TÜRKİYE EKONOMİSİNİN GELİŞMESİNDE YÜKSEK KATMA DEĞERLİ İLERİ TEKNOLOJİNİN ÖNEMİ!.....

Abone Ol

Genel olarak Ar-Ge faaliyetleri sonucunda teknolojinin üretilmesini ve ekonomik büyüme sürecinde katma değer yaratmasını sağlayan unsur olan „bilgi‟ emek tarafından üretilmekte, işlenmekte ve kullanılmaktadır. Sermaye biriki minin de emek ve teknolojik yeniliklerden bağımsız olarak varlığı etkinlik sağlamayacaktır. Özetle, bu unsurların hepsi birbiriyle etkileşimde bulunarak ekonomik büyüme ve kal    kınma sürecinin doğrudan sürdürülebilir olmasını sağlamak  tadır.Beşeri sermayenin önemi küresel dünyanın yükselen    değeri olan bilgi ile ortaya çıkmaktadır. Ekonomik büyüme      nin ve kalkınmanın sürdürülebilir kılınması için gereken yenilikçilik,gerçekte bilginin bir ürünüdür.Emeğin yenilikçi olabilmesi ise niteliklerinin geliştirilmesi ve yönlendirilme          si ile mümkün olmaktadır. Beşeri sermaye birikimi ne denli     yüksek olursa, bilgi aynı oranda üretilebilecek, işlenebile         cek ve katma değer sağlayacak bir biçimde kullanılabile       cektir.Nihai olarak yenilikçilik geliştirilerek ülkenin ekono      mik büyümesi ve kalkınması sağlanmış olacaktır.Ancak ne         yazık ki gelişmekte olan ülkeler eğitim politikalarındaki stra    tejik hata ve boşluklardan, gerek ekonomik,gerekse sağlık ve sosyal güvenlik sistemlerindeki eksikliklerden dolayı beceri sermaye birikimi sağlayamamakta veya milyarlarca para harcanarak potansiyel oluşturan nitelikli emeği de beyin gö    çüne kurban etmektedirler.

                           *        *         *

Mamafih ülkelerin azgelişmişlikten kurtulmalarının önündeki engeller ve çözüm önerileri gerek dünya ekonomisini yönlen diren finansal kuruluşların gerekse de toplumsal ve soysal kal kınma örgütlerinin gündeminde her geçen gün önemini artırmak tadır. Çünkü gelişmiş ülkelerin sahip olduğu beşeri kaynaklar ve zenginliğin çoğunlukla bilgi üretimini sağlayacak biçimde kulla nılıyor olması gelişmekte olan ülkelerin kalkınma yolunda ver dikleri çabaları oldukça geride bırakmaktadır.Bu açıdan azgeliş mişlik kısır döngüsünü kırmak isteyen her ülke öncelikle beşeri sermayeye yatırım yapmak zorundadır. Ancak gelişmekte olan ülkeler yönünden sürdürülebilir ekonomik büyüme ve kalkınma için sadece beşeri sermaye birikimine yatırım yapmak da yeterli değildir. Çünkü ekonomik ve sosyal altyapısı yeterince güçlü olmayan bu ülkelerde sadece insana yatırım yapmak eksik bir çaba olacaktır. Fakat gelişmekte olan ülkeler için birer tehdit olarak algılanan sorunlar, bu ülkelerin gelecekte gelişmiş ülkelere yaklaşabilmeleri için aslında bir fırsat oluşturmaktadır. Beşeri sermayeye yatırım gelişmekte olan ülkelerin sahip olduğu genç nüfus nedeniyle aslında özellikle geri dönüşümü yüksek katma değer oluşturacak niteliktedir.Hadiseye bu çerçevede baktığımız da beşeri sermaye eğitilmiş işgücünü, bu işgücünün yeteneklerini ve deneyimini ifade ettiğine göre, işgücünün niteliği özellikle okullardaki ve işyerlerindeki eğitimler sayesinde geliştirildikçe, ülkenin beşeri sermayesi de artmış olacaktır.Bu sebeple söz ko   nusu beşeri sermayenin yaratılmasında öncelikle eğitim kalitesi   birinci planda büyük önem taşımaktadır.

