Bilindiği gibi Türkiye İstatistikKurumu(TÜİK) verileri ışığında geçtiğimiz Şubat ayında da yükselmeye devam ederken,tüketici fiyatları, şubat ayında aylık yüzde 0,91 artış gösterdi. Bir önceki ay için yüzde 14,97 olan yıllık enflasyon yüzde 15,61'e yükseldi. Buna göre de TÜFE'de (2003=100) 2021 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre %0,91, bir önceki yılın Aralık ayına göre %2,60, bir önceki yılın aynı ayına göre %15,61 ve on iki aylık ortalamalara göre %12,81 artış gerçekleşti. Diğer taraftan 2021 yılı TCMB Şubat ayı anket döneminde, katılımcıların 12 ay sonrasına ilişkin olasılık tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE'nin ortalama olarak yüzde 29,63 olasılıkla yüzde 9,00 - 9,99 aralığında, yüzde 35,29 olasılıkla yüzde 10,00 - 10,99 aralığında, yüzde 21,89 olasılıkla ise yüzde 11,00 - 11,99 aralığında artış göstereceği öngörülmekte iken, çeşitli Türk Üniversitelerinden akademisyenlerin başkanlık ettiği bağımsız bir kurum olan ENAGrup’un enflasyon sepetindeki hemen hemen tüm gruplarda fiyat farklılıkları ve oynaklıkları takip etmek üzere aylık enflasyon verilerinin muntazaman yayımlanma sına başlanılmıştır.
* * *
Bu kapsamda ENAGrup’un derlediği şubat/2021 ayı verile rine göre tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) Şubat ayında %1,84 arttışgösterdi.Bu arada TÜİK alt grupları gösterge olarak alındığında en çok aylık düşüş %6,19 ile Haberleşme; en fazla yükseliş ise %12,86 ile Eğlence ve Kültür kalemindegerçekleşti.Bu kapsamda ENAGrup Eylül 2020 ile Şubat 2021 arasındaki 6 aylık enflasyon oranını %19,98 olarak hesaplanırken,bu oran yıllık 6 aylık verinin birikimli enflasyon olarak hesaplanmış, 12 aylık veriye ulaşıldığında ise yıllık değişim olarak sunulmaya çalışılmıştır.2020 yılının %36,72 oranındaki enflasyonu göz önüne alındığında, yılın ilk iki ayında fiyatların artış hızında yani enflasyon oranında birikimsel olarak bir yavaşlama ya da düşüş olmadığını söylemek mümkündür. Bu ise enflasyonun kalıcı ve yapışkan özelliğini koruduğunu göstermektedir.ENAGrup’a göre doğal olarak, enflasyonu sadece kendi başına değerlendirmek bilgi kaybına neden olabilmektedir. Enflasyonun yanında, işsizlik ve ekonomik büyüme verilerinin de eş-anlı değerlendirilmesi zorunlu hale gelmektedir.
* * *
ENAGrup’a göre de “Mart ayının ilk haftasında açıklanan ekonomik büyüme oranı da bu kapsamda düşünülmelidir. Bu veriye göre, 2020 yılını %1,8’lik bir büyüme oranı ile kapatan Türkiye ekonomisinde, istihdam kaybı, gayrisafi yatırımlardaki sürekli azalma ve sermaye stokundaki zayıflığa eklenen söz konusu yüksek enflasyon oranı, açıklanan büyüme olgusunun refah yaratıp yaratmadığını sorgulatmaktadır.”şeklinde değerlendirilirken,Şubat döneminde, Türkiye ekonomisinde fiyatlar genel seviyesini etkileyen gelişmeler ise;Döviz kurlarında lira lehine ekonomi içi ve dışı bir kaç faktörlü gelişme oldu. Bunlar:
a. Merkez bankasının faizin kısa dönemde düşürülmesinin planlama dahilinde olmadığını beyan etmesi,
b. Döviz kurunun beklentiler ve dış ekonomik faktörlerden dolayı lira lehine gevşemesi ve Şubat ayı sonuna doğru, ABD 10-yıllık hazine bono faizlerinin ABD’deki enflasyonist baskı nedeniyle yükselişe geçmesi sonucu tekrar liranın değer kaybetmesi,
c. TÜİK bünyesinde enflasyon alanında çalışma grubu kurulmasının yanında, emek (işgücü) piyasası bilim kurulunun oluşturulması ve derlenen verilerin daha şeffaf ve denetime tabi olarak elde edilmesi ve sunulmasının amaçlanması,
d. Son 1 ay içinde TÜİK bünyesinde 2 defa üst yönetim değişikliğine gidilmesi,
e. Şubat ayında açıklanan Ocak-2021 dönemi enflasyonunda ilk defa “pandemi sepeti” ayarlaması sonucunda, madde (ürün) ağırlıklarında yaşanan değişimin enflasyon oranına etkisinin tartışılır hale gelmesi,
f. Pandemi sepet ağırlıklarının ayarlamasının özellikle fiyatların zaten tavan yaptığı bir dönemde uygulanması ve bunun enflasyonu baskılayıcı özellikte olması.
* * *
Sonuç olarak, özellikle girdi fiyatlarındaki maliyet artışları ile covid-19 pandemi vakalarının çoğalma sürecine de girmesi neticesinde yükseliş yönünde geçici olarak yapışkanlaşan fiyat yükselişlerinin daha ziyade yukarı yönlü gelişmelere açık olması gibi sebeplerle psikolojik sınırın üstünde seyretmesinin fiyatların artışına neden olduğu görülmektedir. Bu nedenle şubat ayını takip eden aylarda TÜFE enflasyon oranının artmaya devam edeceğini,bilhassa döviz kurundaki dalgalanmaların devam etmesi halinde yansımaların gecikmeli de olsa sirayet ederek tüketicilere yansıyabileceğini söylemek mümkün.Yüksek enflasyonun fiyat istikrarını ciddi şekilde etkileyerek bozan bir unsur olduğu da dikkate alındığında; burada alınabilecek önlem dizini geçici önlemler yerine kalıcı önlemlerle müdahil olunması büyük önem taşıyor.