Zonguldak’ın aslında turistik potansiyel olarak nitelendirebileceğimiz çok sayıda kültürel mirası var. Ancak bu mirasın kıymetini bilmeyenler de var.

Son olarak dünyada bir eşi daha olmayan Fevkani köprüyü bile yıktık ve bir şey kazanmadık, tam aksine kent içi ulaşım arap saçına döndü ve bir daha da düzelmez. Şimdi mecburiyetten yıkılan köprünün yerine dere üstüne birkaç köprü yapmak gibi bir saçmalığı gündeme getiriyorlar.

Gelecek Partisinden geçmiş olsun ziyareti Gelecek Partisinden geçmiş olsun ziyareti

Kentin bir kültürel mirası da yayla Tüneli ya da tünelleri diyebileceğimiz kompleks. Yayla Konağının da altından geçen bu tünellerin üs tüne okul yapmak gibi bir ihanet projesi gündeme getirilmiş bulunuyor ve aklıselim sahibi insanlar da buna karşı çıkıyor.

İnşaat uzmanları da “tüneler üstüne inşaat yapılamaz, tehlikesi çok büyük” diyerek uyarıda bulunuyorlar. Ayrıca Okul yeri olarak seçilen Yayla Konağının alt kısmı su taşkınlarına azcık ve taşkınların yolu olarak biliniyor. Bu da bir okul için büyük tehlike arz ediyor.

Yayla tünelinin turistik önemi konusunda  Zonguldak Nostalji Sitesi yöneticisi Yüksel Yıldırım da bir yazı kaleme alarak kamuoyunu aydınlatarak şu görüşlerini açıklamış bulunuyor:

“Zonguldak’ta İlk dalgakıran rıhtımını inşa eden Fransızlar (1899), Fransız-Ereğli şirketini de kurarak kömür çıkardılar... Zonguldak dalgakıranı, eski hızlı kömür yükleme iskelesinin inşası ve Genel Direktörlük (işçi Müdürlüğü) binasının bu bölgede olması ve sahanın ikamet ettikleri Yayla Mahallesine yakınlığı, Zonguldak’taki yerleşimlerinin burası olmasının nedenidir.

Yayla'dan Fener'e kadar olan bölgede Fransızlar ikamet etmiştir. O zamanlar bölgenin adı Fransız mahallesidir ve girmek yasaktır. Şimdiki müdürlük durağı olan yerde Fransız hastanesi bulunur. Ve yine hastane çevresinde Fransız evleri ve Fransız şirketi direktörünün ikamet ettiği Yayla Konağı vardır...

Zonguldak’ın Rus savaş gemileri tarafından bombalandığı tarihlerde Fransız binaları da hasar almıştı. Fransız Hastanesi, okulu ve evleri de tehditlere açık bir konumdaydı… Bundan kaynaklı güvenlik sebebiyle, tünel ve sığınak inşa ettiler. İskele yanında yıkılan Fransız şirketinin idari binası (İşçi Müdürlüğü) arkasında bugün halen sığınak girişi korunmuş bir şekilde duruyor. Bu tünelin ucu yukarıda Fransız hastanesinin arkasından çıkıyor. Bu tünel Kıbrıs Barış Harekâtında aktifleştirildi. Hatta içine su, konserveler daha bir çok yiyecek maddeleri ve ilkyardım malzemeleri konuldu. Kapıları açıldı. Hazırlandı ve temizlendi.

Kıbrıs Barış Harekâtından günümüze kadar tam 50 sene geçti, artık zamanı geldi. Fransız yapımı ve ismini “Yayla Tüneli” düşündüğüm geçidin artık turizme kazandırılması kaçınılmaz. Yapılan son kontrollerden sonra geçidin durumunun gayet iyi olduğu gözlemlendi. Yapılması gereken hamle aydınlatma ve güvenliğin sağlanarak ziyarete açılması.

Her şey hazır, elimize tepside sunulmuş endüstriyel bir miras…”

Görüldüğü gibi bu kentin vizyon sahibi akıllı ve mantıklı isimleri turistik bir potansiyel için yetkilileri uyarıyorlar ve vatandaşlık görevlerini yerine getiriyorlar.

Ancak yaşam tarzları rant olan bir kesim Yayla Konağının altına Yayla okulunu taşımak için fırsat kolluyor, nedeni için ise kamuoyunda şöyle bir yorum yapılıyor; Yayla okulundan boşalacak alana kafeler, restoranlar ve alışveriş merkezi yapmak. Çünkü çevresindeki okullar, hastane, stat ve spor kompleksleri ile bu alan gelecek vadeden bir ticari potansiyel olarak görülüyor.

Muhabir: Sermet Aksu