Ülkemizin içinde bulunduğu makro seviyedeki iktisadi kırılganlıklar konusunda bir değerlendirmede bulunan Türk Sanayicileri İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan,“ekonomide bol para döneminin azaldığı ve finansman koşullarının geçmişe kıyasla daha zor olacağı bir döneme girdik. Türkiye bu dönemde akranlarının aksine farklı bir politika tercihi ortaya koydu. Dünyada akran ülkelere baktığımızda hem en yüksek enflasyona hem de son derece yüksek risk primine sahip ülke konumundayız. Global görünümde lehimize değil. Enflasyonda her geçen gün hedef dediğimiz noktadan uzaklaşıyoruz" uyarısına bakılırsaÜlkemizin içinde bulunduğu makro seviyedeki iktisadi kırılganlıklar; ekonomideki gidişatla ilgili siyasi otorite ile TÜSİAD’ın görüş ayrılığına da düştüğünü görüyoruz.Esas itibarıyla zaman içinde bu yönde gündeme düşen vaki beyanlara bakılırsa; Nisan/2022 Ayı itibarıyla TÜİK’in yayımladığı tüketici fiyat endeksine göre (TÜFE) çift rakamlı %70 lere varan yüksek enflasyon oranı ile çeşitli çevrelerce yoksulluk ve fakirliğin gittikçe derinleştiği yorumlarının da artık öne çıktığı görülüyor.

* * *

Konuyla alâkalı olarak Koç Üniversitesi ve TÜSİAD ortaklığıyla oluşturulan Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) tarafından “Enflasyon Artarken Neo-Fisher Yaklaşım Ne Diyor” başlıklı düzenlenen seminerde açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Başkanı Orhan; ” bıraktığımız kısa dönemde global ekonomi önemli şoklara maruz kaldı. Önce Covid-19 krizini yaşadık. Ardından da Rusya, Ukrayna savaşına şahit oluyoruz. Her ne kadar Covid krizinin etkileri yerini önemli bir global toparlanmaya bırakmış olsa da hem tedarik zincirlerinde değişime hem de yüksek enflasyonun yarattığı yeni bir mücadele sürecine girmiş durumdayız. Bunlarla birlikte iklim değişikliğini ve savaşın gıda ve su güvenliği üzerindeki artan tehdidiyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla küresel ekonominin maruz kaldığı mücadeleci süreç bugün hesapladığımızda çok daha uzun sürebilir.”şeklin deki ifadeleri dikkate alındığında; önümüzdeki dönemin çetrefilli ve zor bir süreç olduğunu belirtmek daha isabet li olacak.

* * *

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan’ın değer lendirmesini sürdürdüğü konuşmasında;”Küreselekonomide bol para döneminin azaldığı ve finansman koşullarının geçmişe kıyasla daha zor olacağı bir döneme girdik. Türkiye bu dönemde akranlarının aksine farklı bir politika tercihi ortaya koydu. Dünyada akran ülkelere baktığımızda hem en yüksek enflasyona hem de son derece yüksek risk primine sahip ülke konumundayız. Unutmayalım ki yakın geçmişte yaşadığımız ekonomik zorluk dönemleri global rüzgarları arkamızdan estiği dönemlerdi. Ve bu zorluklarla bir şekilde mücadeleedebildik.Oysa şu an global ekonominin geçmekte olduğu döngüde rüzgâr önümüzden esmekte ve işimizi çok daha zorlaştırmakta.Global görünüm de lehimize değil.”şeklindeki yorumuyla Türkiye’nin CDS primindeki en son geldiği nokta incelendiğinde 5 Yıllık CDS değeri 713.65 olduğu dikkate alındığında sıkıntılı bir döneme işaret ediyor.

* * *

Sonuç olarak,TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan; “ Bugün gelişmiş ekonomilerde yıllık enflasyon yüzde 7-8. Gelişmekte olan ülkelerde de yüzde 10’a yakın seyrediyor.Ülkemizde ise enflasyon oranı dünyada var olan genel düzeyin maalesef katbekat üzerinde, yüzde 70 seviyelerini oluşturmaktadır. Enflasyonda her geçen gün hedef dediğimiz noktadan uzaklaşıyoruz.” Uyarısı gerçekte çok ciddi bir ikaz özelliği taşırken; bu yöndeki açıklamasını sürdüren TÜSİADBaşkanı’nın;”enflasyon sorunu bizim sadece son 9 aydır yaşadığımız bir durum değil. Özellikle son 4-5 yıldır enflasyon dinamiklerinin yapısının belirgin düzeyde bozulduğunu görmekteyiz.Gerekli adımları doğru zamanlama ile atamıyoruz. Böyle olunca da para politikası etkinliğini kaybediyor ve gün sonunda enflasyonda yaşadığımız tablo ortaya çıkıyor.” Sözlerine ek olarak;”atılacak adımlar belli.Ancak zamanlama en önemli husus. Çözümsüz geçen süre tüm bireylerin ve kurumların üzerine her geçen gün daha fazla ek maliyet olarak dönüyor. Doğru uygulanan bir para politikasına buna eşlik eden mali politikalara ve makro sektörel arzı destekleyen yapısal değişimlere ihtiyacımız var.”şeklin deki değerlendirmesinin açılımına bir göz atıldığında bu na hak vermemek maalesef mümkün değil. Öyle ki mevcut sorunlara iktisadi çözüm için özellikle liyakat konusunun öne çıktığı bir ortamda gecikmenin faturasının gittikçe kabardığı da düşünülürse; başka bir çözüm de şu anda gözükmüyor.