Türkiye Gündemi

Suyun geleceği

Dünyadaki sulak alanların yarısından fazlası ortadan kayboldu

Abone Ol

Dünyada su kıtlığı, her geçen gün daha büyük boyutlara ulaşıyor. Su kıtlığı zaten her kıtayı etkiliyor. Su kullanımı, son yüzyılda küresel olarak nüfus artış oranının iki katından daha fazla artmakta ve artan sayıda bölge, özellikle kurak bölgelerde, su hizmetlerinin sürdürülebilir bir şekilde sunulabileceği sınıra ulaşmakta.

Nehirler, göller ve akiferler kuruyor veya kullanılamayacak kadar kirlenmiş durumda. Dünyadaki sulak alanların yarısından fazlası ortadan kayboldu. İklim değişikliği, dünyadaki hava ve su kalıplarını değiştirerek, bazı bölgelerde kıtlıklara ve kuraklıklara, diğerlerinde sellere neden oluyor.

Dünyada 2 milyardan fazla insan yüksek su stresi yaşayan ülkelerde yaşıyor.

2040 yılına kadar, dünyada 18 yaşın altındaki çocuklardan dörtte birinin - yaklaşık 600 milyonun - aşırı yüksek su stresi olan bölgelerde yaşayacağı tahmin edilmektedir.

Dünya çapında 700 milyon kişi 2030 yılına kadar yoğun su kıtlığı sebebi ile yaşadıkları yeri terk etmek zorunda kalabilir.

Dünya nüfusunun yaklaşık üçte ikisini temsil eden yaklaşık 4 milyar insan, yılın en az bir ayında şiddetli su kıtlığı yaşamaktadır.

Günümüzde dünyanın en büyük yer altı suyu sistemlerinin üçte birinde su sıkıntısı görülmektedir.

Önce Küresel, şimdi yerel

Küresel nüfusun neredeyse yarısı yılda en az bir ay potansiyel su sahası bölgelerinde yaşıyor ve bu 2050'de yaklaşık 4.8 - 5.7 milyara yükselebilir. Etkilenen insanların yaklaşık yüzde 73'ü ise Asya'da yaşıyor (2050'ye kadar yüzde 69)

Şüphesiz İklim krizi tüm dünyayı etkilerken, Bartın’ı da “es” geçmeyecek, geçmiyor da.. Su seviyesinde yaşanan değişiklik göz görülebilir seviyede. Son günlerde yaşanan su kesintilerinin, su kaynaklarının azalmasıyla ilgisi yok ancak bu, ileride yaşamayacağımız anlamına gelmiyor.

Nasıl tehlikeler bekleniyor?

Bugün, iklimde meydana gelen bir değişiklik, öncelikle sudaki bir değişiklikle hissediliyor. Ve Milyonlarca çocuk risk altında.

Aşırı hava olayları ve su döngüsündeki değişiklikler, özellikle en savunmasız çocukların güvenli içme suyuna erişimini zorlaştırıyor.

2001 ve 2018 yılları arasında doğal afetlerin yaklaşık yüzde 74'ü, kuraklık ve seller de dahil su kaynaklıydı. Bu tür olayların sıklığının ve yoğunluğunun iklim değişikliği ile artması bekleniyor.

Yaklaşık 450 milyon çocuk, orta veya şiddetli düzeyde su kıtlığı olan bölgelerde yaşıyor. Bu, günlük ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli suya erişimleri olmadığı anlamına geliyor.

Afetler meydana geldiğinde, tüm su kaynaklarını tahrip edebilir veya kirletebilir; bu da çocukların özellikle savunmasız olduğu kolera ve tifo gibi hastalıklara yakalanma riskini artırır.

Artan sıcaklıklar, tatlı su kaynaklarında ölümcül patojenlere yol açarak suyu insanların içmesi açısından tehlikeli hale getirebilir.

Kirlenmiş su, çocukların yaşamları için büyük bir tehdit oluşturuyor. Su ve sanitasyonla ilgili hastalıklar, 5 yaşın altındaki çocuklarda önde gelen ölüm nedenlerinden biri.

Her gün, 5 yaşından küçük 700'den fazla çocuk yetersiz su, sanitasyon ve hijyen nedeniyle ishalden ölüyor.

İklim değişikliği, su kıtlığını son derece sınırlı su kaynaklarına sahip alanlarda şiddetlendiriyor ve su için artan rekabete, hatta çatışmalara yol açıyor.

2040 yılına gelindiğinde, neredeyse her 4 çocuktan 1'i aşırı su kıtlığı olan bölgelerde yaşayacak. 

Yükselen deniz seviyeleri, tatlı suyun tuzlu hale gelmesine neden oluyor ve milyonlarca insanın güvendiği su kaynaklarını tehlikeye atıyor.

(Haber merkezi)