Geçtiğimiz 2019 Yerel seçimleri sonrasında, nedeni belli olmayan haksız bir siyasi infaz kampanyası yürütülmüştü.
O dönemde Ak Parti Zonguldak Merkez İlçe Başkanı olan Mustafa Çağlayan hem genel seçimler, hem de yerel seçimlerden gerek kendi hazırladığı seçim çalışmaları çerçevesinde, gerekse ekip olarak verdikleri özveri gözden kaçmamış, Zonguldak il ve ilçe teşkilatı olarak başarıyla çıkıldı.
Seçimin akabinde başarılı ekiplerin tasviyesi yönünde ısrarla karalama kampanyaları başlatılmış, bir süre sonra da Zonguldak Merkez İlçe Başkanı, teşkilata daha fazla zarar gelmemesi adına istifasını Ankara’dan açıklamıştı.
Kamuoyunun da yakinen takip ettiği, konunun Ak Parti Ankara Genel Merkezine kadar taşındığı bu siyasi infaz kampanyasının mağdurları, o günde, bu günde basına kendilerini savunmak için bile herhangi bir açıklama yapmaktan kaçınmışlardı.
O dönem de ne yazık ki kendi tabiri ile ‘ÇAMUR ATAN’ gazetecilerden biri olan Yıldırım Yılmaz, geçtiğimiz günlerde ‘DOĞRU HABER’ Gazetesine bir mektup göndererek taraflardan özür diledi.
Mektubunun yayınlanmasını isteyen Yılmaz’ın, satırları arasında çok dikkat çeken ve ürpertici detaylar var.
KİM BUNLAR!
“Bu kişiler hakkında yaptığım ve içinde bir şekilde bulunmak zorunda olduğum haberlerin yalan olduğunu, sadece karalamak ve çamur atmak için bize ulaştırıldığını ve insanların bizi bu konuda kullanmak istediğinin bugün bulunduğum şartlarda daha iyi farkına vardım” diye yine basın yoluyla özür dileyen Yıldırım Yılmaz’dan; Kendisini kandıran ve bu siyasi infazlara neden olanların isimlerini de kamuoyu açıklamasını bekliyor.
Bahsi geçen üç kişinin, ailelerin de özür dileyen Yıldırım Yılmaz’ın, pişmanlığının anlam bulabilmesi için; Sırf karalamak, kaos yaratmak, siyasi çıkar veya herhangi bir kötü emel için bu kampanyayı yürütenlerin isimlerinin açıklaması da zaruri olmuştur.
Yıldırım Yılmaz’ın ‘DOĞRU HABER’ Gazetesine göndermiş olduğu itiraf ve pişmanlık mektubunu aşağıda aynen yayınlarken, kamuoyundan da özellikle gazeteciliğin basın yayın ahlak ilkelerine uyan gazetecileri de ayrı tutmasını önemle rica ediyoruz.
Bu meslekte görev yapan gazetecilerin çoğu haberlerini yaparken ince eleyip sık dokumakta olduğu bilinmelidir. Ama maalesef ki arada bazı istenmeyen olaylar olmaktadır.
“Hatanın neresinden dönerseniz kârdır” mantığıyla Yıldırım Yılmaz’ın mektubunu olduğu gibi yayınlarken, kendisini bu yola itenlerin kimler olduklarını açıklamasını da ısrarla bekliyoruz. Açıklansın ki, temiz siyaset, temiz toplum yönünde bir iyi adım daha atılsın:
İŞTE O MEKTUP!
“Şuanda bazı yasal sıkıntılardan dolayı sizlerden uzaktayım. Yasal süreç devam ediyor. İnsanların hayatlarında bazen yanlış yaptığı ve hata yaptığı mantığının aklının önüne bazı şeylerin geçtiği dönemler olmuştur. İşte bende adına hırs deyin, kandırılmak deyin, hatalı yönlendirilmek deyin, boşluk deyin, ne derseniz deyin. Böyle bir dönem yaşadım.
Ve bu dönemde özellikle Aralık 2019 ve Aralık 2020 arasında bazı yaptığım haberlerde öncelikle kandırıldım. Hatalı yönlendirildim. O anki içinde bulunduğum ortam ve etrafımdaki kişilerin yanlış yönlendirilmesinin bir nevi kandırılmış olmam o dönem bazı kişiler hakkında hatalı haberlere imza atmamıza veya içinde olmamıza sebep olmuştur.
ABDULLAH KARAGÜZEL, MUSTAFA ÇAĞLAYAN VE HASRET UZUNDAN ÖZÜR DİLİYORUM
Bu süreçte en çok üzüldüğüm konu üç kişi hakkında yaptığım haberler oldu. Bu başta Abdullah Karagüzel ve Mustafa Çağlayan olmak üzere yine Hasret Uzun’dan o süreçte yaptığım haberler için özür diliyorum. Bu haberlerle ilgili gerekli bedeli de en ağır şekilde ödedik ve ödemeye devam ediyoruz.
HABERLER YALAN VE ÇAMUR ATMAKTAN BAŞKA BİRŞEY DEĞİLDİ
Bu kişiler hakkında yaptığım ve içinde bir şekilde bulunmak zorunda olduğum haberlerin yalan olduğunu, sadece karalamak ve çamur atmak için bize ulaştırıldığını ve insanların bizi bu konuda kullanmak istediğinin bugün bulunduğum şartlarda daha iyi farkına vardım.
Yaptığımız veya içinde olduğumuz bu haberler nedeniyle bu üç kişiden, bu üç kişinin sevenlerinden, ailelerinden yarattığım huzursuzluk verdiğim üzüntüler için özür diliyorum.
Abdullah Karagüzel, Mustafa Çağlayan ve Hasret Uzun’a bundan sonraki siyasi ve özel yaşamlarında başarılar diliyorum. Kendilerinden almam gereken bir helallik var. Affetmek büyüklüktür. Biz hata yaptık. Geri kalan takdiri onlara bırakıyorum.
Bize bu hataları yapmamıza neden olan ve bugün aynı oyunları başkasının üzerinden oynayan ve oynamaya çalışanlarda bir gün bunların bedelini ödeyeceklerine hiç şüphem yoktur.
Adalet er yada geç tecelli edecektir. Her şeyden önce Allah’ın adaleti vardır.
İnşallah yakın zamanda birlikte olmak dileğiyle…”