TÜRKİYE EKONOMİSİNDE ÜRETİCİ-TÜKETİCİ ARASINDAKİ FAHİŞ FİYAT FARKI DEVAM EDİYOR!...

Abone Ol

Yıllardır Ülkemizin süregelen ve bir türlü çözülemeyen en önem   li sorunlarından biri durumundaki yaş sebze-meyvedeki üretici-tüke tici arasındaki aşırı fiyat farkına yönelik Tarım ve Orman Bakan lığı Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü ve Selçuk Üniversite si iş birliğiyle düzenlenen Yaş Sebze ve Meyve Çalış tayı,sonucunda sektör raporu hazırlandı.Söz konusu raporda yaş sebze-meyve sektörü yanında üretici,hallerin durumu,tüccar ve para    kendecilerden gelen görüşlere de yer verilmek suretiyle değerlen dirmeye alındı. Söz konusu bu rapor incelendiğinde; Üretime bağlı fiyat dalgalanmalarının azaltılması için üretimin kontrol edilebilir ve izlenebilir şekilde kayıt altına alınması ve buna göre ülkesel ve bölgesel üretim planlamasının yapılması talep ediliyor.Tüketim bölgelerinin etrafında doğal enerji kaynakları kullanılarak örtü altı üretimin geliştirilmesi istenirken; girdi ve ürün piyasalarında rekabet avantajı sağlamak için üretici örgüt lenmesinin sağlanması ve güçlendirilmesi gerektiğine işaret edilen raporda, tarım sektöründe tohum ve fide üretiminin savunma sanayinde silah üretimi kadar önemli ve stratejik olması nedeniyle bu yönde politikalar geliştirilmesi öneriliyor. Bu yönde de girdi ve ürün piyasalarında rekabet avantajı sağlamak için üretici örgütlen mesinin sağlanması ve güçlendirilmesi gerektiğine işaret edilen raporda, tarım sektörün de tohum ve fide üretiminin savunma sanayinde silah üretimi kadar önemli ve stratejik olması nedeniyle bu yönde politikalar geliştirilmesi de  tavsiye ediliyor.

                                    *      *       *

Diğer taraftan da sebze-meyve toptancı hallerinin kamu eliyle yapılandırılması ve yönetimi nin belediyeler veya kamu tarafın  dan yapılması ve bu sayede etkin yönetim sağlaması talep edilen raporda, vergiden kaynaklı maliyet lerin azaltılması ile hal rüsu munun kaldırılması da istenerek, ürün bildirim sisteminin, ürün çeşitleri ve kalitesi dikkate alınmak suretiyle farklı fiyat girilme sine uygun olarak geliştirilmesi talep ediliyor.Tavsiye edilenlerle yapılması istenilenlere bir göz attığımızda bütün bunlar doğru, mamafih eksikler de yok değil.Neden? Sorusuna yanıt ise; uygu lamada her nedense üretim mevsimine girildiğinde üreticinin nakit ihtiyaçlarının ne olduğunu iyi bilen aracı-tefeci güya bu ihtiyacı karşılamak üzere öncelikle daha ekim yapılmadan üreticinin başı na çökerek üreticinin üreteceği ürünü yok paha sına çok düşük fiyattan almak kaydıyla çiftçinin nakit talebini ancak bu şartla karşılıyor.Hükümet otoritesi de taban fiyat açıklamasını ürünün büyük kısmı elinden çıktıktan sonra yapması nedeni ile aracı-te feci kesimi de bunu bulunmaz bir fırsat olarak değerlendiriyor; üretim pastasından en büyük payı da aracı-tefeci cebine indirir   ken gariban çifçi de çok düşük kâr ve düşük yaşam standardnı       ta baştan kabullenmek zorunda kalıyor.Bu şartlarda çok tabii ola       rak çiftçi üretime bu kötü şartlarda devam edip etmemekte tered düt içinde kalırken;selameti kente göç etmekte bularak,köyden kente doğru demografik nüfus transferinin adımını atıyor.

