Yürüyüşe, Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan, AK Parti Gençlik Kolları Başkanı Benhur Özübek, doktorlar, tıp öğrencileri ve vatandaşlar katıldı.
Doktorlar ve tıp öğrencileri üzerlerine giydikleri kanlı önlüklerle İstasyon Caddesinden başlayarak Madenci Anıtı'na kadar yürüdüler.
Programın son bölümünde doktorlar ve tıp öğrencileri basın açıklaması yaptı. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi stajyer doktor Mehmet Rasim Meriç, "Haftalardır Türkiye'nin dört bir yanında tüm meydanlarda katil ve Siyonist İsrail'i lanetlemek ve Filistinli Müslüman kardeşlerimizin haklı davasını tüm dünyaya duyurmak adına çıktığımız bu yolda bugün bir kez daha buradayız. Yürüdük, yürüyoruz ve bu zulüm bitene kadar da yürüyeceğiz.
Bizler Gazzeli kardeşlerimizin acısını yüreğimizde hissederken, bu acıya büyük bir acı daha eklendi. Filistinli kardeşlerimizin katledilmesine sebep olan karanlık ellerin desteklediği taşeron örgütler, Kuzey Irak'ta görev yapan askerlerimize hain saldırılarda bulundular. Bu hain saldırılarda 12 askerimiz hayatını kaybetti. Bu askerlerimize Allah'tan rahmet diliyor ve acılı ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyoruz. Yaralı askerlerimize de acil şifalar diliyoruz.
Bizler biliyoruz ki, Filistin'de kardeşlerimizi katleden silahlar ile askerlerimize doğrultulan silahları aynı eller tutmaktadır. İsrail'in arkasında duran ülkeler ile taşeron terör örgütünün arkasında duran ülkeler aynı ülkelerdir ve aynı emperyalist çıkarları savunmaktadırlar. Ama başarılı olamayacaklardır. Hain emellerine kavuşamayacaklardır.
MASKELERİ DÜŞMÜŞ GERÇEKLER ORTAYA ÇIKMIŞTIR
Artık maskeler düşmüştür. Gerçekler ortaya çıkmıştır. İnsan haklarından bahsedenlerin mumları sönmüştür. Tüm dünyadan yükselen seslere ve feryatlara rağmen savaş suçları ve soykırımlar devam etmektedir. Çocuklar, bebekler, kadınlar ve masum siviller umarsızca bombalanmaktadır. Yaralıların tedavi edilmeye çalışıldığı hastaneler bombalanmaktadır. Yaralı taşıyan ambulanslar dahi hedef alınmaktadır.
Hekimler ve sağlık çalışanları kan görmeye, yaralı görmeye; aralıksız çalışmaya, uykusuz kalmaya, saatlerce ayakta kalmaya, ailesini günlerce görmemeye alışıktır. Ancak önüne gelen yaralıya yardım eli uzatamamaya hiç alışık değildir ve hastalarının gözlerinin önünde yavaş yavaş ölümü, tecrübe edebileceği en büyük acılardan biridir. Peki, Gazze'deki doktorlar ve sağlık çalışanları ilaç ve cerrahi ekipmanlarının tahrif edilmesi, sterilizasyon sağlanamayışı, elektrik ve oksijen kaynaklarının kesilmesi nedeniyle kaç gündür bu acıyı yaşıyor biliyor musunuz? Bazen ailelerinden yaralılar ve şehitler getiriliyor hasta baktıkları odalara, koridorlara. İnsanlık dramı bu değilse nedir? Gazze'de hâlâ sağlıklı bir su kaynağı yok, elektrik yok, ulaşım yok; yemek kısıtlı, kalacak yer kısıtlı, can güvenliği yok! Gazze mi yoksa tüm dünyanın vicdanı mı yalnızlığa terk edildi?
SOYKIRIM DURDURMAK İÇİN NEYİ BEKLİYORLAR
Peki sözde medeni dünya bu soykırımı durdurmak için daha neyi bekliyor? Neden hala seyrediyor? Neden müdahale etmiyor? En temel insan hakları ve uluslararası hukuk ayaklar altında. Güya medeniyet inşa edecek kurumlar tamamen felç olmuş durumda. Tüm dünya sadece izliyor.
Tüm bunlar olurken bizler sadece ekranların başında bu yaşananlara seyirci kalamayız. Yaşananları normal olarak göremeyiz.
Hayır Kesinlikle Hayır! Seyretmeyeceğiz! Kabullenmeyeceğiz! Normalleştirmeyeceğiz! Sabırla ve Azimle zulme karşı duranlar olacağız
Çünkü, bizler bu ümmetin evlatları olarak İstanbul’u Kudüs’ten, Hakkari’yi Gazze’den, Karadeniz’i Kızıldeniz’den ayrı görmeyiz. Nerede bir zulüm varsa, nerede bir masum kanı akıyorsa tek yürek ve tek yumruk olarak karşısında dikiliriz. Zira bu izzetli duruş, bizlere ecdadımızın kutsal emanetidir. Bu emanet, kıyamete kadar taşıyacağımız mukaddes bir yük ve bu halkın yiğit evlatlarının geleceğe dair ufkudur!
Aynen şairin şu mısralarında dediği gibi;
Bu kan kokan coğrafya, bu çığlıklar senindir
Bu gözü yaşlı târih, hıçkırıklar senindir
Yeryüzünde çiğnenen bütün haklar senindir
Prangalı hükümler, aydınlıklar senindir.
Yıllardır, uygarlıktan sana hep enkaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı.
**Tasalanma yiğidim; zaman bizden yanadır
Külümüzden yükselen duman bizden yanadır
Son durak, son ilahi ferman bizden yanadır
Dünya düşman olsa da, iman bizden yanadır
Kapıları açacak çoşkun bin niyaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı
Mahzenlerde beklemek ziyan artık, yiğidim
Fecr-i sâdık vaktidir; uyan artık yiğidim
Ateşlere girsen de, dayan artık yiğidim
Hakikate dönüyor rüyan artık, yiğidim
Zalimler için karar verildi; infaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı.**
TERÖR VE SOYKIRIMI KABUL ETMİYORUZ
Bu yürüyüşümüz, dünyanın hiçbir yerinde terör, soykırım ve işgali kabul etmediğimizin beyanıdır! Ülkemizde geçtiğimiz hafta yaşanan terör saldırılarında şehit olan askerlerimizin ailelerine tekrar baş sağlığı ve sabır diliyoruz. İnsanlık dışı bütün eylemlerden kurtulmak için verdiğimiz mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz! Bu minvalde tüm hekimleri, sağlık çalışanlarını ve bütün vicdan sahibi insanları harekete geçmeye, bu onurlu yürüyüşte yer alarak zulme karşı durmak adına Sessiz Yürüyüş kervanımızda ses olmaya davet ediyoruz! Hepinize katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyoruz. (Sertaç Özdemir)