Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın 55’inci konuşmacısı Yazar Alev Alatlı oldu. ‘Dünyanın İyiliği İçin Türkiye’ başlığıyla düzenlenen söyleşinin moderatörlüğünü Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Oğuz Türkay üstlendi. Söyleşide dünyanın dört yanında yaşanan çatışmalar ve küresel anlamda barışın bir türlü hâkim olamaması ve bunun için neden Türkiye’ye ihtiyaç olduğu üzerinde duruldu. Türk medeniyeti, gençlerin durumu ve eğitim sistemi ele alınan diğer konular olurken; Alatlı izleyicilerden gelen soruları da cevaplandırdı. Programın tamamı üniversitenin YouTube kanalı SUBÜ Haber’den istenildiği zaman izlenebiliyor.

Türk toplumunun ihtiyacı olandan fazlasını almadığını belirten Yazar Alev Alatlı, “Tarihimiz boyunca her zaman ihtiyacımız olduğu kadarı için savaştık. Hep bir avcı olduk, asla katil olmadık. Ormana girdik, yiyeceğimiz kadar sığırcığı vurduk, yedik, temizledik. Alıp saklamadık. Dolapları doldurmadık. Kilerlere koymadık. Tohumluk doldurduk. Biz işgale kalktığımızda bile gerekli olanını işgal ettik, daha ileriye gitmedik. Çünkü edepli ve merhametli bir milletiz. Asla aman dileyene kılıç kaldırmadık” diye konuştu.

“Uyarmak için yazıyorum”

Türk toplumunun şu an savaşmaya değil, eğitime ve eğitimli insanlara ihtiyacı olduğunu söyleyen Alatlı, “Kuvâ-yi Milliye’yi iyi biliriz. Kuvâ-i Milliye ile biz vatanımızı düşmanlardan temizleyerek kurtardık. Şimdi zaman Kuvâ-yi İlmiye zamanı. Biri çıkıp bize ’şunu al’ demeyecek. Biz çalışıp, okuyup alacağız. Benim geçmişte söylediklerime bakın, hep doğru çıkmıştır. Bir gün beni okuyabilirseniz ki, kolay değildir. Ben üniversite mezunları için kitap yazıyorum, daha aşağısı için değil. İşte o zaman anlayacaksınız. Ben kimseyi eğlendirmek için yazmıyorum, ben uyarmak için yazıyorum. Ben bize ne olur diye yazıyorum” dedi.

“Üniversite mezunları dünyayı tanıyan bireyler olmalı”

Eğitimin her zaman yeni olması ve günceli takip etmesi gerektiğini vurgulayan Alatlı, “Üniversiteden mezun olan insanlar dünyayı tanıyan bireyler olmalı. Bu nedenle eğitim sisteminde ‘last in first out’ yani ‘son giren ilk çıkar’ anlayışını benimsiyorum. Ekonomi dersi verdiğimiz zaman Uluslararası Para Fonu’ndan bahsediyoruz. Paranın icadından bahsetmiyoruz. Çünkü ben öğrenci mezun olduğunda, bir konuşmada kendini tanıtır gibi konuya hâkim biri olmasını istiyorum. Öğrencilerin yeni yapıları öğrendiğinde geçmişi kavramasının daha kolay olduğuna şahit oldum” diye konuştu.

Kaynak: iha