Emekli Maden Mühendisi, Zonguldak Maden Müzesinin kurucusu, araştırmacı yazar Ekrem Murat Zaman ünlü Kadir Ağa fenerimizin tarihçesini Facebook “Zonguldak Nostalji” sayfasında anlatmış.
Şöyle demiş:
1950 öncesinde Deniz Kulübü’nün bulunduğu koya, İsmail ağanın koyu derlermiş. Planlarda şimdiki Şehir Stadından, İnağzı’na kadar uzanan sahil kısmı da kapuz olarak tanımlanır. Hatta Maden Mektebine de eskiler, Kapuz Okulu derlerdi. Kapuz; “Dar ve derin koyak ve içine girilemeyen sık orman” anlamına geliyor. Bağlık köyü eski bir yerleşim yeri olmakla birlikte, sahildeki koyların çevresi çocukluğumda da içine girilemeyen meşe, defne mersin ve dikenden oluşan sık ormanlıktı. Yani kapuzdu.
İsmail ağa koyu (Deniz Kulübü) ile Şehir Stadı arasındaki arazı Maden Müdürlüğü Planlarında İsmail ağa tarlası ve İsmail ağa evleri olarak görülür. EKİ 1940’dan sonra Fransız Mahallesi yakınındaki lojmanların yapımı ile başlar Fener Mahallesini oluşturmaya. 1945 - 46’da EKİ Yönetimi İsmail Ağa’dan satın alır buraları... A tipi, Deniz Kulübü, Tenis Kortu yapılır. Sonra da diğer EKİ lojmanları…
İsmail Ağa (Barlı), Hacı Ahmet Ali Ağa’nın (AhmedAlijaVelovic’in) 3. çocuğuydu. Doğuştan bir ayağı sakattı. İsmail Ağa’ya, topal olduğu için Topal İsmail de denirdi.
Haritada görülen (şimdiki Deniz Kulübü) Kapus (Kapuz) Koyu’nun üst kısmındaki araziye yerleşti. İsmail Barlı, Ahmet Ali adını verdikleri ilk çocuklarını 10 yaşında (1918’de) kaybetti. İkinci çocuğunun adı Kadir’di. Deniz Kızı Eftalya Hanım’ın aşkı İsmail Ağa, 1937’de hayatını kaybetti.
AhmedAlijaVelovic’in kimdir?
Doğu Karaoğuz’un, “Karaelmas’ın İlk Madencileri” adlı kitabından özetle:
Zonguldak’ta, İşletmeci ve madenci isimleri ile damar, ocak ve fay adları incelendiğinde Ahmet Ali adıyla sıkça karşılaşılır. 288 numaralı Acılık, 274 numaralı Baştarla Ocakları (Maden Müzesi yapılan ocağın) sahibidir. Ahmet Ali fayı da onun adına izafeten verilir.
Hacı Ahmet Ali, 18 Kânunuevvel 1323’de (31 Aralık 1907) Zonguldak’ta ölmüş, Acılıktaki Müslüman Mezarlığına defnedilmişti. Müslüman mezarlığın yanında Hıristiyan Mezarlığı da vardı. 1962 yılında Müslüman mezarlarının bir kısmı İncivez mezarlığına nakledildi. Bu mezarlığın olduğu yere Zonguldak Belediyesinin Hal binası ve şantiyeleri yapılmıştı. Bu nakil sırasında İsmail ağa ve Ahmet Ali Ağanın Mezarları da İncivez Mezarlığına taşınan şanslı mezarlardandı. İncivez’de, yolun kenarındaki Barlı aile mezarlığında bulunan mezar taşından (arkadaşım Cüneyt Yamudi’nin tercümesiyle) edinilen bilgiye göre; Hacı Ahmet Ali, (Arnavutluk’un kuzeyindeki) İşkotra’nın Bar kazasından Zonguldak’a gelmiş bir madencidir. Mezar taşında da Zonguldak’ta 50 yıl yaşadığı yazılıdır. Akrabası Amasra’daki Ethem Ağa hakkındaki bilgilerle karşılaştırıldığında Zonguldak’a 1850’lerin sonunda gelmiş olduğu anlaşılır. Ayrıca, 1840 - 1842 doğumlu olduğu tahmin edilir.
