TÜRKİYE-YUNANİSTAN GERGİNLİĞİNİN GERÇEK SORUMLULARI VE OLASI RİSKLER

Abone Ol

Öteden beri uzun yıllar ısrarlı yaklaşımları ile önce ABD,daha sonra da Fransa’yı da arkasına alan Yuna nistan’ın provokasyonları artık Türkiye’nin sabrını test etmenin de ötesine geçti.Bilindiği gibi Yunanis tan’ın Türkiye için sahnelediği oyunu uygulamaya koymak üzere,1990 yılında imzalanan ABD-Yunanistan Savunma İşbirliği Anlaşması, 5 yıllığına yenilenip genişletilirken;anlaşmanın güncellenmesi kararı, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın Washington gezisi sırasında alınmıştı.Elini daha da güçlendirmek isteyen Yunanistan bu defa Fransa ile imzalanan Savunma ve Güvenlik Alanlarında İş Birliğine Yönelik Stratejik Ortaklık Anlaşması'nı onayladı. Oylamada, 300 üyeli parlamentoda 191 üye “evet”, 109 üye “ hayır” oyu kullanmıştı.Gerçekte Yunanis tan yaptığı bu iki savunma ve işbirliği antlaşması sonrasında Ana muhalefetin anlaşmaya yönelik eleştirilerine yanıt veren Miçotakis "Casus belli tehdidi ile karşımda Türkiye durduğunda endişeleniyorum. Benim büyük bir endişem var ve ülkeyi koruma altına almak öncelikli kaygımdır."sözlerine bakılırsa çok tehlikeli ve riski oldukça yüksek bir korku tünelinde olduğu görülüyor.

* * *

Bu duruma gerekçe olarak da,Miçotakis’in, anlaşma çerçevesinde Yunanistan'ın Fransa'dan 3 adet Balherra sınıfı fırkateyn alma kararına da dikkati çekerek Yunan Silahlı Kuvvetlerinin bu kararla güçleneceğini iddia ederken;Fransa'nın anlaşma çerçevesinde Atina'ya vermesi öngörülen desteği değerlendiren Miçotakis "Bir saldırı halinde Avrupa'nın tek nükleer gücü ve BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olan tek Avrupa Birliği ülkesi (Fransa) ülkemizin yanında olacak."sözleri bu durumu açıkça gözler önüne seri yor. Çok açıktır ki öteden beri Yunan megalo-ideası nın geldiği noktada hiç savaşmadan toprak sahibi ol mak suretiyle bugünkü Yunanistan devletinin oluşma sı sağlanırken; demografik nüfus yapısına göre top lamda 10.522.246kişi sayısına sahip olan Yunanistan Devletinin son gelişmeler ışığındaki durumu değerlen dirildiğinde; makro ekonomik durumu oldukça körü bir konumda olduğu gibi ağır bir borç sarmalı içinde bulunuyor.

* * *

bunu da;anlaşmayı sert sözlerle eleştiren Çipras’ın, "Fransa, Rafale (savaş uçağı) ve fırkateynler için, Yunanistan gibi borç yükü yüksek olan, borcu gayrisafi yurt içi hasılasının yüzde 210'una ulaşmış bir ülkeden, Yunan savunma sanayinin katılımına dair hiçbir garanti olmaksızın 7 milyar euro alıyor."sözleri yanısıra;”Çipras, buna rağmen Türkiye ile deniz yetki alanlarında yaşanabilecek bir gerginlik sırasında Fransa'ya, Yunanistan'a yardım yükümlülüğü getirmediğini savunurken,.Çipras’ın, SYRIZA’nın iktidara gelmesi halinde anlaşmanın ilgili hükümlerini değiştireceklerini belirtmesi ise manidar bir durum. Mevcut gelişmelere ek olarak ABD’nin öteden beri iz lemiş olduğu NATO Müttefiki olmanın gerekleri dı şındaki Türkiye’ye karşı olan düşmanca olarak nite lendirilebilecek yaklaşımlarındaki ısrarlı tavrı ve gü ven zedeleyici tutumunu asla kabul etmek mümkün ol madığı gibi; Türk halkı nezdinde Türkiye-ABD ara sındaki gerilen ilişkilerin artık sorgulanması gerektiği noktasına kadar dayanmıştır.

* * *

Sonuç olarak,öteden beri başta Türkiye açısından beka sorunu haline gelen PKK/PYD terör örgütünü per vasızca yaptığı devasa sayılabilecek miktardaki mali ve askeri yardımlarla desteklerken; geçtiğimiz 15 Temmuz 2016 yılındaki FETÖ kalkışmasında bu terör örgütünü açıkça destekleyen ABD’nin suçüstü yakalanması kesinlikle gözardı edilecek bir konu değildir.En son gerçekleşen gelişmelere göre de doğ rudan doğruya cürümüne bakmadan Yunanistan gibi küçük bir ülkenin Türkiye üzerinde provokasyonlara kalkışması da akıllara ziyan bir tutumdur. Her şey çok açık bir şekilde ortada olup;tüm problem Doğu Akdeniz tarafındaYunanistan’ın 2017’den beri inşa etmeye çalıştığı Doğu Akdeniz’de en etkili bölgesel güç olma, bölgede Türkiye aleyhine bir ittifak sistemi kurma, Türkiye’yi Akdeniz’de sınırlama ve hidro karbon kaynaklarına ulaşımını engelleme stratejisi Ankara’nın çok yerinde ve zamanında yaptığı siyasi, hukuki ve askeri hamlelerle boşa çıkarılmıştır.Asıl rahatsızlık bundan kaynaklanmaktadır.Türkiye’nin yapması gereken şey;Doğu Akdeniz üzerindeki ekonomik münhasır alanlarının derhal tespit edilmesi zamanının geldiğidir.Yunanistan’ın nihayetin de Türkiye’nin sabrını test ederken yaptığı akıl dışı bir atılımda ağır bir tokat yiyerek; NATO İttifakının zayıflamasına ortam hazırlarken, belki de hiç dağılmaz denilen NATO ittifakının çatlamasına ve yokolmasına sebep olduğu gibi Türkiye’nin de içinde bulunduğu coğrafyadaki siyasal ve askeri güç dengelerinin kökten değişimine de ortam hazırlaması kaçınılmaz olacaktır.Hiç kimse unutmasın ki; Yuna nistan tarafından ısrarla ilke edinilen ”Küstahlık zayıf insanın güçlü olma taklididir.”Ancak Türkiye hiçbir zaman Yunanistan’ın tuzağına düşmek şöyle dursun; Yunanistan eğer provokasyonda çok ısrarlı olması halinde Türkiye’nin şaşmaz hedefi olacağından kimse nin en ufak şüphesi de olmasın.