1.Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki üçüncü duruşmada, Kırat Mahallesi'nde 9 Kasım 2023'te Nourtani'nin cesedinin yol kenarındaki ormanlık alanda bulunmasıyla ilgili olarak tutuksuz sanıklar A.Ç. (46) ve E.D. (22) ile maktulün ve sanıkların yakınları ile taraf avukatları hazır bulundu.
Tutuklu sanıklar A.A. (52), E.G. (34) ve H.K. (46) ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Tutuksuz sanık S.K. duruşmaya gelmedi.
Cumhuriyet savcısı, mütalaa için süre talep ederek, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı 20 Aralık'a erteledi. Bu arada, Demokrasi Partisi (DEM) İstanbul Milletvekili Özgül Saki de duruşmayı takip etti.
Söz verilen Kamer Gül Meliki, sanıkların cezalandırılmasını talep etti. Nourtani ailesinin avukatı Kerim Bahadır Şeker, dosyaya sundukları Koç Üniversitesi’nden alınan bilimsel mütalaanın dosyanın seyrini değiştirdiğini belirterek, "Dosyanın gidişatı değişmiş durumda. Dosyada yeterli delil olmadığı ve ölümün açıklanamadığı ortada. Bir kişi yarı bilinçli ve iradesi kırılmış halde, bir off-road aracının bagajında saatlerce gezdirilmiş. Bira, viski, tuzlu fıstık alınmış, ormanda alem yapılmış. Kafalar güzel olunca 'Hadi biz bunu yakalım' diyerek diri diri yakılan Afgan madenci hayata veda etmiş." dedi.
Avukat Şeker, Nourtani’nin cesedinin tanınabilir olduğunu ancak böbrek ve pankreasının bulunduğu alanda yanıkların derinleştiğini ifade etti. Ayrıca, olaydan önce Nourtani’nin eşinin aranarak 20 bin dolar karşılığında böbrek istendiğini, sonrasında ise bu organların yanmış halde bulunduğunu belirtti. Şeker, sanıkların birlikte faillikten ve canavarca hisle tasarlayarak öldürme suçundan, hatta mümkünse insanlığa karşı suç çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. "Türkiye Cumhuriyeti'nde emsal teşkil edecek bir davayı inceliyorsunuz. Sanıklar 24 yıl ceza alacak, indirimlerle bu 18 yıla inecek. Sanıklar 6 yıl kapalı cezaevinde kalıp hayatlarına devam edecekler. Biz ise sanıkların insanlığa karşı suç işlediklerine dair ek savunma hakkı tanınmasını ve bu suçtan da cezalandırılmalarını talep ediyoruz." dedi.
H.K., suçla alakasının olmadığını iddia ederek, "Rahmetlinin ölümüyle ve bu olaylarla alakam yoktur. Hayata dönmesi için elimden geleni yaptım. İlkyardım konusunda deneyimliyim, daha önce de 2 kişinin hayatını kurtardım. Kasıtlı bir suçum yok. Ailem ve küçük yaşta çocuklarım var, onlara bakmakla yükümlüyüm. Beraatimi ve tahliyemi talep ederim." şeklinde konuştu.
H.K.'nin avukatı, dosyadaki adli tıp raporunun net olduğunu belirterek, "Adli tıp raporu, ölümün yanarak meydana gelmediğini söylüyor. Diz kapaklarının altında kırıklar olduğunu daha önce belirtmiştik. Organ kaçakçılığı iddialarıyla ilgili olarak adli tıp, böbreğin yanıklar nedeniyle ayrıştırılamadığını söylüyor. Ayrıca tanık olarak dinlenen başka bir Afgan işçi de böbrek teklifi yapılmadığını ifade etti. Adli tıp raporu 9 uzmanın imzasıyla hazırlanmıştır ve resmidir, diğer mütalaa ise özel olarak alınmıştır. Katılan vekilinin iddialarını kabul etmiyoruz." dedi.
Organ kaçakçılığı iddialarını reddeden A.Ç., "Böbrek işinde olsak paramız olurdu. Hesaplarımda 3 kuruş para yok. Hiçbirimiz okumuş değiliz, doktor değiliz. Böbreği nasıl alalım? Ayrıca savcılığa gidip yaşananları bildirdim, telefonum olmadığı için arayamadım." şeklinde konuştu.
A.A.'nın avukatı, Koç Üniversitesi tarafından hazırlanan bilimsel mütalaanın geçersiz olduğunu belirterek, "Bu mütalaanın esasa etkisi yoktur. Adli tıp raporu kesin ve nettir. Mütalaanın bu celse verilmesini, verilmeyecekse suç vasfının lehe değişme ihtimali dikkate alınarak müvekkilimin tahliye edilmesini talep ederiz." dedi.
E.G. de duruşmada hakkındaki suçlamaları reddederek, "Madende böbrek alma olanağı yoktur. Ayrıca maden de benim değil. Tahliyemi talep ederim." dedi.
Savcı, eksiklerin giderilmesi için adli tıp kurumundan yeniden rapor alınmasını ve sanıkların tutukluluk hallerinin devamını talep etti. Sanık avukatları ise suç vasfının değişme ihtimali nedeniyle müvekkillerinin tahliyesini talep etti.
A.A.'nın avukatı tahliye talebinde, "Yakılması çirkin ama olmuş. Adli tıp raporu, maktulün öldüğünü kesin olarak belirtmiştir. Eylem, ölüm sonrası gerçekleşmiştir. Bilimsel raporda çelişkili ifadeler var. Böyle bir talebin kabulü adaleti zedeler. Adaletin tecellisi için buradayız." dedi.
Mahkeme heyeti, dosyanın Adli Tıp Kurumu'na gönderilerek bilimsel mütalaadaki iddialar ve dosyanın tamamını kapsayacak şekilde yeniden rapor alınmasına ve tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmayı 20 Aralık'a erteledi.
Duruşma çıkışında Vezir Mohammad Nourtani'nin ailesine destek vermek için gelen Göçmen Mülteci Dayanışma Ağı adlı grup açıklama yaptığı sırada sanık yakınlarının saldırısına maruz kaldı. Yaşanan arbede, polis ekiplerinin araya girmesiyle büyümeden sona erdi. Yaşlı bir kadın, "Biz onlara ekmek veriyoruz." derken, Avukat Kerim Bahadır Şeker, "Emeğin karşılığını yakarak mı veriyorsunuz?" diye tepki gösterdi.