Soysal 1995 genel seçimlerinde DSP’den Zonguldak milletvekili seçilmişti
KARA derler ama, yemyeşil, masmavi, apaydındır Türkiye’nin bu kıyıları. Kapkara olan, bu güzel topraktan çıkarılan taşkömürüdür. Linyiti bol olan Anadolu’nun sadece burasında yatar taşkömürü, hem de neredeyse “antrasit” denebilecek kalitede olanı.
Benzerine bir de Rusya’nın Donetz Havzası’nda rastlandığı söylenir.
Çevre güzelliğine gelince, Zonguldak kömürü çevre güzelliğini bozmaz. Belki, Fransa’nın Cotes d’Azur coğrafyasında kömür madenciliği yapılsa böyle bir çelişkiden söz edilebilir. Ama Zonguldak’ta çelişki değil, siyahla yeşil arasında müthiş bir uyum var. Uyumsuzluk, Zonguldak’ın kömür ocaklarında kaçak olarak çalışmak zorunda kalanların emeğindeki kutsallık ile onlara reva görülen yaşam tarzındadır.
Hele onlardan birinin, üç çocuğu ile birlikte 50 santim yükseklikteki kaçak damarda iki büklüm olup kömür kazarak aile geçindiren annenin gazete sayfalarına yansıyan resmi, zihinlerden silinmiyor. Böylesi Emile Zola’nın romanlarında bile yok.
Özel “girişimci” madenciliğin keşmekeşine ve sefaletine son verilip kamu işletmeciliğine geçildikten sonra, artık o sahnelerle bir daha karşı karşıya gelinmeyeceği düşünülmüştü. Ama, madencilikteki özel girişimcilik bütün acımasızlığıyla geri geldi. Ne yazık ki, aradan geçen yıllarda, sosyal güvenlik şöyle dursun, çalışma güvenliği, yani insan yaşamını kazalardan ve dikkatsizliklerden koruma alanında da geriye gidilmiş olması, Zonguldak’ın büyük talihsizliğidir.
Bu gerileyişe mutlaka son vermek gerekiyor. Bir zamanların Zonguldak kenti kendine özgü bir çeşit “sanayi devrimi” denebilecek gelişmelerin sonucunda yaşayış tarzı bakımından Cumhuriyetin çağdaşlığına uygun bir yola girmiş ve o yolda hep aynı tempoyla gelişeceği izlenimini vermişti. Böyle olmayışın elbet ülkenin ve ekonominin bütününe, iktidarların genel yanlışlarına ilişkin nedenleri saymakla bitmez.
Ama bunlara karşın, Zonguldak’ın cevherinde mutlaka yeniden parlayacak bir dinamizmin saklı olduğu inancını yitirmemek gerekiyor. Madenciliğiyle, demiryolu alışkanlığıyla, deniz ulaşımıyla, eğitime, kültüre, sanata, yaratıcılığa yatkınlığıyla, emeğe değer verişiyle “sanayi toplumu” olmanın eşiğine gelmiş bir Zonguldak, akılcı ve doğru planlamayla şimdiki düzeyinin çok üstüne yükselebilir.
Yazan: Mümtaz Soysal-2013
MÜMTAZ SOYSAL KİMDİR?
Mümtaz Sosyal 1929 yılında Zonguldak’ta dünyaya geldi. Galatasaray Lisesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi mezunu olan Soysal, daha sonra yine aynı üniversitede hukuk fakültesini bitirdi.
Anayasa hukuku profesörü olarak uzun yıllar görev yapan Sosyal, TBMM’de 19. ve 20. dönemlerde milletvekili olarak görev aldı. Ankara ve Zonguldak bölgelerinden seçilen Mümtaz Sosyal CHP, Sosyal Demokrat Halkçı Parti, DSP ve Bağımsız Cumhuriyet Partisi’nde çalışmalarda bulundu.
Bir dönem Milliyet ve Hürriyet gazetelerinde de köşe yazarlığı yapan Sosysal, 1969-71'de Akdeniz Sosyal Bilim Araştırma Konseyi Başkanlığı, 1974-78 arasında Uluslararası Af Örgütü ikinci başkanlığı görevlerini yürüttü. 1979'da BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Uluslararası İnsan Hakları Öğretimi Ödülü'nü aldı.
12 Mart darbesi döneminde “Anayasaya Giriş” kitabında “komünizm propagandası” yaptığı gerekçesiyle tutuklandı.
1995 yılındaki anayasa değişikliği çalışmaları esnasında özellikle DYP'li Coşkun Kırca ile tartışmalarıyla yine gündemde kaldı. Seçim yasasının Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesinde başrolü oynadı. Sonrasında CHP'ten koptu, DSP saflarına geçti. 1995 genel seçimleri'nde DSP’den Zonguldak milletvekili seçildi. Daha sonra Bülent Ecevit ve Rahşan Ecevit’le anlaşmazlığa düşerek DSP’den ayrıldı (1998). 2002'de Bağımsız Cumhuriyet Partisi'ni kurdu ve parti genel başkanı oldu.
Kıbrıs'taki toplumlararası görüşmelerde anayasa danışmanlığı görevini üstlenen uzun yıllar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a danışmanlık görevi de yaptı. Soysal, evli ve 2 çocuk babasıydı.
ALEMDAR MÜRETTEBATI 2.ÇARKÇI OSMAN MUHTAR...
Ereğli'de müze haline getirilen kahraman Alemdar gemisinin çekirdek mürettebatı 8 kişiden oluşuyordu. 2. Çarkçı Üsküdarlı Osman Muhtar Efendi, 3. Çarkçı Trabzonlu Hikmet Efendi, Güverte Lostromosu Üsküdarlı Ali Dursun Reis, Serdümen Trabzonlu Rıfat Reis, Rizeli Recep Kahya, Ateşçi Göreleli Yusuf, Kamarot Erzincanlı Salih ve Musevi kamarot Avram Efendi…
Gemiyi İstanbul’dan kaçıran sekiz kişiden çarkçıbaşı Osman Muhtar, Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ın babasıydı.
Ulusal Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlandıktan sonra çarkçıbaşı Osman Muhtar Zonguldak'ta Mümtaz Soysal'ın annesiyle tanışarak evlenmiş ve Zonguldak'a yerleşmişti.
Anayasa hukuku profesörü, Akademisyen, eski BCP (Bağımsız Cumhuriyet Partisi) Genel başkanı, Zonguldak doğumlu Mümtaz Soysal'ın babası Osman Muhtar, Alemdar Gemisi'nin Çarkçıbaşısı idi. Gemide iki Osman daha bulunduğundan Çarkçıbaşı Osman Muhtar, Beşiktaşlı Osman olarak çağrılıyordu.
Mümtaz Soysal, temsili müze gemisi Alemdar’da sergilenmek üzere Babasının tablosu fotoğrafı hediye etmişti…
Zonguldak Nostalji-y.yıldırım-