Son bir yıl içindeki tüm yaşananlara baktığımızda iktisadi açıdan ortaya çıkan kırılganlıkların derinleşir ken çift rakamlı yüksek enflasyonun gittikçe kontrol den çıkarak birikimler gün gün erirken ani kur şoklarıyla da el değiştiriyor, bir taraf elindeki iktidar imkanlarının hızla değişime uğramak üzere yanlışlar manzumesi içinde hata üzerine hata yapmaya devam ederek tamamen popilizmle eşleşen kısa vadeli etkisiz politikalarla kendine yol çizmeye çalışırken; diğer taraftaki muhalefet kanadının ise ittifak oluşumunu süratle güçlendirerek adım adım hedefine doğru yaklaştığını görüyoruz.Bu yönde geçmiş dönemdeki renkli siyaset yaşamının altına imza atan Rahmetli Süleyman Demirel’in meşhur sözünü hatırlatmak ise adeta elzem oldu; ne demişti Rahmetli Demirel ”Boş tencerenin deviremeyeceği iktidar yoktur.” Cümlesini açacak olursak; malumun ilanı olmaz!

* * *

Siyaset literatürü, bir iktidarın yeniden seçilmesinde en büyük etkenin ekonomi olduğunu, halk desteğinin gerek demokratik gerekse otoriter sistemlerde ekonomik çıkarlarla yakından bağlantılı olduğunu söyler.Bu çerçevede Türkiye’de de muhalefetin beklentisi, ekonomik krizin ulaştığı bu noktada seçmenin artık iktidara verdiği desteği geri çekmesi, yaklaşık 20 yıl sonra muhalefete yeniden şans vermesi ve sorunların genel kabul görmüş, ortodoks politikalarla çözülmesine olanak tanıması.Peki bir taraf her ne kadar böyle bir hedef gütse de gerçek duruma baktığımızda; ikti dardaki koalisyon partilerinin şimdiye kadar hiç olmadığı kadar oyları düşerken; muhalefetin her nedense kamuoyu araştırmalarına göre oy oranının %26-30 bandında takılması muhalefetin istediği orandaki radi kal oyları bir türlü konsolide edemediğini görüyoruz. Yani iktidar cephesi sürekli oy kaybederken; muhale fet cephesinde oylar yeterince artmıyor; iktidar kesiminden uzaklaşan bu oyların çok önemli bölümünün kararsızlar kesiminde beklemede kaldığı da herkesçe bilinen bir durum.

* * *

Mamafih burada işaret etmek istenilen asıl konu; sebeplerinin kısmen ya da tamamen bilindiği ekonomik kırılganlıkların derinleşmesinin objektif etkilerine ilaveten sübjektif etkileri de öne çıkarken;muhalefet cephesinin açıkça ortaya kesin ve net bir irade koyarak iktidara karşı güvenli bir alternatif olduğuna ek olarak seçimler, iktidar başarısız olduğu için değil muhalefet daha iyisini yapacağına inandırdığı için kazanılır. Bu inancın mutlak bir şekilde kararsız oylarının olabilirse tamamını içerecek şekilde bir elmasın işlendiği gibi halka sindire sindire işlenmesi çok büyük önem taşımaktadır.Burada şunu anlamak mühimdir: seçmen oyunu geri çekiyorsa da bu aslında iktidara ceza vermek amaçlı değildir. Kayıp yaşayan seçmenin iktidarı mutlaka cezalandıracağını varsayanlar hata ederler. Seçmen rasyoneldir ve geçmişin geçmişte kaldığını bilir. O yüzden geleceğe bakacaktır. Geçmiş krizleri, gelecek krizlerin habercisi, geçmiş hataları da gelecek hataların sinyali olarak gördüğü ölçüde bunlara tepki verecektir. Gelecek olası bir krize daha iyi hükmedecek bir başka aday göremezse, yeniden aynı iktidar kesimine oy verebilir.

* * *

Sonuç olarak,krizlerde seçmen iktidarın net performansına değil “görece” nasıl performans sergilediğine ve sergileyeceğine bakar. İktidarın krizle imtihanını notlandırırken, yaşanan sıkıntıların küresel mi “ev yapımı” mı olduğunu da bakar.Benzer sorunlarla karşılaşan ülkelerdeki iktidarlara göre kendi hükümetinin nasıl bir sınav verdiğini ve en önemlisi de ülkesindeki geçmiş ve gelecek (olası) iktidarlara göre ne ölçüde kabiliyetli olduğunu değerlendirmeye çalışır.Oysa uygulamada ekonomilerin ve toplumların köklerini anlamadığımız takdirde, yanlızca yapraklarla oyalanırız.Nedenler ile sonuçları,kökler ile meyveleri birbirinden ayıracak olursak,ormanları da anlayamayız.Sayısız borsa simsarının, mali analistin,bir yığın işletme master yapanının ve deneyimli yöneticinin başarısızlık öykülerini incelediğimizde karşımıza hiçbirinin para,hisse senedi ve tahvillerin sadece doğa ve yasalarına ve tarım ilkelerine bağlı biçimde ve birbirleriyle uyum içinde çalışıp üreten insanların yarattıkları ekonomik değerin birer simgesi olduğunu anlamadıkları gerçeği ortaya çıkar.Çok tabii olarak son gelinen noktada erken seçim tartışmalarının sürdüğü bir dönemde erken seçim kararının olgunlaşabilmesi için bazı aşamaların gerçekte ya şanmış olması durumunda netleşmesi de beklenebilir.