TÜRKİYE EKONOMİSİNDE YÜKSEK ENFLASYON BİR TÜRLÜ ZAMMA DOYMUYOR

Abone Ol

Öyle görünüyor ki gıda maddelerindeki göreceli artışlar kovid-19 pandemi fırsatçılığı yanında girdi fiyatlarındaki bir türlü önlenemeyen fiyat artışları ile desteklenerek çift rakamlı maliyet enflasyonu şeklinde karşımıza çıkarken; gıda maddelerinin ağırlıklı şekilde fiyat artışı kervanına da katılması en fazla dar gelirli ile fakiri fukarayı mağdur ediyor.Bu yönde Samsun Kasaplar Odası beyaz etten sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Pamuk, Ramazan ayına gelinen süreçte sık sık zam yapılan tavuğun kilo fiyatının 2 ayda 5 TL arttığını ifade ederken,Samsun’da 20 TL’den aşağıya tavuk olmadığını dile getiren Mustafa Pamuk, “Tavuk fiyatları bir dönem sürekli artıyordu. Daha sonra duraklamaya girmişti. Ramazan’ın gelmesiyle de talep artınca ister istemez fiyatlar tekrar arttı. Firmalar zam yapıyor ama biz kasaplar ya da tavukçular fedakarlık yapıyoruz.Tavuğa 2 TL zam gelse bunun yarını bile uygulayamıyoruz. Çünkü sonra vatandaşlara karşı karşıya kalan biz oluyoruz. Ramazan öncesi tavuğun kilosunu 13-15 TL arasında alıyorduk. Şu anda ise tavuğun kilosu 20 TL’ye kadar çıktı. 20 TL’den aşağıya tavuk yok. Bu fiyatlar yarın bir gün mangal zamanı nasıl olur bilemiyoruz”vurgulaması   pek de hayra alamet bir değerlendirme olarak görünmüyor.

         *        *        *

Diğer taraftan da bazı büyük firmaların tavuk paketlerine fiyat yerine sadece ağırlığını yazdığına da değinen Pamuk;Tavuktaki fiyat artışı böyle giderse kırmızı etle yarışır. Kırmızı ette de aynı şey söz konusu.Kasaplar fedakarlık yapmasa kırmızı etin kilosu da 100 TL olurdu. Dolar yükseldi deyip zam yapıyorlar, dolar düşünce ise indirim yapmıyorlar. Bunu da anlamıyoruz. Yumurta fiyatları arttıktan sonra durmuştu ama tavukta aynı durum söz konusu değil. Bir dönem yumurta da 30-35 TL’ye satılıyordu. Şu anda 15 TL’ye bile yumurta var. Demek ki şimdi de para kazanabiliyorlar. İllaki bir noktaya dokunmak gerekiyor. Ekmeğe zam konuşuluyor ama beyaz ete yapılan zamlar da konuşulmalı. Neden, çünkü bir kilo tavukta bile birkaç ekmeğimiz kayıp oluyor.Vatandaş da her geldiğinde yeni zammı görünce şok oluyor. Gelen vatandaş bir sitemle gelirken bir sitemle de gidiyor” Burada özellikle döviz kurundaki yükselme nin  getirdiği girdi maliyetlerindeki artışı hadi anladık diye lim; ancak bu süreğen zamların pandemi fırsatçılığı ile birle şerek giderayak yükselişini sürdürürken, buna karşın döviz kurunda aşamalı düşüşler olduğunda neden fiyatlar eski se viyesine inmiyor? İşin merak konusu tarafı da burada yatı yor.

     *        *        *

Sonuç olarak, çift rakamda seyreden enflasyon oranı artışının geldiği noktada gelir seviyesinin düşmesi de buna katı  lınca açık olarak belirtmek gerekirse;ekonomistlerbu fotoğrafın yoksulluğun artışını gösterdiğini söylüyorlar.MamafihTürkiye 2020’de yüzde 1,8 büyümeyi başardı. Ancak kredi muslukları açılarak sağlanan büyüme, vatandaşın gelirine yansımadı. Kişi başına düşen gelir dolar bazında yüzde 6,7 azaldı ve son 14 yılın en düşüğünegeriledi.Ekonomistlere göre,büyük oranda krediler yoluyla gerçekleşen bu büyüme işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımı gibi sorunları çözmekten çok uzak görünüyor.Yüzde 1,8 olarak gerçekleşen büyüme beklentilerin altında kalsa da, Türkiye salgın yılı olan 2020’de G-20 ülkeleri arasında Çin’den sonra büyüyen tek ülke oldu. Bu arada TÜİK verilerine göre, kişi başına yıllık gelir 2020 yılında Türk Lirası (TL)bazında yüzde 15 artmış gözükse de, dolar bazında gelirler yüzde 6,7 azalma ile 8 bin 599 dolara kadar inmiş oldu.Bu yönde Türkiye ekonomisinin 2020 yılını büyüme ile kapatmasının en önemli nedeni, ekonomi yönetiminin kredi musluklarını açması oldu. Çok tabii olarak diğer bir belirtilmesi gereken bir konu da TÜİK verilerine göre, 2020 yılında ithalat yüzde 7,4 artarken, Türk Lirası’ndaki değer kaybına rağmen ihracatın yüzde 15,4 gerilemesi de oldukça dikkat çekiyor.Aslında fiyat istikrarının temini için çift rakamda süreğenleşen yüksek enflasyon oranının mutlaka makul bir seviyeye çekilmesi büyük önem taşımakla beraber; bu çabanın kısa orta ve uzun vadede alınabilecek önlemlerle çözüm bulunması ha linde ancak sonuca ulaşabilmek mümkün gözüküyor.