İçinde bulunduğumuz son dönemdeki iktisadi tabloya bir göz attığımızda; 2020 yılına doğru yol aldığımız bir dönemeçte TCMB tarafından en son gerçekleştirilen 200 baz puanlık faiz indirimi sonrasında faizlerin istenildiği gibi düşmesine rağmen KOBİ’lerde halen ne bir üretim ne de bir yatırım yapılmıyor. Dahası tüketici güveni ve kur istikrarı ile gittikçe yerin dibine gö mülen faizlere rağmen Aralık’ta ivmeyi de koruyamadı. “Bloomberg HT Tüketici Güven Ön Endeksi Aralık ayında bir önceki ayın nihai endeksine göre yüzde 4,57 azalarak 82,61 değe rini aldı.Endeksin detaylarına bakıldığında, bir önceki ayın nihai endeksine göre tüketicinin hem mevcut durum algısında hem de geleceğe ilişkin beklentilerinde ciddi gerileme gözlemleniyor. Aynı dönemde dayanıklı tüketim malları ile otomobil ve konut alımı için uygunluğunu ölçmeye çalışan Bloomberg HT Tüketim Eğilimi Ön Endeksi ise yüzde 6,02 azalışla 80,24 değerini aldığı izleniyor.Mevcut veriler son çeyrekle beraber iç talebin büyüme ye verdiği katkının artığına fakat Aralık ayında bu katkının bir miktar hız kesmeye başladığına işaret ediyor.Ekim perakende endekslerini de incelemeye aldığımızda, aydan-aya satış hacmi %0.2 gerilerken, ciro reel olarak artmış, ama niye artmış? Vatan daş herşeyden tasaruff edip kışlık giysi almış ve parasını diğer çok zorunlu giderlere harcamış.
* * *
Mamafih ne var ki işin en kötüsü de işsizlik olgusunun artma eğilimine girmesi. Bu da gösteriyor ki türlü maniplasyonlara rağmen işsizliğin azaltılmasına yönelik iyimser tahminler artık sürdürlemez hale geldi.Çünkü “Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2019 yılı Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 817 bin kişi artarak 4 milyon 566 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 2,4 puanlık artış ile %13,8 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 2,9 puanlık artış ile %16,4 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 4,5 puanlık artış ile %26,1 olurken,15-64 yaş gru bunda bu oran 2,4 puanlık artış ile %14,1 olarak gerçekleşti”. DİSK-AR’ın Araştırma Merkezi'nin raporuna göre”geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 20, işsiz sayısı 7 milyon 199 bin. Raporda her dört gençten birinin işsiz, her işsizden birinin üniversite mezunu olduğuna dikkat çekiliyor.“Betam tahmin modeli Ekim 2019 döneminde mevsim etkilerinden arındırılmış tarım dışı işsizlik oranının 0,3 yüzde puan azalarak yüzde 16,0 seviyesine gerileye ceğini tahmin ediyorsa da; asgari ücret tespit komisyonunun ça lışmalarının sonuçlandırması sonrasında asgari ücretin %25 lik bir artışla neticelenmesi halinde bile bunun Ülkemizdeki işsizlik rakamını yükseltmesi de beklenen bir durum.
* * *
Bahse konu durumlara ek olarak da İnşaat sektör temsilcilerinin açıklamasına göre 2020 yılında konut fiyatlarının %45 artması da kaçınılmaz olarak görülüyor.Çünkü İNDER başkanı;“Şu anda konut stoğu ciddi anlamda azaldı. Konut fiyatlarına zam gel medi, eski fiyatlardan satışlar oluyor. Yeni yapılan konutla rın fiyatı da yeni olacağı için eski konutlar daha rahat satıla caktır.” Değerlendirmesi bunu teyitliyor.Genel itibarıyla son ik tisadi tablodaki görünüme bakıldığında; Krizler ve kırılganlıklar toplumu oluşturan bireyleri bir arada tutan ve dayanışma ile işbirliğinin temelini oluşturan güven duygusunun aşınmasına da neden olmaktadır. Güven yalnızca bireylerin birbirlerine karşı hissettikleri bir yakınlık ya da vefa hissi değil, aynı zamanda, toplumu oluşturan bireylerin, yurttaş kimlikleri ile tâbi oldukları kurallara, kuralları oluşturan kurumlara ve kurumları idare eden liderlere olan inançlarıdır. Dolayısıyla liderlerin nitelikleri ve özellikle kurumsal yapının işleyişi son derece önem kazanmakta dır.Halbuki Türkiye’nin içinde bulunduğu iktisadi dengesizlikler den kurtulması ve yeniden dengeyi yakalamasının birinci yolu üretimi yeniden ele almasından(reel ekonomiden) geçmektedir. İkinci yolu ise güven telkin edici politika demetinin uygulamaya konulmasından geçmektedir.
* * *
Sonuç olarak, Üretimi canlandırmanın yolu iç talebi (tüketimi) canlandırmanın yanında geleceğin güven telkin edip etmemesine de bağlıdır. Geleceğin güven telkin edebilmesi için de;
1.İşleyen bir piyasa mekanizmasının hayata geçirilmesi, 2.Katılımcı demokrasiyi sağlayacak adımların atılması, 3.Kamu kesimindeki israfı önleyici ve kamu etkinliğini artırıcı tedbirlerin alınması(şeffaflığı sağlanması, e-devlete geçilmesi), 4.Yolsuzlukları, ayırımcılığı ve partizanlığı engelleyecek yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Çoğunlukla ya pılan değerlendirmeler doğrultusunda, yüksek güven seviyesine sahip toplumlarda serbest piyasa ekonomisi daha yerleşmiş ve daha iyi bir performansa sahiptir. Bu toplumların ekonomik geliş me seviyesi daha yüksektir. Ayrıca bir toplumda, güven düzeyi nin yükseldikçe toplumsal kirlenmelerinde(yolsuzlukların) azal dığı gözlenmiştir. Bu bulgulardan hareketle piya sa ekonomisini yerleştirmenin ve ekonomik gelişme seviyesini yükseltmenin (iktisadi büyüme) hatta toplumsal kirlenmelerin önlenmesinde güven artırıcı politikalar önemli rol oynamaktadır.Hadiseye bu yönden bakıldığında; piyasa sistemindeki güven kavramının iyi leştirilmesinde yaşanabilecek her değişim toplumsal refahın en yüksek zirvesine çıkmasına yönelik her girişimin önünü açtığı gibi iktisadi parametrelerin olumluya doğru seyrini de kolaylaş tıracağı görülecektir.