İktisadi tablonun neresinden bakılırsa bakılsın bir tarafta hükümet otoritesince yürütülen ekonomideki algı yönetimine karşılık diğer tarafta ise Dünya Bankası, OECD ve Dünya Bankası’nın en güncel tahminlerine göre sırasıyla yayımlanan eksi %6, ile %2,6 ve 2,5 şeklindeki büyüme rakamlarına ek olarak negatif bir büyüme oran ları yanında sürekli yükselen işsizlik rakamları, sanayi üretim en deksinde ise aylar itibarıyla ağırlıklı şekilde göreceli düşüşler görü lüyor. Bu arada zaman zaman gündeme gelen ekonomi paketleri de hep kısa vadeli sadece zevahiri kurtarma amaçlı olduğundan etkisi de kısa döneme göre değişebiliyor. Hal böyle iken sürekli dillere dolanan reformların ertelenerek geri bırakılmasının getirdiği türbü lansların döviz kurundaki dalgalanmalar ve eşzamanlı resesyon(dur günlük) baskısı ile durumu daha da ağırlaştırdığı izleniyor. Bu ara da Türkiye ekonomisinin geçmişte özellikle kriz yıllarında kendini hisset tiren “kara delik”lerinden “sosyal güvenlikte büyük açık” yeniden sahne alıyor. Kısa adı SGK olan Sosyal Güvenlik Kuru mu’nun merkezi bütçe üstündeki yükü her geçen ay ağırlaşırken, SGK’nın yüz yüze geldiği sorunların takibi de güçleşiyor. Çünkü kurum, daha önceleri her ay periyodik şekilde yayımladığı istatis tik bültenlerini 2019 Ocak-Temmuz döneminde yani yedi aydır yayımlamıyor. Bu durum da oldukça dikkat çekici…
* * *
Ekonominin genelinde işler yolunda gitmeyince dolayısı ile sos yal güvenlik sistemi de bozuluyor. Devamında sosyal güvenlik mekanizmasında baş gösteren bozulma dönüp makro dengeleri, özellikle kamu maliyesini daha çok çarpıtıyor. Çünkü ekonomi deki daralma istihdamı azaltıyor, böylece SGK’nın ana gelir ka lemi olan prim gelirleri düşüyor veya işverenler prim borçlarını ödeyemiyor, geciktiriyorlar. Bu durumda da SGK, kapsamdaki nüfusun gerek sağlık harcamalarını karşılamada,gerekse emekli maaş ödemelerini yapmada sıkıntıya düşüyor, merkezi bütçenin kapısını daha sık çalıyor ve merkezi bütçeden daha çok kaynak çekiyor. Sonuçta sosyal güvenlik bir kara deliğe dönüşüyor ve genel kamu harcamalarını, açığını büyüten bir odak haline geli yor. Hazine desteğinin de böylece sübvansiyon şeklinde arttığına tanık oluyoruz.Nitekim bugün yaşanan da farklı değil. Görünür o ki Emekli maaşları ve sağlık giderlerini prim gelirleri ile karşıla yamayan SGK, 2019’da 9 milyar dolara ulaşması beklenen açık larını, merkezi bütçeye ödeterek ayakta kalmaya çalışacak.Mer kezi bütçenin böylece yükü daha da ağırlaşacak. Çünkü bütçe den SGK’ya bu yıl toplamda yapılacak transferin 33 mil yar do ları aşması muhtemel. Bunun yaklaşık dörtte biri SGK açıkla rından, kalanı devletin diğer sosyal güvenlik yükümlülüklerin den kaynaklanıyor ve totalde, milli gelire oranı olarak yüzde 4-5’ ini bulacağı tahmin ediliyor.
* * *
Bütçe dengeleri incelendiğinde ise, Hazine ve Maliye Bakanlığı’ nın, Temmuz 2019’a ilişkin bütçe uygulama sonuçlarına göre de; – Temmuzda bütçe gelirleri geçen yılın aynı ayına göre yüzde 51,1 artarak 93,4 milyar lira, bütçe giderleri de yüzde 37,6 arta rak 83,5 milyar lira oldu.
– Ocak-temmuz döneminde bütçe gelirleri, geçen yılın aynı döne mine göre yüzde 19,5 yükselerek 496,4 milyar lira, bütçe giderleri de yüzde 22,7 artışla 565,1 milyar lira olarak kayıtlara geçti. – Böylece, merkezi yönetim bütçesi temmuzda 9,9 milyar lira fazla, ocak-temmuz döneminde ise 68,7 milyar lira açık verdi.
– Geçen yıl temmuzda 9,3 milyar lira faiz dışı fazla verilirken, bu yılın aynı ayında 17,6 milyar liralık faiz dışı fazla oluştu. Bu sonuç
lara bakıldığında bütçe performansında belki beklenenin üstünde bir artış olmuş gibi bir görünüm verse de bu meyanda şaşırtıcı ilk kalem, mal ve hizmet alımlarındaki %27,2 oranındaki aşırı oranda artış. Yerel seçimler bittiğine göre en azından bu tarafta frene bas mak daha akıllıca olurdu; mamafih bu yapılmamış. Fakat, asıl şok etkisi yaratacak derecede korkunç olan, cari transferlerdeki tem muz 2018’den temmuz 2019’a kadar gerçekleşen, %57,7 oranın daki büyük genişleme. Sermaye giderleri (+%82,4) ve sermaye transferleri (+%286,3) aynı derecede şaşırtıcı durumda.
* * *
Sonuç olarak, TBMM Genel Kurulu’nda 17 Temmuz’da kabul edi len Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılma sı Hakkında Kanun’da yer alan düzenlemeyle, maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar ayrılmış bulunan ihtiyat akçelerinin tamamının, birikmiş fevkalade ihtiyat akçelerinin ise son yılın karından ayrılan kısmı hariç tamamının Genel Kurul kararı aranmaksızın Hazine’ye devredilmesinin önü açılmıştı. Böylece, 30 Temmuz’da 21 milyar lira Hazine’ye aktarılmıştı. Şimdi ise Temmuz bütçe performansı na bakarsak, hükümet otoritesinin bu parayı bile harcamaya hızla başladığını görüyoruz. Kısaca hem maliye politikası hem de para politikası üzerinden ileriye yönelik alınan tüm büyük riskler dikka te alındığında; dönüşümü zorlaştıran güçlüklerin bir taraftan arka arkaya gelirken, yaklaşık dört yıllık kalan kısmın nasıl olup da bü yüme rakamlarına dönüştürülebileceği sorusunun yanıtının aranma sı yanı sıra; süreğenleşme pozisyonundaki yüksek enflasyon ve de TÜİK tarafından gecikmeli de olsa yayımlanan işsizlik rakamları nın geldiği noktada gittikçe daralan ekonomideki resesyon baskısı nın küresel resesyonla birleşerek yaratacağı badireler açısından düşünüldüğünde; bu gidişatın konjonktürel değişimler açısından erken seçim startının verilmesinde ne kadar etkili olabileceğini önümüzdeki aylardaki tüm siyasi ve ekonomik gelişmeler göste recektir.