Türkiye gündeminde yer alan ve toplumun her kesimini derinden etkileyen Gassal dizisinin ardından, vatandaşlar gassalların hayatlarını araştırmaya başladı. Zonguldak’ta Atatürk Devlet Hastanesi’nde 14 yıldır gassallık yapan Serkan Ceylan, hem meslek hayatında yaşadığı zorlukları hem de unutulmaz anılarını anlatarak bu mesleğin gerçek yüzünü gözler önüne serdi.
Serkan Ceylan, gassallık mesleğinin yalnızca cenaze yıkamak olmadığını, aynı zamanda büyük acılara ve hayat hikayelerine tanıklık etmek anlamına geldiğini belirtti. Yıllar boyunca tanımadığı yüzlerce kişinin son yolculuklarına hazırlık yapan Ceylan, kendi ailesinden 3 canı, babasını, ağabeyini ve amcasını yıkarken yaşadığı tarifsiz acıyı da dile getirdi.
Mesleğinin toplumda yeterince anlaşılmadığını ifade eden Ceylan, gassalların yalnızca fiziksel bir iş yapmadığını, aynı zamanda duygusal yükü ağır bir görev üstlendiğini vurguladı. Atatürk Devlet Hastanesi’ndeki görevi boyunca sayısız acı hikayeye şahit olan Ceylan, bu mesleği gönülden yaptığını ve insanların vefat eden yakınlarına karşı son görevlerini yerine getirirken duyduğu sorumluluğun kendisini ayakta tuttuğunu ifade etti.
Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi’nde 2005 yılında göreve başladığını anlatan Ceylan, 2011 yılından itibaren de morg bölümünde gassal olarak çalıştığını ifade etti. Ceylan, mesleğinin zorluklarla dolu olduğunu vurgulayarak, “İnsanların acılarını burada paylaşıyor, dertleriyle dertleniyor ve elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.
“BEBEĞİ GÖRÜNCE GÖZYAŞLARIMA HAKİM OLAMADIM”
Mesleki deneyimleriyle ilgili konuşan Ceylan, “İlk başladığımda beni en çok etkileyen olaylardan biri bir bebek ölümüydü. Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim. Polis memuru, ana kucağında bir bebekle geldi. Kendisine bunun ne olduğunu sorduğumda, bebek ölmüş ve işlemleri yapılması gerekiyordu. Bebeği görünce gözyaşlarıma hakim olamadım. Meslek hayatımın en zor anlarından biriydi. Ancak zamanla gördüklerimize alışıyoruz. Artık ölüm bizim için daha olağan bir hale geldi. Burada pek çok farklı hikâye yaşanıyor. İnsanların acılarına şahit oluyor, onlarla birlikte üzülüyoruz. Aynı zamanda onları teselli etmeye, bir nevi psikolojik destek sağlamaya çalışıyoruz. Yaşadıklarımız bir roman olacak kadar derin ve anlamlı.” dedi.
“HOCAMIN YANINDA OLMAK BANA GÜVEN VERDİ”
İlk cenaze yıkama deneyiminin henüz öğrencilik hayatındayken olduğunu söyleyen Ceylan, “İlk cenazemi, emekli olmadan önceki hocamız Muzaffer Hoca ile birlikte yıkadım. İmam hatip lisesinde okurken babamı ve amcamı yıkadığım için bu konuda az çok deneyimim vardı. Ancak hocamın yanında olmak bana güven verdi. Yaptığım her şeyi ona danışıyordum. İlk deneyimimde hem öğreniyor hem de elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordum.” şeklinde konuştu.
