‘Ergenlik döneminde ebeveyn-çocuk iletişimi güçlendirilmeli’ ‘Ergenlik döneminde ebeveyn-çocuk iletişimi güçlendirilmeli’

Akdeniz Üniversitesi Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Merkezi tarafından, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası etkinliği düzenlendi. Şu ana kadar 7 bine yakın kişiye nakil işleminin yapıldığı Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde gerçekleşen programda, organ nakli yapılan hastalar deneyimlerini paylaştı. 4 yaşında böbrek nakli olan Ahmet Döner ve annesi Selda Döner, 5 yaşında böbrek nakli olan Hızır Araf Aydın ve annesi Gurbet Aydın, Türkiye’de ilk kez kalp nakli olan Hamide Akman, Kalp nakli olan Akdeniz Üniversitesi öğrencisi Ferit Azimli, Karaciğer nakli olan Gülay Erol, Çift Kol nakli olan Yusuf Şimşek, sahneye çıkarak nakil süreçlerini aktarırken, organ bağışı konusunda vatandaşlardan destek istedi.
“Kadavradan bağış sayısı çok az”
Programın açılışında konuşan Prof. Dr. Özlenen Özkan, Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Merkezi’nde görev alan tüm sağlık ekibine teşekkür ederek, kadavra bağışına dikkat çekti. Özkan, “Kadavradan bağışlar maalesef çok fazla değil. Bu haftanın da amacı bu, farkındalığı artırmak ve bütün yıl boyunca İspanya'da, İran'da olduğu gibi sayıda çok fazla artması. Çünkü bir an geliyor, bazen alıcı bazen verici tarafta oluyorsunuz” diye konuştu.
“Çocuklar makinede uyumasın, evlerinde uyusun”
Antalya'da prematüre doğan, kalbinde iki delik olan, böbrek yetmezliğinin yanı sıra hipotiroid rahatsızlığı da bulunan ve 4 yaşında yapılan böbrek nakli ve uygulanan tedavilerle yaşama tutunan Ahmet Döner (12), “Organ bağışlayın, hayat kurtarın” derken, annesi Selda Döner, çocukların bulunması gereken yerin hastane değil ev olması gerektiğine işaret etti. Döner, “Bizim sürecimiz anne karnında 5 aylıkken, organ taramasında başladı. Sonrasında prematüre 7 aylık doğum yaptık. Sürecimiz böyle başladı. Hocalarımızın sayesinde iki buçuk yaşına kadar ilaçlarla idare ettik. Ama iki buçuk yaşından sonra kadavradan organ nakli olduk. Bağışlayan aileye de çok teşekkür ediyorum. Evimizde uyuduk diyelim, makinede değil de evimizde uyuduk. Çok büyük bir şey bu. Nakilden sonra hayat bulduk. Çocuklar makinede uyumasın, evlerinde uyusun” ifadelerini kullandı.
Anne karnındayken böbrek yetmezliği teşhisi konan ve 3 yıl diyalize girdikten sonra böbrek nakli olan 7 yaşındaki Hızır Araf Aydın ise, “Organ nakli oldum. Ama benim gibi bir sürü organ bekleyen çocuklar var. Lütfen onlara da organlarınızı bağışlayın” diyerek, organ bağışına çağrıda bulundu. Annesi Gurbet aydın ise Hızır Araf’ın 3 yıl diyalize bağlı yaşadığını ve o süreçte birçok duygudan uzakta kaldığını dile getirdi. Aydın, “Hızır Araf, böbrek yetmezliğiyle doğdu, iki yaşına kadar ilaçlarla tedavi gördük. İki yaşından sonra diyalize başladık, diyaliz süreci çok zor bir süreçti. Hayat şartları çok zordu. Çocuk için sürekli bir katedralle dolaşmak, parklarda hiçbir şekilde diğer akranlarıyla beraber oynayamaması ya da işte “Anne sakla diğer çocuklar onu görmesin” demesi çok zordu. Uzun bir süre psikiyatri tedavisi gördük” diye konuştu.
“Anneciğim hayalim gerçekleşti, ben kurtuldum”
Oğlunun diyaliz sürecinde annesini öperek uyandırmak gibi bir hayali olduğuna da değinen Gurbet Aydın, 3 yıl süren diyaliz döneminin ardından gerçekleşen nakille oğlunun hayalinin gerçekleştiğini aktardı. Aydın, “Benim oğlumun bir hayali vardı. Çocuklardan görmüştü. 'Anne, ben de sabahları odamdan, hiçbir cihaza bağlı olmadan, gelip sizi öperek uyandırmak istiyorum' dedi. O beni çok etkilemişti. Sonra 5 yaşına geldi. Bir gün saat 10'da telefon geldi, kadavradan böbrek çıktığı söylendi. Çok farklı duygular içerisine girdik. Hem ölen kişinin üzüntüsü, hem çocuğumun hayatının kurtulması. Bunların hepsini bir kere de aynı an da yaşadık. Sonra nakil olduk. Hastaneden eve geldiğimizde, ertesi sabah Araf, bir anda koşa koşa ağlayarak beni öperek uyandırdı. 'Anneciğim hayalim gerçekleşti, ben kurtuldum' dedi. Ve sonraki hayat şartlarımız çok çok daha iyi oldu. En azından evde zaman geçirmeye başladık, sonra işte okula başladık. Şu an ikinci sınıfa gidiyoruz. Bütün çocukların bunu hak ettiğini düşünüyorum. Can olun, hayat olun onlara. Lütfen bağışlarınızı çok fazla fazla yapın. Ve bu arada ben de döner oldum, kız kardeşime iliğimi verdim. Hem verici oldum, hem alıcı oldum. Benim başıma geldi ama sizin de başınıza gelebilir. Bu yüzden biraz daha duyarlı olmanızı rica ediyorum. Lütfen bağışlarınızı esirgemeyin” şeklinde konuştu.
“Toprak olup çürüyeceğine hayat olsun, can olsun”
Türkiye’de ilk kez 27 yıl önce kalp nakli olan Hamide Akman ise, “27 yıl önce Ömer Bayezid hocamla tanıştım ve nakil tanısı kondu. Ben nakil olduğumda, çocuğum 4 yaşındaydı. Şu an da çocuğumu evlendirdim ve torunlarıma bakıyorum. Lütfen organ bağışını kimse esirgemesin. Toprak olup çürüyeceğine hayat olsun, can olsun. Çocuklara anne baba olsun, anne babalara evlat olsun. Kimseye acı yaşatmasın. Bir kişi vefat ediyor ama yedi sekiz tane can kurtarabiliyor. Ben bunu çok uzun süre yaşadım, dört yıl çektim. Önceden kalp nakli olan yoktu, önümde olan yok dedim. Benim başka şansım da yoktu. Girmek zorunda kaldım ve girdim. İyi ki de girmişim. İyi ki Ömer Hocam beni ikna etmiş. Ve 27 yıldır kaliteli bir hayat yaşıyorum. Karaciğer, böbrek canlıdan da alınabiliyor ama kalpte o şansınız yok. Lütfen herkes organ bağışında bulunsun. Çocuklardan tutun da büyük insanlara kadar herkes bekliyor” dedi.

Kaynak: iHA