Öztürk, Madenci Anıtında düzenlenen etkinlikte açıklama yaparak, “ Bu ülkenin emek, barış, demokrasi güçlerinin,  barış ve adalet özlemiyle 10 Ekim 2015’te düzenlediği “Emek, Barış Ve Demokrasi Mitingi”ne yapılan saldırıda 104 arkadaşımız yaşamını yitirdi. 500’e yakın arkadaşımız ise yaralandı. Aradan geçen 8 yıla rağmen çok sayıda arkadaşımız farklı organ kayıplarına uğrayarak hayatlarını devam ettiriyor. Katliamın milyonların ruhunda, yüreğinde yarattığı yaralar, açığa çıkardığı toplumsal yük ise hala geçmek bilmiyor” diyerek şunları söyledi:

“2015 yılının karanlık bir dönemine tekabül eden 10 Ekim Ankara Katliamı siyasi bir cinayettir. 10 Ekim katliamı, kendinden önce aydınlatılmamış 5 Haziran 2015 Diyarbakır ve 20 Temmuz 2015 Suruç katliamları gerçek anlamda araştırılsa ve failleri bulunsaydı hiç yaşanmayacaktı.  10 Ekim Ankara Gar Katliamı, Türkiye devletinin başkentinin ortasında, bütün güvenlik bürokrasinin gözleri önünde gerçekleşti. Gelinen aşamada ortaya çıkan gerçekler bu katliamın önünün açıldığı gösteriyor. Katliamı gerçekleştiren canilerin istihbarat tarafından takip edildiği, canlı bomba ihbarının olduğu, katliam sorumlularının istihbarat görevlileri ile katliam öncesinde ve sonrasında görüştüğü kamuoyuna yansımıştır.

Katliamı gerçekleştiren IŞİD katilleri, patlama malzemeleri ile binlerce kilometre yolu adeta elini kolunu sallayarak, herhangi bir kontrole tabi olmadan geçmiştir. O dönemin karanlığından iktidarını tahkim etmek isteyenler, karanlık ve katliamdan oy hesabına dönenler, şehitlerimizi statlarda yuhalatanlar, bu katliama gereken tedbirleri almayarak yol verenler, bu toplumun, tüm halklarımızın vicdanında mahkumdur.

“Katillerin isimleri ortaya saçıldı ama failler sadece onlar değil. Failler aynı zamanda, 400 milletvekili verin ki bu iş huzur içinde çözülsün, diyenlerdir. Katiller stratejik derinlik, diye diye Ortadoğu’yu  kan gölüne çeviren aktörlerdir.  Patlamanın hemen ardından ise ambulanslardan önce çevik kuvvet olay yerine gönderilmiş, ambulansların girişi polis tarafından engellenmiştir.

Olay yerine müdahale eden güvenlik güçleri, olayın hemen ardından henüz bombaların ve olayın şokunu yaşamakta olan birbirine ve yaralılara yardım etmeye çalışan miting katılımcılarına saldırarak kitleyi dağıtmış, ölüm ve yaralanmaları artıracak, ilk yardımı yapılamaz hale getirecek ve aynı zamanda delilleri yok edecek şekilde tazyikli su ve gaz kullanmıştır.  Ambulanslardan önce TOMA’ların, zırhlı araçların geldiği alandan 100 canımızın cansız bedeni, ülkenin 42 iline gönderilmiştir. O gün dünyanın dört bir yanından, 81 ilden barış, emek, demokrasi için gelen on binlerin sözü, bugün 42 ilde karanfilleşen canlarımızın, yüzlerce yaralımızın ve on binlerce yoldaşımızın mücadelesinde yaşıyor.

10 Ekim şehitlerinin sözü işçi grevlerinde, kadın özgürlük hareketinde, ekoloji savunusunda yaşıyor. 10 Ekim barış şehitleri bu ülkenin eşitlikçi, laik, insan haklarına dayalı, demokratik bir hukuk devleti olması için mücadele eden herkesin yüreğindedir.

Halk düşmanları, yaşamın düşmanları hep vardılar ve hep almak için geldiler. Çoluk çocuk demeden, kadın erkek demeden, genç yaşlı gözetmeden katlettiler. Bayramlarımızı, seyranlarımızı, gülüşlerimizi, umutlarımızı, çalışkan ve emekçi ellerimizi, düşlerimizi, halaylarımızı, içten gülüşümüzü bombaladılar.

Rezil olmak istemiyorlar Rezil olmak istemiyorlar

Bizler biliyoruz ki; muktedirlerin, demokratik siyasetin zeminini, yükselen baskıcı otoriter faşizan bir rejimle kaplama niyet ve düşünceleri bizim sesimizi boğmaya yöneliktir, Bizi zulümle, baskıyla, hatta ölümle korkutmak, terbiye etmek isteyenler bilsinler ki, bizim yaşadığımız hayat, Soma’da katledilen madenci kardeşlerimizinden kalan ömürdür. Madımak’ta yakılan Koray Kaya’dan kalan ömürdür.

Şenyaşar ailesinin katledilen fertlerinden kalan ömürdür. 33 Düş Yolcusu’ndan kalan ömürdür. Bu meydanda katledilen 104 kardeşimizden kalan ömürdür.

Katledilen kardeşlerimiz, anne babalarımız, çocuklarımız, yoldaşlarımız bu ömürlerini bize borç olarak bıraktılar. Bu borç adalet mücadelemizle, barış mücadelemizle, eşitlik, kardeşlik mücadelemizle ödenebilecek bir borçtur. Bu borcu ödemekte kararlıyız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.Yitirdiğimiz arkadaşlarımızın bizlere bıraktığı en değerli emanet olan emek, barış, demokrasi mücadelesini de hep beraber, kol kola omuz omuza büyütmeye kararlıyız. Er ya da geç, sorumlular cezalandırılacak; emek kazanacak, demokrasi kazanacak, barış kazanacak”

Düzenlenen etkinliğe, CHP Zonguldak İl Başkanı Devrim Dural, CHP Merkez İlçe Başkanı Osman Zaimoğlu, Saadet Partisi Merkez İlçe Başkanı İsmail Üstünyer, KESK’e bağlı şube başkanları ile yönetim kurulu üyeleri, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı. (Haber: Ersen Berk Çelik)

Editör: Muhammet