Merkez Bankası’nın en son gerçekleştirdiği faiz indirimi nedeniyle döviz kuru dolarda rekor üzerine rekor kırılır ken; Yurt dışındaki yabancı bankalar TL.de yaşanan sert değer kaybını değerlendirdiği izleniyor.Bu kapsamda GoldmanSachs, “TCMB'nin politika faizini yüzde 20'ye çıkarmasını beklediğini”açıklarken, Fransız bankası Societe Generale, Türkiye için "hiperenflasyon" vurgusu yaptı. İnsanların Türk lirasına olan güveninin azalmasıyla bankalardaki varlıklarını çekebileceğini belirten uzmanlar, TL'deki değer kaybının bir hiperenflasyon dönemine yol açabileceğini savundukları görülüyor.Öyle ki TL'de yaşanan sert değer kayıplarının ardından Türkiye'ye yönelik beklentilerde de farklılaşma dikkat çekiyor.Bu yönde geçtiğimiz son dönemde TCMB'den faiz artırım beklentisini ikinci çeyreğe çeken GoldmanSachs, bu kez artırım tutarında revizyonagitti;GoldmanSachs,TCMB'ninpolitika faizini 2022'nin ikinci çeyreğinde 600 baz puan artırarak yüzde 14'ten yüzde 20'ye çıkarmasını beklediklerine” değinmesi sürpriz olmadı.Çünkü gelinen noktada TCMB’ nın önümüzdeki yıl başlarında piyasalardaki istikrar için başka çözüm yolunun olmadığına da işaret ediyor.
* * *
Diğer Yurtdışı merkezi İsviçre/Zürih’te bulunan yabancı finans kurumu ve banka olan CreditSuisse ise yayınladığı raporda, TCMB'den bir faiz artırımı gelmediği sürece USDTRY'nin 14 seviyesine doğru gitmeye devam edeceğini öngörmesi yanında;"Negatif geri besleme döngüsünün durması için, TCMB'nin agresif şekilde faiz artırması gerekli. USDTRY'nin istikrar kazanması için politika faiz oranının en azında yıllık enflasyon civarına getirilmesi gerekli, bu en az 500 baz puanlık bir artırım. USDTRY'de trendin tersine dönmesi için ise politika faizinin çok daha agresif şekilde artırılmasına ihtiyaç olması çok büyük olasılık.”şeklindeki değerlendirmeye gitmesine karşılık; eğer aksi durumda politika faizi artırımı olmaz ise USDTRY'nin 14,00 gibi seviyelere ulaşabileceği görülüyor. Büyük bir faiz artırımı USDTRY'yi 11,00 civarına getirir" da olduğu vurgusuna bakılırsa; bu kadar belirsizlik lerin bir arada olduğu bir iktisadi ortamda bu tahminin ger çekleşme şansı asgari düzeyde bulunuyor.
* * *
Diğer bir öngörüde bulunan ünlü uluslararası yatırım bankası olan GoldmanSachs, TCMB’nin 2022 yılının ikinci çeyreğinde politika faizini yüzde 20 seviyesine çıkarmasını beklediğini”bildirirken,GoldmanSachsekonomisti Murat Unur yaptığı değerlendirmede, “Faizin yüzde 20’ye yükseltilmesi enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek için yeterli olmayacak, ancak bizim görüşümüze göre bu seviyede bir faiz oranı finansal istikrarı sürdürmek için yeterli olur” yorumuna bakılırsa; dilimler halinde zamanın da yapılabilecek faiz arttırımları yerine gecikmiş bir karar la %20 ler civarında çok geç olarak yapılabilecek faiz arttırımının sorunun çözümünde ne kadar etkili olabileceği tartışmasını yaratmaktan başka bir işe yaramadığının görül mesi durumunda elde başka alternatif olup olmadığına da ayrıca bakmak gerekiyor.
* * *
Sonuç olarak,yurtdışı birçok bankanın TCMB’nın önümüz deki yılbaşından itibaren %20 faiz arttırımı yapacağına değinirken; buna ek olarak hiperenflasyon riskinden bahset meleri boşuna yapılmış bir öngörü değil. Çünkü önümüz deki aralık ayı içinde TCMB’nın sonraki muhtemelen yapa bileceği 100 baz puanlık bir faiz indirimi sonrası döviz kurunda yaratabileceği kur şokları dikkate alındığında; baş langıçtan bu yana bahse konu kurdaki şok dalgalanmaları nın gelebileceği noktayı daha şimdiden kestirebilmek oldukça zorlaşmaktadır. Mamafih her ne kadar siyasi otori tenin neoliberal politikalar dışında kendilerine göre farklı arayışlarla alternatif üretmiş olsalar bile; bu alternatiflerin etkili olup olmayacakları tam olarak test edilmeden uygula ma yapılmasının riskleri de gözardı edilmemelidir. Özellik le Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafya şartlarında karşı karşıya bulunduğu jeostratejik-jeopolitik risklerin de dikka te alınarak; Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu risk ve tehditlerin tümünün doğru değerlendirilmesini sağlamak,beka sorununun iktisadi ve sosyal yönüyle düşünülerek toplum sal bütünlüğün tam bir şekilde oluşması yönünden uluslar arası ilişkilerde mütekabiliyet koşulunun önkoşul olmasını da da hassasiyet gösterilmesi büyük önem taşımaktadır.