Hacı Ahmet Ali ve Ethem Ağa Karadağlı patron madencilerdi. Bunların yanı sıra Boşnak Ahmet İsmail oğlu Ali, Boşnak Süleyman Ağa, Boşnak Ahmet Ali oğlu Abdullah, Karadağlı Lazo havzanın ilk Osmanlı tabasından Arnavut ve Karadağlı maden işletmecileri olarak bilinir. 1883 yılından Ereğli madenlerinde Karadağlılardan 1200 civarında amele istihdam olunmaktaydı. Karadağlılar Kömür Havzasının ilk bacacıları ve ocakçılarıdır. Bölge halkının madenciliği onlardan öğrenmiştir.
Barlı’lar, Zonguldak’ın 1850 - 1950 arasında en nüfuslu ailesiydi. İki belediye başkanları bu ailenin üyeleriydi.
Hacı Ahmet Ali’nin ölümünden sonra mirasçıları; Ali Barlı, Mustafa Barlı ve Süleyman Sırrı (Barlı) 1940’a kadar havzadaki işletmecilik faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Ahmet Ali Ağa’nın, kömür işletmeciliğinin pek içinde olmayan oğlu İsmail ağanın tek varisi evlenmemiş çocuksuz oğlu Kadir Ağa’ydı.
Kadir ağa anıtı olarak bilinen anıtı yapan da O dur.. Tersaneli balıkçı İbrahim Hasdemir’in anlattığına göre, kendi elleriyle yapmış bu anıtı Kadir ağa. Babası İsmail ağa’nın kabrini acılıktan bu anıtın olduğu yere taşımak istemiş. Önce merdivenlerini yapmış sandalıyla gidip gelerek. Defin için izin alamayınca incivez’de oluşturulan aile mezarlığına taşımış babasının kabrini. Anıtı 1964 yılında tamamlamış Tersaneli Coke Bahattin’in de yardımıyla…
Kadir ağanın evi Ethem çarşısının arkasındaydı. Hemen her gün Tersanedeki çekeğine gelirdi. Genellikle yürüyerek… Çekeğinde Ayvansaray yapımı işlemeli ahşap teknesi ve bir de kiki (ince uzun yarış kayığı) vardı. Değişik bir insandı. Kibar adamdı… Herkese saygılıydı. Kahverengi çuha elbiseleri kalmış hatırımda Kadir Ağa’nın…
- Arabaya binmez miydi? Dedim Tersanelilere.
“EKİ sıralı işçi kamyonuna binerdi bazen, para vermeyi sevmezdi” dediler.
Yanında çok çocuk okuttu.
“Anıtın dört bir tarafında mermere kazınmış sözler vardı. Bu yazıları her yıl Fahri Bozbaş, Ben, Cemalettin Ceylan arkadaşımla beraber boyardık” şeklindeki yorumuyla katkı veren Sabri Arslan’ın, sözler hakkında verdiği bilgi şu şekildedir:
Açık deniz tarafında; YURT GÜLMEDEN GÜLMEDİM BEN, SİZİNLEYİM ÖLMEDİM BEN (ATATÜRK).
Deniz Kulübü tarafında; TÜRK HER ZAMAN ÜN SALACAK, BU DENİZLER TÜRK KALACAK (BARBAROS HAYRETTİN PAŞA).
Emirgan tarafında: SİZ KORUYUN DURU, ARI FEHT ETTİĞİM DİYARLARI... (FATİH SULTAN MEHMET).
Sahile bakan tarafta: YURDA FEDA MALIM CANIM, ULUSUMA, ARMAĞANIM (KADİR AĞA)
Barlı ailesinden Zonguldak’ta kimse kalmadı. Oysa Zonguldak'ın en varlıklı ailesi onlardı. Onlardan geriye birkaç metruk köşk direnmeye çalışıyor insanlığın ve doğanın yok edici etkisine…
Bir de Kadir ağa anıtı kalmıştı geriye ki, 12 Kasım 2007 tarihindeki deli dalgalara dayanamayıp yıkılan anıt.
Bu yazdıklarımdan “Mal sahibi, mülk sahibi/ Kimdir bunun ilk sahibi/ Mal da yalan, mülk de yalan/ Al biraz da sen oyalan…” diye bir sonuçla ortaya çıkar belki…
Bunun kıssadan hissesini çıkarması gerekenler kendi çıkarsın…
Bundan hisse çıkaran mal - mülk sahipleri, anıtı eski haline getirsin isterim...