Genel

Yazar Ahmet Berkay Kaya Anlatıyor…

1-) Ahmet Bey davetimizi kırmayıp röportaj yapmayı kabul ettiniz, hoş geldiniz. Öncelikle okurlarımıza kendinizden bahseder misiniz?

Abone Ol

Merhabalar. Öncelikle kitabımı tanıtma fırsatı verdiğiniz, zamanınızı ve köşenizi bana ayırdığınız için teşekkür ediyorum. Adım, Ahmet Berkay Kaya. 22 yaşındayım. Aslen Hataylıyım, halihazırda İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümü lisans öğrenimimi sürdürmekteyim.

2-) Yazma süreciniz nasıl başladı?

Yazma sürecimin başlangıcı aslında benim kelimelerle, kitaplarla, gazetelerle çok erken yaşlardan beri iç içe olduğum zamanlara kadar uzanıyor. Okumayı çok seven biri olarak, etkilendiğim her şeye kendi yorumumu katarak, onları düzenlemeyi veya yeniden yazmayı çok severim. Çoğu zaman bunlar karalamalar olarak kalırdı. Ta ki biraz bilinçleninceye kadar... Yaklaşık son bir buçuk senesi şiirlerimle çok yoğun geçmekle beraber, düzene soktuğum 6 yıllık bir geçmiş var. 6 yılda denemeler de yazdım, ufak çaplı hikayeler de, makale denemelerim de oldu, her ne kadar bu alanlarda kalıcı olamasam da denedim. Sonunda hep şiirde en konforlu hissettim, kendimi hep şiirde buldum, anlattım, dinledim.

3-) Yazarken neler hissediyorsunuz, size ilham olan şeyler neler, Türk edebiyatında idol olarak gördüğünüz yazarlar var mı?

Yazarken hissettiğim duygular, anlık değişebiliyor. Bazen günlük yaşamda bazen televizyonda veya sosyal medyada duyduğum/ gördüğüm bir kelime, bir cümle bazen yaşadıklarımdan ufak bir kesit bazen de bir fotoğraf karesi yazdıklarıma, yazacaklarıma ilham olabiliyor. Hâliyle hissettiklerim de farklılık gösteriyor. Ancak yazma sürecindeki hislerim için bir cevap vermem gerekiyorsa özellikle ağır basan duygularım huzur ve mutluluk diyebilirim. Şiir, moralimin bozuk olduğu zamanlarda ruh halimi iyileştiren gerçek bir dopamin kaynağı benim için. Diğer soruya gelince, Türk edebiyatında neredeyse her türden pek çok yazar sayabilirim, fikir dünyama katkı sunan. Ancak kendi yazma yönelimime de paralel şekilde, Cemal Süreya sonrasında da Edip Cansever ve Özdemir Asaf'ı sayabilirim.

4-) Yazmış olduğunuz kitaplarınızın türü ve konusu nedir, içeriğinden bahseder misiniz?

Önceki sorularda da ister istemez cevabı vermiş oldum zaten ama yineleyelim. Şiir türünde yazmaya gayret ediyorum. Şu an yayımlanmış bir adet kitabım bulunmakta. İçerisinde tamamı bana ait olan 29 şiirin bulunduğu 'Gece ile Gündüz Arasında' İkinci Adam Yayınları katkısıyla online platformlarda satışta. Buradan izninizle İkinci Adam'a destekleri için bir kere daha teşekkür etmiş olayım.

İlk kitabım, biraz deneme süreci gibi gelişti aslında.  Ne durumda olduğumu görmek, biraz nabız yoklamak ve biraz da geleceğe yönelik ısınma turları tadında çıktı.

İçerisinde, yaşadığımız 6 Şubat depremlerinin izlerini de barındıran kitapta; aşk, özlem, yalnızlık, mutluluk, çaresizlik gibi pek çok konu veya temadan şiirler yer alıyor.

5-) Şuan çıkarmayı planladığınız başka bir kitap projeniz var mı, sizi okuyanlara spoiler vermek ister misiniz ?

Şu an bu röportajı, ikinci şiir kitabı çalışmama büyük oranda son şeklini vermiş bir durumda sizinle gerçekleştiriyorum aslında. İçerisinde 70'ten fazla yeni şiirin yer almasını planladığım kitabım hakkında, ismini vererek aslında en büyük spoileri de vermiş olayım: Söyleyeceklerim Var.

"Her zaman için söyleyecek bir şeyler vardır." mottosu ışığında kaleme almaya başladığım şiirlerimde, bakalım günün sonunda okurlarımıza neyi ne kadar söyleyebilmiş olacağız. 

6-) Son olarak Türk gençlerine ve kitap tutkunu okurlara söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Ben sözlerimi, yeni kitabımda da yer alacak bir kısımla sonlandırmak istiyorum: "Hayatta yapmayı planladığımız hiçbir şey için doğru zamanı beklemek zorunda değiliz. Çünkü öyle bir zaman yok. Elimizde sadece şu an varken neden şimdiyi, bugünü; dünün pişmanlıkları ve yarının kaygılarına değişiyoruz? Bunu kendi içimizde bir süreliğine sorgulayalım, ne dersiniz?.."

Bana vakit ayırdığınız için tekrar teşekkür ediyorum. Sizlere iyi çalışmalar dilerken kitapseverlere kitaplarla kurulmuş veya yeniden kurulacak bağların, her geçen gün daha da sağlamlaşması temennisinde bulunuyorum.