Zonguldaklılık önemlidir.
Değerlidir . Ruhudur.
Bilincidir. Zonguldaklı olmak kolay değildir.
Burada yaşayanlarda Zonguldaklıdır.
Benim plakam 67. Tabi ki 74 ve 78.
Başka plakalar bana sadece ülkemizin diğer illerini hatırlatıyor.
Örneğin 35 ne ise, 07 odur. 59 ne ise 47 aynıdır.
Tabi ki Zonguldak'ta başka illerde doğan, İlimize göç eden hem de kökleri geçmiş dönemler adına üç kuşak geçirmiş aileler pek çoktur.
Onlarda Zonguldaklıdır.
Zonguldak’ı hiçbir zaman inkar etmezler, hatta güç verirler.
Onlarında kökenlerine tabi ki saygılıyız, saygılı olmamız gerekir.
Ülkemizin tüm illeri bu yönde değerlidir.
Önemlidir.
Zonguldak’a gelince.
Tabi ki içinden iki il haksızca çıksa da.
Çıkınca.
Bizler o iki ili hiçbir zaman unutmayacağız.
Siyasilerin yaptığı hatayı.
Zonguldak halkı ödemeyecek.
Ayrıştırmaya izin vermeyeceğiz.
Zonguldak'ın doksanlı yıllarındaki bazı siyasetçilerine hakkımızı Zonguldak halkı olarak tabi ki helal etmiyoruz.
Anavatan döneminde Başbakan Mesut Yılmaz, (Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun, ailesine de sabırlar diliyoruz) yerel seçimleri kazanma adına, o günlerde Bartın ilçemizin başkanı olan siyaset üstü ismi, yerelde bir duayen olan Davut Fırıncıoğlu, görevinin başında iken vefat etmiş.
Yapılacak seçimlerde iktidar olan Anavatan Partisinin Genel Başkanı, seçimi kesin kazanma adına (İl) vaadi vermişti.
Bana göre çok popülist politika.
Olmaması gerekirdi. Ama oldu.
Yapacak bir şey yok.
Zonguldak’ta siyasi güç o dönem adına hiçbir şey yapamadı.
Aksine destek oldu. Neden?
Çünkü Zonguldak’ın sahipsizliği o dönemde vardı.
Siyaset amaç değil, araç olunca.
Herkes birilerinin kayığına binebiliyor.
Ve Zonguldak sessiz durunca.
Bu konuda gerekeni yapmayınca.
Görevde olanlar seçilmiş ve atanmışlar.
Elini taşın altına koymayınca.
Sinema filmi seyreder gibi seyredince.
Bartın elden kayıp ve gitti.
Şimdi Zonguldak‘ın bu nesli bu durumu çok daha güçlü görüyor ve hissediyor.
Kayıplar neden çok.
Büyük Zonguldak’ı küçültenler utansın.
Utanmalı.
Bir kere sarı öküz hikayesinde olduğu gibi.
Maalesef hiç sevmediğim bir hikaye.
Bazen zararlıları vereceksin ki ana gövdeye zarar vermesin.
Hatta zararlı maddeleri söküp atacaksın ki ( onlar hiçbir zaman sarı öküz olmayı bile hak etmemişlerdir, kendileri gelir, kendileri gider) sağlıklı yaşamaya her türlü devam edeceksin.
Yaşamda bunun örnekleri pek çoktur:
Bartın ili gitti. Dediler ki bu çok kolaymış.
Peşine o zaman iktidara gelen Doğru yol, döneminde .
Refah-yol hükümetinde.
O döneminde Enerji ve Tabi kaynaklar bakanı Şinasi Altıner’in gayretleri ve çabası ile.
O günler adına görev yapan Zonguldak’ın iktidar il başkanı da severek ve isteyerek sadece kendi menfaatini de düşünerek yol alması ile (kendi partilileri tarafından o şekilde iddia ediliyor) Karabük’ de elimizden kayıp ve gitti.
Bu konularda çok yazdık.
Çok çizdik.
Sadece biz değil, yerelde ki pek çok meslektaşım yazdı.
Neler demedik ki.
Maalesef.
İki il elimizden göz göre göre gitti.
O gün adına hem 91 li yıllar.
96 yıllar Zonguldak basını da sınıfta kalmıştır.
Zonguldak basının sessiz kalması.
Gündem yaratamaması.
Siyasileri harekete geçirmemesi.
Kamuoyu oluşturma ve aydınlatma görevini yapamaması çok büyük eksikliktir.
O dönem adına yerel basında görev yapanların bazıları maalesef sadece kamuya işbaşı yapma odaklı yol alınca.
Zonguldak’ ı değil.
Kendi menfaatini düşününce cebini düşününce.
Olacağı buydu.
Tabi ki yerel basının kamu ayağında ki olanların yapacağı pek bir şey yoktu.
Hiç olmazsa bağımsız olanların Zonguldak adına gelecek neslimiz adına bir şeyler yapması gerekirdi.
En azından Bartın ve Karabük illerinde bir anket yapalım bile demediler, diyemediler.
Zonguldak merkez seyretti, vadi bölgesi seyretti, Ereğli bölgesi de seyretti.
Olmadı, olmadı.
Popülist politikalar bu durumu getirdi.
Küçüldükçe küçüldük.
Büyük Zonguldak ortadan karpuz gibi ikiye bölündü.
Bugün büyükşehir olamamamızın hem de seneler önce tek nedeni içimizde iki il çıkmasıdır.
Yalnız şunun adını derin koyalım, siyaseten, ekonomik olarak ve sosyal, kültürel olarak bölemediler.
Yarında bu konuyu işleyelim.