Diyarbakır'da 21 Ağustos tarihinde kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran öldürülmesine tepkiler büyüyor. Zonguldak Büro Emekçileri Sendikası Kadın Platformu Madenci Anıtında toplanarak 8 yaşındaki narin Güran'ın katledilmesine sessiz kalmadı.
Topluluk adına konuşan Eylem Kabarık, "Diyarbakır İlçesinin Tavşantepe Köyü'nde 20 gün önce Kur'an kursu çıkışında kaybolan dün cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran için buradayız. 19 gün boyunca defalarca aranan samanlıklar, evler, dereler, arabalardan hiçbir sonuca ulaşamayanlar, köyde yaşayan az sayıda vatandaştan hiçbir bilgi alamayanlar en sonunda Naren'in cansız bedenine ulaştıklarını açıkladılar.
Bu ülkede dört şey olmayacaksın. Kadın, çocuk, ağaç, sokak hayvanı der büyük usta Yaşar Kemal. Içinden geçtiğimiz günler sürekli bu tespite uygun akıp gidiyor. Her gün kadın cinayetleri her gün kayıp çocuklar, her gün orman yangınları, her gün sokak hayvanlarının katledilmesi, daha üç dört gün önce doğasına sahip çıkan Reşit Kibar'ın doğa talancısı şirketlerin tetikçileri tarafından katledilmesi. Bir çürümenin her gün biraz daha dibe vurmuşluğun ortasındayız. Türkiye'de her gün ortalama çocuk kaybolmakta.
Ancak bu çocukların akıbetleri araştırılmamaktadır. TÜİK'in son sekiz yıldır kayıp çocuk verilerini dahi paylaşmayarak veri açıklama yükümlülüğünü yerine getirmemekle, sorumluluktan kaçmakta ve bu ölümlerin faili haline gelmektedir Sözleşmesi taraf devletlerin her çocuğun temel yaşama hakkına sahip olduğunu ve çorap devletlerin çocuğunun hayatta kalması ve gelişmesi için mümkün olan azami çalışmayı göstermek zorunda olduklarını söylemektedir. Ama çocuğu koruma çalışmalarının çocukların hakları ihlal edildiği zaman değil bu ihlaller yaşanmadan yapılması gerekmektedir. Maalesef Türkiye'de devlet yetkilileri ve ilgili bakanlıklar ancak çocukların hakları ihlal edildiğinde çocuklar kaybolduğunda veya çocuklar yaşamlarını yitirdiğinde yükselen baskı karşısında yalnızca anlık işlevsel olmayan ve geçici tepkiler gelir Narin Güral hayattan koparılan bir çocuk değil. Leyla Akdemir ve daha nicelerinin arasında benzer hikayeler var. Değişen yıllar oldu. Ama kaderleri ve sonları aynı. Biz biliyor ve inanıyoruz ki bu çocukların öldürülmesinden sonra gerekli önleyici ve koruyucu Önlemler alınmış olsaydı bugün Narin'de yaşıtları gibi okula başlayacaktı yeniden. Çocuk istismarı ve cinayeti gibi. Naren'in katledilmesi sadece kötülük olarak değerlendirilemez. Bu yaşananların siyasal İslamcı politikaların toplumsal kültüre, ülke sosyolojisine yayılımı sonucudur. İstanbul Sözleşmesi Çıkılmasının etkin soruşturmaların yürütülmemesinin tarikat ilişkilerinin sınır altı edilmesinin ve kutsal aile eleştirisinin dillendirilmesinin en önemlisi de cezasızlık politikalarının sonucudur. Çocuklarımızı ve geleceklerini kurtarmak ve korumak için bu zihniyete karşı hep mücadele etmek zorundayız. Biz şiddetten uzak, çocuklar için güvenli bir yaşam için sırtımızı birbirine, birbirimize yaslamak zorundayız. Çocukların takibinin devlet tarafından yapılmaması, çocukların tüm bakımının, gelişiminin, sorumluluğunun, ailelerin inisiyatifine bırakılması, çocukların Koruma sisteminin etkin işletilmemesi, İstanbul Sözleşmesi'nden bir gecede çıkılması, çocuk istismarı davalarındaki cezasızlık politikaları çocukları cinsel istismardan koruyan, sözleşmesinin hedefe konması, tüm bunlar failleri cesaretlendiriyor. Çocuklar için yaşamın her alanını daha güvencesiz hale getir Çocukları koruyacak mekanizmaların oluşturulması eski şekilde işletilmesi, çocukların güvenle büyüyebileceği bir yaşam için mücadeleyi sürdüreceğiz. Narin'in öldürülmesinde tüm sorumlularını ortaya çıkartılması, cezalandırılması için sürecin takipçisi olacağız" şeklinde konuştu.