                                    *      *       *

Sorun sadece bu kadar değil;aslında genel olarak Tarım arazilerinin parçalanmasının engellenmesi, özellikle tarım sektörünün ekonomi sinde önemli bir paya sahip olduğu ülkelerde büyük önem taşımak tadır.Ancak Ülkemiz ekonomisinde de tarımın büyük bir öneme sa      hip olduğu dikkate alınırsa tarım sektörünün gelişmesine engel ola  bilecek sıkıntıların tümünün ortadan kaldırılması gerektiği halde uygulamanın tam anlamıyla yapıldığını da söyleyebilmek maalesef     mümkün değil.Çünkü,öncelikle bu yönde bazı hukuksal  düzenle meler yapılmışsa da ya tam olarak uygulanamamış ya da uygula madan kaynaklanan sorunlara yönelik ortaya çıkan eksiklikler       bir türlü giderilemedi..Bununla beraber erozyon ve benzeri doğal yitim süreçlerinin yanında, her şeyi rant ve kolay kazanç sayan ve bu nedenle doğa ve çevre değerlerini hoyratça kullanarak bozan ve yok eden “siyaset anlayışları” nedeniyle, toprak varlığı ve arazi kay nağımızın sorunları daha da ağırlaşıyor.Toprak gelecekte de varlı ğını korumak adına içinde yaşadığımız günümüzde adeta alarm ver mektedir. Tarım arazilerimiz bugün itibariyle potansiyel sınırına ulaşmış, bir “avuç” yeni arazi olanağı neredeyse kalmamıştır. Alt   yapının  götürüldüğü her arazide, her türlü yatırımın gerçekleşti    rilmesi mümkün iken, “tarım dışı amaçla arazi talanı” giderek  hızlanmıştır.Uygulanan yanlış tarım politikalarının da etkisiyle ta   rım alanları son 16 yılda 41 milyon 200 bin hektardan 37 milyon 800 bin hektara kadar küçülmüştür.Bu meyanda buğdaydaki küçül me 2 milyon hektar. Arpadaki küçülme ise 1 milyon hektara ulaş mış durumdadır.

                                    *      *       *

Sonuç olarak,2018 yılında Türkiye’nin 5.8 milyon ton buğday itha latına 1.3 milyar dolar ödenirken; 655 bin ton arpa ithal etmek duru munda kalınması hadisenin ciddiyetini açıkça ortaya koymaktadır. Tarım ve hayvancılık sektörlerinde eğer gerçekten iyileştirme yapılmak isteniyorsa; sorunun daha da ağırlaşmasına sebebiyet veren ithalat yerine; her iki sektörde de Hükümet Otoritesince     koordine edilen pozisyonda mutlak şekilde kooperatifleşmeye gidil meli,hadisenin üretim öncesinden üretim aşaması sonrası pazarla ma zincirinin tüketiciye ulaşıncaya kadar sürdürülebilir nitelikte kalite satndarlarına da uymak kaydıyla; üretim maliyetini de asgariye düşürecek tarzda ambalajlama-paketleme ve hidroğrafik araçlarla da ürün kaybına meydan vermeden dağıtım zinciri ile ilişkilendirilmesi temin edilmelidir.Alınan bu önlemlerin yanı sıra tarım ve hayvancılık sektöründe yer alan kesimlerin zorunlu göçlerle karşı karşıya kalmaması açısından,yaşam kalitesi ve yaşam standartlarının iyileştirilmesine yönelik önlemlerle emek karşılığının parasal anlamda eline nakit olarak geçecek tarzda bir sistem oluşturulması sağlanmalıdır.Bu arada Devletçe iki sektör için uygulanmakta olan teşvik tedbirleri kapsamında özellikle ta rım ve hayvancılık sektörlerinin bu unduğu her alanda mustakil tapu uygulamasına geçilerek gerçek  teşvik ihtiyacı olanların kesinlikle tespit edilerek teşvik sisteminin mümkün olabildiğince etkili olması sağlanmalıdır.Çünkü kırsal yerlerdeki ortak kullanım alanlarının çok yaygın olması nedeniyle tapu müdürlüklerinde zaman zaman münferiden yapılan işlemler de dikkate alındığında yığınla ihtilaf konusu sorunların oluşması yanısıra Devlet Hazinesi haksız ve yersiz alınan teşviklerle resmen zarara uğratılmaktadır.