Genel

Yazar Mücahit Yılmaz Anlatıyor…

Mücahit bey öncelikle kendinizden biraz bahseder misiniz?

Abone Ol

1998 yılında Ağrı/Patnos’ta doğdum. 2011’de Ağrı merkezde bulunan imam Buhârî Medresesinde ilmi dersler almaya başladım bu süreçte Musa Demir ve Faruk Baykal hocalarımın bana katkıları oldukça önemliydi. Daha sonraki süreçlerde imam Buhârî Medresesinde hafızlık eğitimine başladım. Bir müddet burada hafızlık yaptıktan sonra süreç içerisinde Rize/ Kalkandere yatılı Kur’an kursunda hafızlık eğitimine devam etme kararı aldım. İmam Buhârî’de başladım hafızlık eğitimini böylelikle altı ay içerisinde tamamladım ve 16.01.2016 yılında Van'da düzenlenen hafızlık sınavından başarılı oldum. Hafızlık sınavından sonra tekrar medrese hayatına devam ettim ve Ağrı merkezde yer alan, Zeki Çelik hocamın dersler verdiği medreseden icazetimi alarak mezun oldum. 2019 yılında ise Ankara/Kızılcahamam’a İmam-Hatip olarak atandım. 2022 yılında “sünnet şiarımız olmalıdır” eserini 2024 yılında ise “Tafsilat” adlı kitaplarını yazdım. Halihazırda Çankırı Karatekin Üniversitesi İslâmi İlimler Fakültesi ile Atatürk Üniversitesi Adalet bölümlerinde eğitim-öğretim hayatıma devam etmekteyim.

Peki teşekkür ediyorum, yazmış olduğunuz kitaplarınızın içeriğinden bahsedebilir misiniz?

Tabii ki. Geçmiş tarihlerde olduğu gibi yakın tarihimizde de kur'an ve sünnetin bir bütün olunamayacağı, sünnetin vahiy kaynaklı olmadığı düşüncesinin gençlerimiz üzerinde ciddi etkiler bırakmış olması, İslam’ın temel kaynakları arasından sünnetin çıkarılmak istenmesi ve klasik kelamcıların bir kısmı tarafından İslam’ın temel kaynakları arasında Kur’an ve sünnet yerine Kur'an ve aklın yerleştirme gayretinin olması bizim, “sünnet şiarımız olmalıdır” adlı eserin yazımına sevk etti. Tafsilat adlı eserimizde ise, ağırlıklı olarak tartışmalı hala getirilen konulara değindik. Aile, kader ve kaza, tevekkül, imtihan kader ilişkisi gibi konularım gençlerimizin anlam arayışına yol gösterecek bir şekilde izah ettik.

Peki teşekkürler. Kitabınızla ilgili olumlu dönüşler var, bu başarınızın sırrı nedir, yaşadığınız bu duyguyu tarif eder misiniz?

İslam aleminin içinde bulunduğu duruma baktığımda bunun bir başarı olacağı kanaatinde değilim. Daha çok başarıya ulaşma gayreti olarak değerlendirelim. Başarıyı çabuk kabul etmek öyle zannediyorum ki bizi rehavete sevk edecektir. Dolayısıyla okurlarımızın olumlu dönüşler yapmış olmasını, “başarının altında yatan şeyin bireyin, kendisini duygularından arındırarak benliğini ortaya çıkarması” olduğunu ifade edebilirim.

Peki yazma sürecinden biraz bahseder misiniz, yazarken neler hissediyorsunuz, size ilham veren şeyler nelerdir?

Yazma sürecinde en çok beni etkileyen ve yazmama vesile olan Ebu Hüreyre (r.a)’nin “peygamberden daha çok hadis rivayet etme hususunda Abdullah b. Amr hariç bana yetişen yoktur. Zira o yazardı” Sözü olmuştu. Peygamberin, Abdullah b. Amr’a “hafızana elinle yardım et” buyurması da ayrıca bana ilham olmuştur. Buradan yazının önemini de ayrıca görmekteyiz. Birey, duygularını, hayata bakışını ve öğrendiklerini yazıya döktüğü müddetçe ruhu ve aklı sükûnete erer; yalnızlıktan bütünleyici bir ruha sahip olması gerektiğini hisseder. Kendisini riyadan arındırarak benliğini ortaya koymaya yönelir. Yazdıkça da kendisinin hiçbir olduğunu, insanlık için daha çok çabalaması gerektiğinin farkındalığına varır. Dediğim gibi ben de her birey gibi yazarken bunları hissediyor ve bu bilinçle yazıyorum. Bana en çok ilham veren bir diğer husus ise içinde bulunduğum anlam arayışını en iyi şekilde nasıl aktarabilirim; bir şeyleri başarmaktan öte en iyisine nasıl ulaşabilirim olmamdır. Burada benlik saygısını kastediyor değilim bilakis kim olduğumu hatırlamak ve içinde bulunduğun durumdan dersler çıkararak faydalı bir birey olmaya çalışmamdır. Açıkçası bu benim için zor bir soruydu.

Anlıyorum. Peki aileniz ve yakın çevrenizden aldığınız dönüşleri paylaşmak ister misiniz?

Yazarken çevrenin ve en önemlisi de ailenin desteği bu süreçte oldukça önemlidir. İlk kitabımı yazarken çevremden ve hatta ailemden pek de olumlu yönde destek aldığımı söyleyemem. Daha sonraki süreçlerde yazdıkça hem çevremin hem de ailemin bana olan güveninin arttığını gördüm. Şunu ifade etmek isterim ki bir şeye başlarken sizden başka kimse başaracağınıza inanmaz. Başarıya ulaştığınız yolda da herkes sizinle yol yürümek ister; bu gayet normal bir durumdur. Daha sonraki süreçlerde iyi dönüşler aldığımı ve yazmaya devam etmem gerektiği hususunda önemli dönüşler aldığımı söyleyebilirim. Evet, siz kendinize inanmazsanız kimse size inanmaz.

Anlıyorum, peki yeni bir kitap projeniz var mı?

Evet, şu an yeni bir eser üzerinde çalışıyorum. Akademik bir çalışma olması hasebiyle biraz uzun sürüyor bu tür çalışmalar. “Ez- Zûhrî’nin hadis tedvinindeki yeri ve oryantalistik faaliyetler” adlı bu çalışmamızı yakın zamanda okurlarımızla buluşturmayı hedefliyoruz.

Açıklamalarınız için teşekkür ederim. Son olarak sizi okuyan, takip eden okurlarımıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Ben teşekkür ederim. Kendilerine güvenmelerini, başarabileceklerine olan inançlarının daima yüksek olması gerektiğini söylemek isterim. Hiç kimse doğuştan bir başarı sahibi olmamıştır. Başarıda yetenek sahibi olmak ve çok zeki olmaktan geçiyor değildir. Başarının çalışmaktan ve kendilerine olan güvenden geçtiğini bilmelerini isterim. Başarıya giden yolda küçümsenmelerine, tahkir edilmelerine aldırış etmemelerini isterim. Unutmasınlar ki kişi benliğini ve başarısını ancak, başarıya giden yolda hakarete uğramaları, umutsuzlukla aşılandıkları vakit şahitlik edeceklerdir.