Zonguldak

Zonguldak milletvekilinden şok sözler! Karılarını ve kızlarını düzmek için bir cemiyet….

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesinin ardından akıllara Adalet Partisi Zonguldak Milletvekili Nuri Beşer’in dokunulmazlığının kaldırılması geldi.

Abone Ol

Gezi Parkı davasında 18 yıl hapis cezası alan TİP milletvekili Can Atalay hakkındaki mahkeme kararı Meclis Genel Kurulu'nda okundu. Kararın okunmasıyla Can Atalay'ın vekilliği düşürüldü. Can Atalay kararı ile ilgili Türkiye’de farklı kesimlerden tepki gelse de, benzer bir karar 1962 yılında Adalet Partisi Zonguldak Milletvekili Nuri Beşer için alınmıştı.

Nuri Beşer’in sebebiyet verdiği olayda, İller Bankası Genel Müdürü Selahattin Babüroğlu'nun masasına gelen Zonguldak Milletvekili Nuri Beşer'in, ihtilal ve günlük olaylarla ilgili konuşma sırasında ''Ben muvazzaf bir subay arıyorum. Bulursam karısını, kızını düzerim. Subay karılarını ve kızlarını düzmek için bir cemiyet kurduk'' demesi bardağı taşıran son damla oldu.

Konuyu anlatan yazı şu şekilde:

“Demokrasi tarihimiz birçok enteresan ve ironik olaylara şahit oldu. Bunlar genellikle kendi dönemini etkilemiş ve sonrasında çoğu kimsenin zihninden ve gündemden silinmiştir. 1962'nin gergin ortamında Adalet Partisi Milletvekili Nuri Beşer'in karıştığı olay da bunlardan birisidir.

27 Mayıs 1960'la kesintiye uğrayan demokrasi yaklaşık 1 yıl kadar sonra yeni anayasa ve seçimlerle yeniden yürürlüğe girdi.

Fakat yeni seçimlerden tek başına iktidarın çıkmayışı, istikrarı sağlamak için ihtilal yaptığını ileri süren orduyu rahatsız etmişti. Bunun üzerine askeri kanat siyaset üzerindeki kontrolünden kolayca vazgeçmemeyi seçti.

Birkaç yıl sonra Süleyman Demirel'i siyaset tarihimize çıkartacak olan ve Demokrat Parti siyasetini devam ettiren Adalet Partisi o dönemde Ragıp Gümüşpala liderliğindeydi.

İktidar İsmet Paşa'nın Başbakanlığında CHP-AP koalisyonuyla kurulmuştu. Fakat birbirine bu kadar zıt olan bu iki partinin ortak hükumeti yürütmesi daha ilk günlerden itibaren, sonucu başarısızlığa çıkacak bir yol gibi görünüyordu.

Nitekim 1962 yılının başlarında koalisyonun ilk çatlağı ve yeni iktidarın ilk krizine de AP Zonguldak Milletvekili Nuri Beşer sebebiyet verdi.

Ne olduysa 28-29 Ocak 1962 gecesi oldu. Anadolu Kulübünde arkadaşlarıyla birlikte oturup vakit geçiren Beşer, güncel siyasetten ve ordunun baskısından şikayet ediyordu. Hemen yakınlarındaki bir başka masada ise tesadüf eseri İller Bankası Genel Müdürü, Emekli Subay Selahattin Babüroğlu oturmaktaydı.

Nuri Beşer'in Babüroğlu'nun yanına gitmesi ve bir şeyler söylemesi üzerine Selahattin Babüroğlu, Beşer'i yumruklamaya başladı.

Kavga, Beşer'in sözleri üzerine birden çıkmıştı. Peki ama Nuri Beşer'in söyledikleri ve Babüroğlu'nu bu kadar sinirlendiren şey neydi? Bu olayın duyulmasının ardından hemen Nuri Beşer'in dokunulmazlığının kaldırılması ve hakkında yakalama kararı çıkartılması istendi. Peki ama Nuri Beşer ne demişti?

