Genel

Yazar Özlem Yıldırım Anlatıyor…

Özlem Hanım davetimizi kırmayıp söyleşi yapmayı kabul ettiniz, hoş geldiniz. Öncelikle okurlarımıza kendinizden bahseder misiniz?

Abone Ol

Rica ederim Gizem Hanım, hoş buldum. Ben, ellerini kullanmayı seven biri olarak öğrencilik yıllarımda kafelerde çalıştım, kafelerdeki masalarda yükselen seslere kulak misafiri oldum. Mutfağa girip yiyecekler hazırlamak ve onları insanlarla paylaşmak bana keyif veriyor. Şimdi, bir yazar olarak sizinle hikâyelerimi paylaşıyorum. Eğer merak ettiğiniz kariyerim, aldığım eğitimler ise bunları kitabımın ön sayfasında bulabilirsiniz. O, işin sıkıcı kısmı.

Neden sıkıcı?

Yani… Beni onların tanımladığını düşünmüyorum. Arzu ettiğim, hedeflediğim okullarda severek okudum. Bunları çeşitli yerlerde paylaşıyoruz zaten.

Yazma süreciniz nasıl başladı?

Henüz çok küçükken zihnimde… Derslerde canım çok sıkılıyordu bu yüzden öğretmenlerin öğrettiklerini hikâyeleştirirdim. Bu, lise dönemimde başıma bela oldu.

Nasıl?

Matematik dersinde Hoca, tahtaya soruları yazarken ben zihnimde sayıları uçurduğumu hayal ederdim. Sayılar uçuyor, birleşiyor, canavar olup Hoca’yı yutuyor… Bir gün yazdıklarıma kendi kendime gülerken Hoca’ya yakalandım. Çok kızdı bana. Gerçi fizik dersinde Hoca, yazdıklarımı severdi. Fizik sınavında soruları çözmüyordum, sorulara öyküler yazıyordum. Küp şeker ile toz şeker birbirlerini hem merak ediyorlar hem de birbirleriyle yarışa giriyorlar. Ben mi daha kullanışlıyım, sen mi daha kullanışlısın; ben mi daha tatlıyım, sen mi daha tatlısın?.. Hoca “Çok eğleniyorum yazdıklarınla, bakış açını beğeniyorum, bu yüzden sana kırık not vermiyorum.” derdi. Fakat matematikten çok çektim ya da matematik benden çok çekti.

Yazarken neler hissediyorsunuz?

Yazarken başka hiçbir yerde yaşamadığım heyecanı içimde hissediyorum. Dünya ile bağlantım kesiliyor. Hele eserin bittiği an!.. Kalbim çok kırılıyor.

Kalbiniz mi kırılıyor, neden?

Ayrılık vaktinin geldiğini bildiğim için.

Size ilham olanlar neler, Türk edebiyatında idol olarak gördüğünüz yazarlar var mı?

Ben, belki işlerim gereği zaman zaman göz önünde oluyorum ama asıl sevdiğim kalabalığın içinde görünmez olmaktır. Dikkat çekmediğinizde hayat, etrafınızda gerçek hızıyla ilerler. Bu, sizi zenginleştirir çünkü ancak o zaman hikâyeleri avlayabilirsiniz. İnsanları takip ediyorum ve onlardan ilham alıyorum. İdol meselesine gelirsek idolüm bu topraklardan değil. Ben, Ursula K. Le Guin’e hayranım. Türkiye’den etkilendiğim yazarlar da yok değil elbette. Mesela Can Yücel’in kalemi hoşuma gidiyor. Yazdığım şiirleri okuduğumda ondan etkilendiğimi fark ediyorum. İçinden geldiği gibi, asi, başına buyruk… Şimdi öyle bir şiir yazacağım ki çok farklı olacak, yazdıklarımla şov yapacağım diye yazmamış. Hikâyeleri içine sığmamış ve onları bizimle yüreğini ortaya koyarak paylaşmış. Yalansız, dolambaçsız, yalın, olduğu gibi… Bu üslup beni hep çok etkilemiştir. Ağdalı yazılmış şiirlerden hoşlanmam.

Yazmış olduğunuz kitaplarınızın türü ve konusu nedir, içeriğinden bahseder misiniz?

Tek bir tür yazmıyorum. İlk kitabım içinde birbirinden farklı on iki masalın olduğu ismi “Masallarla Yolculuk” olan bir masal kitabı. O masallarla çocukların hayal dünyasına eşlik etmek ve yetişkinlerin içindeki çocuğa ulaşmak niyetindeyiz. Didaktik olmamakla birlikte öğretici tarafları da var. Katıldığım programlarda daha detaylı bahsettim bunlardan. Merak edenler sosyal medya hesaplarımdan ulaşarak seyredebilirler.

Şu an çıkarmayı planladığınız başka bir kitap projeniz var mı?

Birden fazla var. İki dosyanın çalışması tamamlandı, dosyalar dizgiye girdi. Artık çıkış tarihini bekliyoruz. Geri sayım başladı ama sanmayın ki ben rahatladım. Diğer projelerim için bilgisayar başına geçtim.

Neden ara verip dinlenmediniz?

Benim dinlenme şeklim belki budur.

Sizi okuyanlara yeni projelerinizle ilgili spoiler vermek ister misiniz?

Hayır, spoiler vermem. Çıksın, öyle konuşalım.

Son olarak Türk gençlerine ve kitap tutkunu okurlara söylemek istediğiniz bir cümle var mı?

Karşınıza her zaman “Boş işler peşindesin.” diyenler çıkacaktır. Doğru hayatın nasıl yaşanacağı ile ilgli tavsiyeler verenler olacaktır. Onları dinler ve toplumun belirlediği doğruya göre yaşarsanız hiçbir zaman potansiyelinizi keşfedemezsiniz. Bana hâlâ “Ne yapacaksın kitap yazıp para yok o işlerde.” diyenler ve yaptıklarımı küçümseyenler oluyor. İnanın, umurumda bile değil! Tek umurumda olan içimde taşıdığım dünyam. Ben, yazarak zamana meydan okuyorum. Başka çağları arzuluyorum. Siz de bir amaca tutunursanız kolay kolay yıkılmazsınız. Benim gücüm içimdeki dünyama sahip çıkmamdan geliyor.