                           *        *         *

Dolayısı ile eğitim düzeyinin artması, insanların daha bilinçli yaşam sürmesine ve hayat kalitelerinin artmasına imkân sağla maktadır. Sağlık imkânlarının gelişimi, eğitim düzeyinin artması ile birlikte beşeri sermayenin gelişimi ve verimliliği açısından önem oluşturmaktadır.Bu kapsamda gelişmekte olan ülkelerin yüksek katma değerli ileri teknoloji yaratmadaki engellere bir göz atıldığında; gelişmekte olan ülkelerin düşük milli gelir seviyesine sahip olması beşeri sermayenin gelişmesinin önündeki en önemli engeldir. Bununla birlikte nüfusun artış hızına karşın azalan bebek ölüm oranları, iş ve istihdam imkânlarının nüfus artış hızına paralel olarak arttırılamaması, kaynakların nüfus karşı sında yetersiz kalmasına neden olmakta ve yoksulluğu kaçınıl maz kılmaktadır. Bu süreç nihai olarak eğitim ve sağlık için ayrılan payın giderek azalmasına neden olmaktadır. Beşeri sermaye yoksulluğu ise bilgiyi üreten, işleyen, kullanan ve ya  yan emeğin ve dolayısıyla emeğin içinde bulunduğu firmanın, şehrin, bölgenin ve ülkenin gelişimine engel olacaktır.

                                  *        *         *

Sonuç olarak, beşeri sermaye birikimi, ekonomik büyümenin     ve kalkınmanın sağlanmasında tek başına yeterli olmamakla birlikte belirleyici bir role sahiptir. Ekonomik sistemin işleme  sini engelleyen farklı problemlerin varlığı durumunda da sade    ce eğitim ve sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesine yönelik ön   lemler sonuçsuz kalacaktır.Gelişmekte olan ülkeler içinde bu   lundukları bu çıkmazdan kurtulmak için beşeri sermayeye ya tırım yapmak zorundadır.Bu yatırım sürecinin kalkınma plan  ları, ekonomi politikaları gibi belirleyici faktörler ile uyumlu olması eğitilmiş ve sağlıklı emeğin doğru yönlendirilmesini sağlayacak ve nihayetinde ekonomik faaliyetlerde etkin bir şekilde istihdam edilen emek ülke ekonomisine katma değer katacaktır.Ne yazık   ki çıkmazın boyutları, ülkelerin gelişmiş   lik düzeyi, nüfus artış hızı, milli gelir düzeyi, eğitim ve sağlık için ayırdıkları bütçe, uygulanan eğitim, sağlık ve istihdam politika ları gibi birçok değişkene bağlı olarak şekillenmektedir. Bunun sonucunda sadece beşeri sermaye birikimini sağlamaya yönelik önlemler tek baĢına yetersiz kalabilmektedir.Tehditleri ve fırsatları öngöre bilmek, güçlü ve zayıf yönleri tespit edebil    mek gelişmekte olan ülkelerin beşeri sermaye yoksulluğundan kurtulabilmesi için gerekli önlemelerden biridir. Eğitim ve okul laşma oranlarının yüksek olması ve sağlık hizmet ve imkânları nın gelişmiş olması nedeniyle gelişmiş ülkeler fırsatları kendi lerine çevirebilmekte dir. Bunun dışında diğer söz konusu en geller arasındaki başta bürokratik engeller olmak üzere patent yasaları  ile knov how uygulama larının gelişmiş ülkelerde olduğu gibi yeniden düzenlenmesi de çok büyük önem taşı maktadır. 

KAYNAK:Gelişmekte olan ülkelerin çıkmazı (Murat Tiryakioğlu)