Küresel pandemiCovid-19 Salgınının günümüzdeki son geldiği noktada mutasyona uğrayarak Delta varyantı şeklinde gelişim göstermesiyle hem pandemik salgın hem de belirsizlikler bir an da artışa girdi. Özellikle esnetilen kısıtlamalar hizmetler sektöründe fiyat artışlarını da beraberinde getirdi. Kademeli açılmanın etkisiyle hizmetler sektörünün pek çok kolunda TÜFE’nin iki katına kadar ulaşan fiyat artışları görüldü. Bu fiyat artışların temel unsurlara bir göz attığımızda;küresel anlamdaki bu temel unsurlar küresel talepteki hızlı toparlanma, emtia fiyatlarındaki artış eğilimi, farklı sektörlerde yaşanan arz kısıtları ve taşımacılık maliyetlerinde yaşanan artış oldu. Salgının seyrine ilişkin belirsizlikler tüm dünyada enflasyon endişelerini de beraberinde getiriyor. Türkiye’de de Haziran ayı itibarıyla TÜFE yüzde 17,53’e yükseldi. Aylık bazda yüzde 1,94 artan TÜFE’yi yukarı taşıyan en önemli kalemin hizmetler sektörü olması ise dikkat çekici.Kapanmalar nedeniyle sert ciro kayıpları yaşayan hizmetler sektörü kısıtlamaların esnetilmesiyle yüksek bir talep artışıyla karşı karşıya kaldı.Dünya Ticaret Örgütü’nün ticaret savaşları karşısında yaptırım gücünün olmayışı nedeniyle ülkeler, küresel ticareti baltalayan ek vergiler, korumacı ve dayatmacı tarifeler karşısında çözüm arayışı içinde.İkili ve bölgesel ticaret anlaşmaları bu nedenle canlı tutulmaya çalışılıyor.
* * *
Bu arada Çin’in de aralarında bulunduğu Asya- Pasifik bölgesindeki 15 ülke, geçen yıl bitmeden dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşmasına imza attı. AB’den ayrılan İngiltere, Türkiye dahil bazı ülkelerle ikili serbest ticaret anlaşmaları yaparken, Trump’ın politikalarıyla etkisizleşen 11 üyeli Trans Pasifik Ortaklığı’na da resmen başvurarak, serbest ticaret anlaşmasını müzakere etme kararı aldı.Dolayısı ile böyle bir durumda da Z Raporunun, küresel ihracatın seyrini değiştirecek ikili ve bölgesel ticaret anlaşmalarını sayfalarına taşıdığı izlendi. Hal böyle iken Küresel ölçekte kripto varlık sayısı 9 bini aştı. Ancak bilinçsiz yatırımlar nedeniyle kimi evini, kimi arabasını sattı, yılların birikimini kripto varlıklar nedeniyle kaybetti.Yüzde 16 ile Türkiye, nüfusa oranlandığında en fazla kripto varlık sahibi olan 4.Ül ke konumunda. Pek çok ülke kripto varlıklarla ödemeleri yasaklasa da artan ilginin önüne geçilemiyor. Kripto varlık platformlarının bazılarında zaman zaman yaşanan mağduriyetler,bu varlıklara olan güveni de sorgulatıyor. Yaşanan bu gelişmelere ek olarak da bu ortamdaki fırsatı ganimet bilen kişilerce boşluktan yararlanarak güya serbest piyasa şartlarını bahane ederek emtia fiyatları ile istedikleri gibi oynayarak “kıs günün kârı” diyerek
resmen vurgun denilen yöntemi sürekli hale getirdikleri de izle niyor. Çok tabii olarak küresel ısınmanın getirdiği kuraklık ve buna bağlı çift rakamlı enflasyonun daha da yükselmesinde en fazla paya sahip gıda maddelerinin yüksek enflasyonda ağırlıklı paya sahip olması fırsatçıların işini daha da kolaylaştırırken; diğer taraftan gıda maddelerinin gramajlarını düşürerek gizli zam uygulaması noktasına getirmeleri de diğer bir yöntem oluyor.
* * *
Sonuç olarak,en fazla dikkat çeken fiyatlar, pırasada yüzde 109, çarliston biberde yüzde 101, konserveler ve kabak çekirdeğinde yüzde 100, margarin ve kıvırcıkta yüzde 99, ayçiçek yağı, kuru üzüm ve sivri biberde ise yüzde 98 artışla neredeyse ikiye katlandı.Aynı dönemde kuru fasulye ve kırmızı lahana yüzde 96, ıspanak ve karnabahar yüzde 94, kivi yüzde 92, yer fıstığı ve beyaz lahana yüzde 89, mısırözü yağı ve kuru kayısı yüzde 88, makarna ve mercimek yüzde 87 zamlandı. Şehriye ve fındık içi yüzde 86, bulgur yüzde 85, salça, tablet çikolata, kek, ay çekirdeği ve armut yüzde 84, ayva yüzde 83,tavuketi,yumurta ve kakaolu toz içecekler yüzde 81, mandalina yüzde 78, balık ve tulum peynirinde ise yüzde 77 fiyat artışı yaşandı.Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Ulusoy’a göre gıda fiyatlarındaki yüksek artış, gelirsizlik ve işsizlikle birleşince toplum üzerindeki yükü daha çok hissedilir hale geldi.Ulusoy,"Gıda fiyatları sadece fiyat bazında yükselmedi. Sadece asgari ücret de değil ücretler genel seviyesinin çok düşmesiyle de toplum bazında gelirsizlikle beraber yükü arşı aşan bir vaziyet halini aldı" değerlendirmesine yer veri lirken; Akademisyenlerin oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENA Grup)yöneticisi de olan Ulusoy, grup olarak Türkiye’de enflasyon oranını TÜİK, IMF ve Merkez Bankası verilerine göre 2019 için yüzde 55 civarında, 2020 için ise yüzde 36.72 olarak tahmin ettiklerini belirterek, asgari ücretin TÜİK tarafından resmi olarak açıklanan enflasyon oranına göre bile eridiğine dikkat çekiyor.Diğer bir değerlendirmede bulunan Doç.Dr.EvrenBolgün ise üretimin dövize endeksli olmasının fiyat artışlarında etkili olduğuna dikkat çekiyor. Bolgün, "Özellikle 2018’inAğustos sonundan itibaren baktığımızda, 2018’in yaz aylarında yüzde 10 civarında olan gıda enflasyonunun kur şokundan sonra yüzde 30’ların üzerine çıktığını, keza 2020 yılı içerisindeki kur artışı nedeniyle de yüzde 10’ların üzerinde olan gıda enflasyonunun yüzde 20’ler seviyesine çıktığını resmi rakamlarda gözlemlemek mümkün" şeklinde önemli vurgulamada bulunuyor.