“CENAZEYİ İNCİTMEDEN, ÖZENLE YIKIYORUZ”
Hayatları boyunca sıklıkla “Bu işi nasıl yapıyorsunuz?” sorusuyla karşı karşıya kaldıklarını aktaran Ceylan, “Herkesin gündeminde olan, herkesin konuştuğu konular bunlar. İnsanların acılarını paylaşıyor, onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Tabii ki bu süreçte zor anlar da yaşıyoruz. Cenazeyi teslim alırken bile ailelerden, ‘Dikkatli olun, incitmeyin,’ gibi talepler geliyor. Ancak biz zaten her cenazeyi incitmeden, özenle yıkıyoruz. Hatta cenaze yakınları genelde yıkama sırasında yanımıza geliyor ve yaptığımız işi gördüklerinde memnuniyetlerini dile getiriyorlar. ‘Hocam, Allah razı olsun. Öyle güzel yıkıyorsunuz ki…’ diyenler oluyor. Bu meslek yorucu ve kolay değil. İnsan üzerine büyük bir ağırlık ve sorumluluk yüklüyor. Yaptığımız iş sadece sıradan cenazelerle sınırlı değil; adli vakalar, yaralı veya özel bakım gerektiren cenazelerle de ilgileniyoruz. Örneğin, damar yolu açık kalmış bir cenazede kanı temizleyip bant yapıştırıyoruz. Bazen yakınları, ‘Hocam, hastamızın cenazesinde yatak yaraları var,” diyor. Ben de onlara, “O kadar güzel hazırlayacağım ki siz bile şaşıracaksınız’ diyorum. Gerçekten de işimi özenle yapıyorum. Cenaze hazır olduktan sonra, yakınları genelde, ‘Hocam, Allah razı olsun’ diyerek teşekkür ediyor. Bu tür geri dönüşler bizim için çok değerli, çünkü işimizin ne kadar önemli olduğunun farkındayız.” şeklinde konuştu.
“ÖZELLİKLE UZUN SÜRE BULUNAMAMIŞ, KOKMUŞ VEYA KURTLANMIŞ CENAZELERLE ÇALIŞMAK ÇOK GÜÇ”
Ceylan yaptıkları işin çok sağlam bir irade istediğini vurgulayarak, son günlerde Türkiye’nin gündeminde olan ve milyonlarla izleyiciye ulaşan “Gassal” dizisiyle ilgili konuştu. Dizinin ilk sezonunu izlediğini belirten Ceylan, “Orada Ahmet Kural’ın tek başına çalıştığını gördüm. Yanında bir yardımcısı vardı, ancak işi yaparken duyduğu korku belirgindi. Bu meslek herkesin yapabileceği bir iş değil. Öncelikle insanın vicdanlı, merhametli ve sağlam bir karaktere sahip olması gerekiyor. Yaptığımız iş kolay değil; cenaze yakınları genellikle bize yardım edemiyor, çünkü acılarıyla baş etmeye çalışıyorlar. Böyle durumlarda ekip arkadaşlarımızın desteğiyle süreci yürütüyoruz. İşimiz dışarıdan göründüğü kadar basit değil. Bu meslekte karşılaştığımız en zorlu durumlardan biri adli vakalar. Özellikle uzun süre bulunamamış, kokmuş veya kurtlanmış cenazelerle çalışmak çok güç. Ne kadar maske takarsanız takın, kokuyu engellemek mümkün olmuyor. Ancak zamanla bu tür durumlara da alışıyorsunuz.” dedi.
“BU TÜR DENEYİMLER, İNSANA HUZUR VE MANEVİ BİR RAHATLIK VERİR”
Hocasının kendisinden “Ben senden önce ölürsem cenazemi mutlaka sen yıka” şeklinde talebi olduğunu ve bu sözlerin kendisi için çok değerli olduğunu söyleyen Ceylan, ölülerden korkulmaması gerektiğini belirterek, “Ölüm, Cenab-ı Allah’ın bir emri. Hepimiz bir gün bu dünyadan göç edeceğiz. Ölümden korkmayalım, cenazelerimizden çekinmeyelim. Yakınlarımızın cenazelerini yıkamaktan kaçınmayalım. Hatta bu konuda bir anımı paylaşmak isterim: Bir arkadaşın kayınpederi vefat etmişti. Yıkama işlemi sırasında tereddüt ediyordu. Ona, ‘Sen abdest al ve yanıma gel. Allah, sana bu işten sonra bir huzur nasip edecek’ dedim. Beraber cenazeyi yıkadık. Daha sonra bana teşekkür etti ve ‘O gece kafamı yastığa koyduğumda çok rahat uyudum.’ dedi. Bu tür deneyimler, insana huzur ve manevi bir rahatlık verir.” İfadelerine yer verdi.