Genel

Yazar Onur Ömer Düzgün Anlatıyor…

1-) Onur Bey davetimizi kırmayıp röportaj yapmayı kabul ettiniz, hoşgeldiniz. Öncelikle okurlarımıza kendinizden bahseder misiniz?

Abone Ol

Merhabalar, hoş buldum, rica ederim. 1984, Isparta doğumluyum. Aslen Keçiborluluyum. Benim yaşıtlarımın sınavlardan hatırladığı kükürt madeninin çıktığı, şimdilerde ise gülü ve lavantası ile meşhur olan Isparta’nın küçük bir ilçesi. İlk ve ortaokul eğitimime orada devam ettim. Lise’yi Gönen Anadolu Öğretmen Lisesi’nde, üniversiteyi 9 Eylül Üniversitesi’nde tamamladım. Sınıf öğretmeniyim. Üniversite yaşamım boyunca müzik ile uğraşıp, bir grupta davul çaldım. Konserler ve programlarda yer aldık. Aynı zamanda sahne sanatları eğitimi alıp tiyatro oyunlarında da yer aldım. Üniversitenin son senesi ise şairlik, yazarlık eğitimi aldım. 2006’dan beri ise Rize’de yaşıyorum. İstiklal İlkokulu’nda sınıf öğretmeniyim. Altı sene önce ise ney çalmayı öğrendim. Sınıfta öğrencilerime çalıyorum.

2-) Yazma süreciniz nasıl başladı?

Yazarlık hayatım tamamen teşvik ile başladı. Mavi Deniz Yayınları’nın sahibi Ahmet Küçükaydın teşvik etti. Doruk oğlumun adı Kuyruk ise evde beslediğimiz sincabımızın ismiydi. Doruk ile Kuyruk diye video ve fotoğraf paylaşımı yapmıştık sosyal medyadan. Bunun üzerine “madem eğitimini aldın ve böyle güzel bir isim çıktı ortaya bir şeyler yazmayı dene. Okuyalım. Güzel olursa yayınlayalım.” dedi. Yazdım, çok beğendi ve piyasaya sunuldu. Doruk ile Kuyruk kitaplarını yazarken Mistik Konağın Koruyucuları kitabının fikri geldi. Aslında üniversite hocalarım zamanında yine teşvik etmişti. O zamanlar için piyasada çocuk kitabı yazarı eksikliği olduğunu belirtip girmemi söylemişlerdi. Lakin müzik ile uğraşınca pek ilgilenmemiştim. Nasip bu zamanaymış.

3-) Yazarken neler hissediyorsunuz, size ilham olan şeyler neler, Türk edebiyatında idol olarak gördüğünüz yazarlar var mı?

Yazmak benim için bir terapi. Ruhumun dinlenmesini sağlıyor. Kurduğum dünyaları insanlar ziyaret edince, karakterlerim ile bağ kurunca mutlu hissediyorum. Zaten çoğu yazar işin maddi boyutunda değildir. Okunmak ve dönüt almak ister. İlham konusuna gelecek olursak müzikten ve karanlıktan beslenirim. Türk edebiyatında çok değerli kalemlerimiz var ama ben Tolkien’i idol olarak görüyorum.

4-) Yazmış olduğunuz kitaplarınızın türü ve konusu nedir, içeriğinden bahseder misiniz?

Doruk ile Kuyruk hikâye seti ilkokul üçüncü ve dördüncü sınıflara hitap ediyor. Kitapların konularına baktığımız zaman empatiden, doğa bilincine, hayvan sevgisinden, kültürümüze, tarihi bilgilerden, genel kültüre kadar birçok unsura değindim. Fakat bunları çocukları sıkacak şekilde anlatmadım. Maceranın içine sakladım. Doruk ile Kuyruk’u okuyan çocuklar karakterlere “maceratöner ikili” diyor. Kitaptaki macerayı yaşarken birçok değeri de öğrenmiş oluyorlar.

Mistik Konağın Koruyucuları kitabında, okurlarımı farklı bir dünya bekliyor. Mitolojik unsurların üzerine kurulmuş yeni bir dünya. Bu dünyanın içerisinde mitolojik karakterler, yaratıklar ve olaylar var. Tüm bunlar olurken sıkı bir arkadaşlığın geçtiğini ve bol maceranın olduğunu unutmayalım. Fazla detay vermeyeyim. Okuyucu adaylarım meraklansın. Mistik Konağın Koruyucuları, Mistik Konağın Koruyucuları-Karanlık Yükseliyor olmak üzere iki kitap mevcut. Konak Üçlemesi diye adlandırdık biz seriyi. Üçüncü kitabı yazabilirsem seriyi sonlandıracağız.

Bu arada tüm kitaplarım Psikolojik ve sosyolojik incelemeden geçti. Buradan Gizem KOLÇAK’a çok teşekkür ederim. Kitaplar yayın evine gönderilmeden son

olarak Gizem Hanım okuyor. Bu sayede aileler çocuklarına gönül rahatlığı ile okutabilirler kitapları. Kitaplarım okullarda da çokça okunuyor çünkü.

5-) Şuan çıkarmayı planladığınız başka bir kitap projeniz var mı, sizi okuyanlara spoiler vermek ister misiniz ?

Damla Yayınları’nda basım aşamasında olan Somurtkan Şehrin Güleç Yüzü diye çok güzel ve iç ısıtan bir tek kitabım var. Lalin isminde tatlı bir kız hayatınıza dokunacak.

6-) Son olarak Türk gençlerine ve kitap tutkunu okurlara söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Ülkemizde ne yazık ki okuma oranı düşük. Kitap okumayı sevmeyen insan yoktur. Ona kitap okumayı sevdirecek kitap ile tanışmamışlardır. Ben böyle düşünüyorum. İnsanları doğru kitap ile buluşturmak çok önemli. Bu yüzden kitap tutkunları, kitaplar ile pek arası olmayan arkadaşlarına, onların hoşuna gideceğini düşündüğü kitabı hediye edebilir. Çünkü iyi bir gelecek ancak kitap okuyarak, eğitim ile geliştirilebilir.