olması gerektiğinin anlaşılma sı hiç de zor değil. Öyle ki birçok uzman son aylarda faiz ve dö viz piyasalarındaki iyileşmeye karşın CDS’deki düzelmenin çok daha sınırlı olduğu görüşünde ağırlıklı şekilde birleşiyor.Gerçek te de zaten rakamlar bu durumu açıkça destekliyor.Peki herşeye rağmen burada;”Neden döviz ve faiz piyasasındaki bu iyileşme CDS’lere yansımıyor? Bir soru akla geldiğinde; Faiz piyasasında da son 1 yılda “örtük” veya açık birçok müdahale gördük. Geçen Kasım da Hazine ihalelerinde ortalama faizden alanlara piyasanın %2,5 altından hazırlanan sürpriz paketi hala hafızalarda. 2019 ilk çeyrekte,TCMB politika faizi %24 iken, mevduat faizlerinin söz lü müdahale ile %20 ile sınırlanması da öyle. Reel faiz algısı dü şünce dolarizasyon patlamış ve YP mevduatların payı %50’yi geçmişti.Böylece TCMB faiz politikası etkisizleştirilmiş ve faiz indi rimleri gecikmişti.Bunun ardından TCMB başkanının faiz indirim lerini geciktirmesi nedeniyle iş akdinin feshi de milli duruşumuzu güçlendirmişti.
* * *
Sonuç olarak,TCMB’nın en üst seviyesindeki bu değişiklik sonra sında belki bir kısım müdahaleler yapıldı ise de,CDS piyasasına müdahalesi zor.Çünkü “wrong way” riski nedeniyle bir Türk ban kası veya kuruluşunun CDS satarak CDS seviyesini düşürmesi ne redeyse imkansız.Normal şartlarda kim ne derse desin döviz, faiz ve CDS piyasalarının oynaklıktan tamamen uzaklaşması,enflasyo nun ve işsizliğin olabildiğince aşağılara düşmesi hepimizin isteği. Çok tabii olarak Uluslararası normlara uyarak,yönetim kalitesini iyileştirerek bir an önce hak ettiğimiz yere gelmek işin en doğru su iken;bir kısım ekonomistlerimizin de belirtiği gibi de finansal piyasalara odaklanıp samimi uyarıları yapanlar üzerinde güç dene mesi yapmak ne derece doğru bir yaklaşım onu muhataplarına sor mak lazım.İşin uygulama aşamasıyla ilgili gerçekte de nasıl etkili olabiliriz sorusuna yanıt ise;öncelikle liyakat,özerk kurumların tartışma götürmez bağımsızlığı,şeffaflık ilkesine uyma,kamu kay naklarının israfa yer vermeden doğru kullanımı,yerindelik deneti mi,algı yönetiminden mümkün olduğunca kaçınmak,sorunları ge ciktirmeden zamanında çözme alışkanlığı ile geri bildirime olabil diğince açık olabilmek yanında,inovasyona gereken önemin veril mesi gibi birçok durumlar güven ortamı yaratılması için aslında en uygun desteği sağlayabilir.