19 yaşında polis okulunu kazanıp 21 yaşında meslek hayatına başlayan Zonguldak doğumlu Melih Bektaş, 10 yıl polis olarak görev yaptıktan sonra istifa edip dünya turuna çıktı. Ancak seyahatinin 6. ayında gittiği Malezya’da otostop çektiği arabanın sürücüsü tarafından kaçırılan ve bir mahzene kapatılan Bektaş, burada darbedildi.
Türkiye'de bulunduğu süre içerisinde gezginleri evinde ağırlayan ve ülke içerisinde de birçok ile giden Bektaş, bu durumun kendisini mutlu ettiğini söyledi. Sadece kendini ve dünyayı tanımak amacıyla gezgin olmaya karar verdiğini aktaran Melih Bektaş, "5 ay önce istifa ettim. Sonra Asya kıtasındaki ülkeleri gezmek için yola çıktım. İlk durağım Hindistan'dı. Sonra Sri Lanka, ardından da Malezya'ya geçtim. Malezya'nın üçüncü gününde başıma böyle bir şey geldi. Kaçırıldım, gasp edildim." diye konuştu.
BIÇAKLA GASP ETTİLER
Bugüne dek 12 ülkeye giden ve bu ülkelerin içerisinde de otostop yoluyla seyahat eden Bektaş, Malezya'da merkezi, hızlı geçiş sistemlerinin altında, kameraların olduğu yerde otostop çektiğini ifade ederek, "Bir şahıs durdu. Şahıs beni gideceğim yere kadar götüreceğini söyledi. Daha önce çok da otostop çektiğim için hiçbir şüphe görmedim bu durumda. Sonra sadece yolda giderken 10 dakika arkadaşına uğramak istediğini, ondan para alacağını söyledi. Oraya gittiğimizde de örgütün içerisindeydim. Beni gasp eden bir uyuşturucu karteli ve yanında bulunan 5 kişi vardı. 'Kaçma, seni öldürürüz.' diyen 5 kişi vardı. Orada beni bıçakla gasp ettiler. Ben olayı anladığımda, 10 yıllık meslek deneyiminin de vermiş olduğu tecrübe ile arkadaşıma konum atmıştım. Bu olayların bittiği süreçte de arkadaşımla başkasının whatsAppı üzerinden iletişime geçerek bana konumu atmasını istedim. Toplamda 13 saatlik bir süreç oldu." dedi.
“ISSIZ BİR YERDE BIRAKTILAR”
Rehin alındığı süre zarfında yaşadıklarını anlatan Melih Bektaş, şöyle konuştu:
"Hindu tapınağında tuttular önce. Bıçaklandım. Başımda bıçak bilediler. Eğer kaçarsam iki tane Endonezyalı öldürdüklerini söylüyorlardı. Uyuşturucu madde kullanıyorlardı aynı zamanda. Banka kartımla para çekmeye çalıştılar. Sonra beni bir kaportacıya götürdüler. Ellerimi, gözlerimi bağladıkları, başımda samuray kılıcıyla bekledikleri yerde o kaportacı. Yaralıydım. Yamyam gibi malzemelerimi bölüşmeye çalışıyorlardı. Bende orada sadece bekliyordum. Polis olarak düşündüğümde artık beni öldüreceklerini düşündüm. Her şeyim alınmıştı. Enseme bıçak attılar. Havanın aydınlanmasını beklediler. Beni bıraktıkları zaman hava yavaş yavaş aydınlanma aşamasına gelmişti. Issız bir yerde bıraktılar. Ellerim, gözlerim bağlı bir şekildeydi. İndikten sonra gözlerimi açtım. Ellerimi telefon kablosuyla bağladılar. Zaten biraz boşluk bıraktım. Bu şekilde kurtuldum. Çantamı kontrol ettim. Hiçbir şey yoktu. Durdurmaya çalıştım. Korktukları için durmadılar. Sonra bir motosiklet yavaşladı. Üzerinde doğru geçip ellerimi açınca durdu ve dedim ki, 'Lütfen polisi ara’ dedim. Çünkü baldırım kanıyor. Boynuma kan lekesi var. Soyuldum, gasp edildim, bıçaklandım.' Diğer yandan da çocuğun telefonundan büyükelçiliğin acil telefonunu bulup, aradım. 24 saat boyunca önce konuma gittik oradaki polislerle. Orada bir tane şahsı yakalılar."
Bektaş, Türkiye'ye döndükten sonra Malezya'daki polislerle iletişime geçmekte zorlandığını ifade ederek, "Açmıyorlar ya da yoğun olduklarını söylüyorlar. Orada onlar bana 'Sana ulaşabilir miyiz?' diyorlardı. Ben burada kendi imkanlarımla avukat tuttum, iletişime geçmeye çalışıyorum ama malzemelerim bulunmadı. Youtube içerik ürettiğim için GoPro, dron, enstrümanım, laptop, pasaportum, kimlik kartlarım, sürücü belgesi, bütün evraklarım, bunların yanı sıra çadırımın demirini bile almışlar. Ne para ederse. Kitaplara ve bir kaç kıyafetime dokunmamışlar. Benim kullanmış olduğum bir devlet bankasından 62 bin TL para çekilmiş. Bu şahıslar orada benden bıçak zoruyla şifreyi aldıkları zaman 12'den önce para çektiler." dedi.
“İSTEDİĞİM TEK ŞEY, ADALETİN TECELLİ ETMESİ”
Hukuk mücadelesini sürdürdüğünü anlatan Bektaş, "Avukatım büyükelçiliğe bir yazı yazdı. Maddi manevi zarara uğradık. İstediğim tek şey, adaletin tecelli etmesi ve kanunun yürümesi. Bunun için de yetkililere sesimizi duyurmaya çalıştık. Hala bu mücadelem devam ediyor. Çünkü hala mağduriyetim devam ediyor. Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak pasaporta sahibiz ve gittiğimiz yerlerde de başımıza böyle bir olay gelebilir. Umarım kimsenin başına gelmez ama umarım bu şahıslar ve malzemeler bulunur." ifadelerine yer verdi.
GEZİLERİNİ SÜRDÜRECEK
Kendini keşfetmek için gezilerini sürdüreceğini ifade eden Bektaş, "Gittiğim ülkelerde de aslında kendi kültürümden parça paylaşıyorum. O insanlara kültürleri ile ilgili soru sorduğum zaman onlarda aynı şekilde bana soruyorlar. Bende aynı zamanda kendi kültürümü, örfümü, adetimi onlarla paylaşıyorum. Bunun verdiği mutluluk ve haz da olduğu için yolculuk hep devam edecek. Türkiye'de de yolculuğum devam ediyor. Ramazanın bitiminde Türkiye'deki yürüyüş rotalarından Libya'ya yürüyeceğim. Ondan sonra da Türk devletlerine yolculuk planı yaptım" dedi.