Eski zamanlarda büyük kentlerde özellikle İstanbul’da sokak sokak mahalle mahalle dolaşan ayı oynatıcıları bulunurdu.
Burnuna takılan bir halka ile sabitlenen Kocaoğlan, sopalı terbiyecisinin sert komutları ve def sesi ile irkilir, “hamamda kocakarıların nasıl bayıldığını” göstermeye çalışırdı.
Bir vakitler adına eğlence denen ayı oynatıcılığı, “ne bakıyosun? ayı mı oynatıyoruz” kaba sözlerine de kaynak, Doğu Roma’ya tarihlenen çok eski bir çingene mesleği. Doğal ortamından koparılan yavrular, edimsel koşullanma yoluyla özetle sirk hayvanlarına uygulanan insanlık dışı tekniklerle eğitilirdi. Hapsedilen ayı, ayaklarının altında yanan ateşle duyduğu sesi ilişkilendirir ve ne zaman def sesi duysa ayaklarının yanacağından korkarak bir ayağından ötekine sekerdi. Müzikle yaşadığı acı arasında bir bağ kurması beklenen gariban ayı, tef sesini duyduğunda ateş yanmasa bile zıplamayı öğrenmek zorundaydı.
Pavlov çingenelerin sokak sokak pazarladığı – adına ‘oynatma’ denen – bu işkence, ayıların kuru ekmek uğruna maksimum bir geri iki ileri arka ayaklarıyla yürüyüşünden ibaret bir rezillik aslında. Kendine güvenen bazı kimselerin ayı ile güreşmek için ayıcıya ekstra ücret teklif ettiği de olurdu. Elbette ayı kuvvetliydi, ayı ile güreşen yenilecek gibi olursa, ayıcı zincirle ayar verir, burnu acıyan ayı güreşe istediği şekilde devam edemezdi.
Ara sıra ayıcının insafa geldiği de olurdu. Yaz sıcağında postu içinde bunalan, tabanları yana yana sıcak asfaltta yürüyen ayılar hortumla yıkanır veya denize girmeleri sağlanırdı.
Devasa güçlü ayılar yerine çelimsiz ve karizmasını kaybetmiş hayvanlar tercih edilir veya bilinçli yaratılır, güvenlik icabı tırnakları sökülürdü. Oynamayı reddeden ayılar sopalarla dürtüklenir hatta dövülürdü. Yine bir vakitler; kızdığı terbiyecisine Allah yarattı demeden dalan, sopalarına güvenenleri de dövüp kovaladıktan sonra yoluna giden bir ayı hikayesinden bahsedilmekte.
Özellikle turistik bölgelerde, gemilerin demirlediği Dolmabahçe de turistlere gösteriler yapılır, bazen de ayı ile aynı karede yer almak isteyenlerden para toplarlardı. Son dönemlerinde ayıcılar, sırt çiğnetmek veya danslardan ziyade kent içinde poz vererek para kazanır olmuşlardı.
Gırgıriye gibi neşeli arkadaşlık filmlerine hikaye ayı oynatıcılığı 80’lerin ortasından itibaren yasaklanır. Bursa Karacabey’de 40 dönüm üzerine kurulan Ovakorusu hayvan barınağı bir nevi rehabilitasyon ve emeklilik merkezi olarak faaliyetlerine devam etmekte. Batılı turistlerin şikayetlerini ve Barış Manço’nun da desteklerini elbette unutmamak gerek. Buraya nakledilen hayvanların bir anda düzeldiğini de düşünmeyin, bazı garipler o kadar işkence görmüşler ki aniden oldukları yerde sallanıp sekmeye başlıyorlar ve bir süre sonra tekrar normale dönüyorlar. Tıpkı akıl hastanesindeki hastalar gibi... Kafasına vurulduğu için görme yetisini kaybeden, koku alamayacak derecede burnu parçalanan ayılar da kampın sakinleri arasındadır. (Haber merkezi)