TÜRKİYE’YE YÖNELİK DIŞ TEHDİTLER VE RİSK ALGILAMASI ANALİZİ

Abone Ol

Ülkemizin karşı karşıya kaldığı stratejik sorunlar ve buna paralel seyreden iç ve dış güvenlik meseleleri gün geçtikçe büyüyor.Buna bağlı olarak düşman sayı sı da artıyor. Hal böyle iken bünyemize uygun rasyo nel bir millî dış politika ve diplomasinin uygulanma sı da ön plana çıkıyor.Son olarak geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Trump’ın gündeminde yine Ortadoğu vardı. İsrail’in Başbakanı Netenyahu ile beraber, yan larına aldıkları Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Um man ve Bahreyn Büyükçileri ile birlikte,ek olarak da sözde”Yüzyılın Anlaşması” adı altında 80 sayfalık bir plan açıkladılar. Söz konusu planının ana konu su ”Filistin” olmasına rağmen Filistin masada yok tu. Yani kendi aralarında yapılmış tek taraflı bir an laşma. Bunun ne kadar geçerli olacağı şüpheli olmak la birlikte, bu anlaşmanın Ortadoğu’da halen devam eden istikrarsızlığı daha da artıracağı,bölgeyi büsbü tün kan gölü haline getireceği ve mevcut sorunların daha da derinleşmesine sebep olacağı da gün gibi aşi kar gözüküyor.

                           *      *       *

Bu arada Türkiye açısından stratejik sorunların en baş ta geleni, halen sayıları 4 milyonu bulan Suriyeli sığın macıların potansiyel bir tehdit olarak varlığıdır.Mama fih hiç istenmese de bu durumun Türkiye’nin başını gelecekte çok ağrıtacağı da çok açık. Örneğin, 2040 yı lına gelindiğinde Türkiye’de yaşayan sığınmacı sayı sının 14 milyonu bulacağı uzamanlar tarafından hesap lanıyor. Yani Suriyeliler, ülke nüfusunun %12’sini teş kil edecek, diğer bir ifadeyle,Türkiyede yaşayan her 12/13 kişiden biri Suriyeli olacak. Bir siyasi parti ku rup TBMM’de temsil edilme hakkı elde edecekler. On dan sonra da Hatay’ı geri istiyoruz derlerse ne olcak? Bu durum halihazırda Cumhuriyet döneminin en ciddi beka sorunu olarak karşımızda duruyor.Ülkemizin ge   çen zaman içinde tipik bir Ortadoğu Ülkesi haline geti    rilmek üzere yürütülen sinsi bir planla Türkiye’nin de mografik yapısı ülkenin aleyhine olacak tarzda kasıtlı ve bilinçli olarak bozulmak isteniyor.Oysa Türk mede niyeti ve kültürü ağırlıklı bir şekilde Orta Asya ve Ba tıdan etkilenmiştir.Türk halkı Ortadoğulu değildir, zor lamayla da olamaz.Tarihin tekerrür etmesine mutlaka engel olunmalıdır.

                           *      *       *

Türkiye halihazırda konjonktürel dış meselelerini ve karşı karşıya kaldığı stratejik sorunlarını, günübirlik alınan tedbirlerle çözme gayreti içindeymiş gibi hare

ket ediyor izlenimi söz konusu ya da  en azından dışa rıya böyle bir görüntü veriyor. Suriye’de yaşanan son

olaylardan sonra İdlib mutabakatı çöktü,Astana süreci nin ne olacağı belli değil.Bu karanlık ideolojik ortam da Türkiye nasıl bir pozisyon alacak? Kendi insiyati fiyle hareket edebilecek mi?Bütün bu olanlar karşısın da Türkiye’nin karşı kar şıya kaldığı stratejik sorun lar,Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürkün tespit ettiği geleneksel dış politika usul, esas, ilke ve prensiplere geri dönülmesi gerektiğini de zorunlu hale getiriyor, zaruri kılıyor.                 

                           *      *       *

Sonuç olarak,Bahse konu Gazi Mustafa Kemal ATA TÜRK’ün işaret ettiği bu çok önemli prensip ve ilke ler;

Birincisi,”Her şeyden öce kendi millî gücümüze da yanmak”

İkincisi, ”Millî sınırlar içinde kalmak”

Üçüncüsü, ”Gerçekleştiremeyeceğimiz emeller peşin de koşmamak”

Dördüncüsü, ”Uluslararası ilşkilerde eşitliğe dayanan karşılıklı ilişkiler, dostluklar ve ittifaklar tesis etmek”

Beşincisi,”Millî politikayı yürütürken her zaman iç teşkilatı dikkate almak”

Altıncısı, ”Diğer devletlerin iç politikalarından ve yönetim sistemlerinden etkilenmemek”

Yedincisi, ”Dış politikada ve diplomaside bilim ve teknolojiyi yol gösterici olarak kullanmak.

Bu sözü edilen prensip ve ilkeler içinde olmak kaydıy la yukarda belirtilen hususlara dayanarak ve bunun ışığında diyebiliriz ki,gerçek ulusal çıkarlara dayanma yan, rasyonel olmayan, millîgücü ve imkanları esas al mayan stratejileri benimsemek ve bunlarla yola çıkma yı tercih etmek, dış politikanın uygulanmasında mutla ka yeni sorunlara yol açarken, telafisi mümkün olma yan neticelerin ortaya çıkmasına yol açması kaçınıl mazdır Çünkü mutlaka bilinmelidir ki;”Stratejik ha talar,kısa ömürlü taktik başarılarla giderilemez.” Bütün bunların ileri düzeydeki bir vizyon temelinde değerlendirilmesi gerekir.

KAYNAK:Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Gelenek   sel Duş Politikası ve  Esasları(ANKA Enst.)