Olaydan birkaç gün sonra Meclis'e yollanan ve Nuri Beşer'in dokunulmazlığının kaldırılmasını talep eden Adalet Bakanlığı yazısı ise şunları söylüyordu:

28.1.1962 günü Anadolu Kulübünde, arkadaşları Saffet Mindivanlı ve Selami Kuşçuoğlu ile yemek yemekte bulunan İller Bankası Genel Müdürü Selahattin Babüroğlu'nun masasına gelen Zonguldak Milletvekili Nuri Beşer'in, ihtilal ve günlük olaylarla ilgili konuşma sırasında ''Ben muvazzaf bir subay arıyorum. Bulursam karısını, kızını düzerim. Subay karılarını ve kızlarını düzmek için bir cemiyet kurduk'' demek suretiyle...

Bu hadisenin kamuoyuna da yayılmasıyla birlikte, ordudaki rahatsızlık iyice artmıştı. AP hemen Nuri Beşer'i partiden ihraç etti.

Askeri kanat hemen dokunulmazlığının kaldırılmasını ve gerekli kanuni takibin başlatılmasını istiyordu. Fakat olayın baş kahramanlarından olan Beşer, ortalıkta gözükmüyordu.

Birkaç gün sonra saklandığı halde gazeteci Mete Akyol'u kabul ederek basında yayınlanması için bir mektup yazan Beşer, kendini şöyle savunuyordu:

Olay gecesi beni Anadolu Kulübünde bir masaya davet ettiler. Konuşmalar arasında masadakilerden biri, bir ara benim sık sık güzel kadınlarla gezmekte olduğuma hayran kaldığını söyledi ve bu kadar güzel ve çeşitli kadınları nasıl ve nereden bulabildiğimi merak ettiğini bildirdi. Kendisiyle bir dostluğum olmayan bu şahsa, kadınları kendi kurduğum bir şirket vasıtasıyla bulduğumu söyledim.

Bütün masadakiler bu şakama güldüler... Hatta şirketin sene sonunda ortaklarına temettü olarak para değil kadın dağıttığını, şakaya bir ilave şaka olarak söyledim... Arkadaşım bu şirkete kimin ortak olabileceğini sorunca ben de herkesin ortak olabileceğini söyledim. Mesela senatörler, milletvekilleri, subaylar, doktorlar, kısacası her dileyen iştirak edebilir dedim. Bu arada adının Selahattin Babüroğlu olduğunu öğrendiğim şahıs birden ayağa kalktı. 'Sen subay ailelerine hakaret ediyorsun' diye bağırmaya başladı.

Nuri Beşer her tarafta aranırken yaptığı bu açıklamada aynı zamanda yargılanmak istediğini ve hakikatin ortaya çıkması için dokunulmazlığının kaldırılmasını talep ediyordu.

Olayın devamını anlatan Nuri Beşer, kendi sözlerinin Selahattin Babüroğlu tarafından yanlış anlaşıldığını, Babüroğlu'nu bacanağının biraz da şiddet kullanarak yatıştırdığını ve mekandan çıkarken Babüroğlu'nun kendisinden özür dilediğini belirtiyordu.

Netice itibarıyla hadiseden yaklaşık 2 hafta sonra Nuri Beşer yakalandı ve yargılanmasına başlandı. Birkaç ay süren duruşmalarda Nuri Beşer yukarıda belirttiğimiz şekilde kendini savundu. Davanın diğer tarafları da yukarıdaki gibi aynı şekilde ifade verdiler. Beşer'in hem lehine hem de aleyhine tanıklıklar oldu. Sonuçta Beşer, 1 yıl hapis ve 4 ay Tatvan'a sürgün cezasına çarptırıldı. İki farklı anlatımdan hangisinin doğru olduğu ise kesin olarak çözülemedi.”

Haber: Fadime YILMAZ ELMA