Öteden beri bilindiği gibi Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin Kıbrıs sorunu nedeniyle sıcak savaşa yönelen bir eğilim göstermesi, giderek geçmiş yıllardan 1974'de Türkiye'nin Kıbrıs'a askeri müdahalede bulunmak zorunda kalması,iki ülke arasındaki ilişkilerde gerginliği artırırken, diğer yandan da var olan sorunlara barışçıl yollardan çözüm getirilememesi, tarafların ulusal kamuoyları açısından olduğu kadar uluslararası kamuoyunda da bir Türk-Yunan savaşının kaçınılmaz olduğu kanısını uyandırmaya halen devam etmektedir.Yunanistan, adaları yapılan tüm anlaşmalara aykırı olaraksilahlandırırken bir yandan bu adaların uluslararası statüsünü düzenleyen antlaşmaların geçerliliğini tartışma konusu haline getirmiş,diğer yandan ise, uluslararası sistemdeki değişimlerin bu antlaşmaların kurmuş olduğu statüyü geçersiz kıldığını savunmaya başlamıştır.Antlaşmaların hukuksal geçerliliği açısından iki ülke arasındaki tartışmalar uzun zamandır devam ederken,Yunanistan, NATO savunma sistemi çerçevesinde sorunu ele alarak, öncelikle Limni olmak üzere Yunanistan'a ait olan adaların NATO savunma planları içerisine alınmasını, bu yolla silahlandırma girişimlerine meşruluk ve destek sağlamaya çalışmaktadır.Fiili olarak silahlandırılmış bulunulan bu adaların NATO savunma planlarına dahil edilmesi yolundaki Yunan gayretleri büyük ölçüde bu çabalara siyasal-hukuksal dayanak sağlayabilmek endişesine yönelik olmaktan öte bir şey değildir.

* * *

Çok ilginçtir ki, halen NATO ittifakı içinde yer alan Yunanistan’ın Türkiye aleyhine kendisi için adeta beka sorunu haline getirdiği provokasyonlarına bakıldığında; özellikle son dönemdeki gelişmeler açısından ittifak ruhu ile bağdaşmayan son yaklaşımlarıise artık sabır ve tahammül sınırlarını zorlamaya başladığı da bir vakıadır.Bu anlamdaki ABD'de 35 Kongre üyesinin, ABD Başkanı Joe Biden’a hitaben kaleme aldıkları mektupta, Türkiye’ye F-16 satışına ilişkin karşı olduklarını açıklarkenMektupta, "ABD savaş uçaklarının Türkiye’ye satışı Erdoğan’ı bir anda iyi bir müttefike dönüştürmeyecek.Daha ziyade bu silahlar bölgede daha fazla ölüm ve yıkıma neden olacak" ifadelerinin yer alması yanında; en son gerçekleşen Madrid'deki NATO Liderler Zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya gelen Biden, 30 Haziran'daki basın toplantısında “Türkiye'ye F-16 savaş uçaklarını satmaları gerektiğini, bunun için ABD Kongresi'nden onay alabileceklerini” belirterek topu ABD Kongresine atarken geciktirme taktiğine başvurmasına ek olarak Türkiye karşıtı kesimlerin F-16 uçakları teslimatının yapılmamasını içeren ısrarlı gayretlerine dikkat edilirse,gerçekte bu yaklaşım ABD’nin oyalama taktiğinden başka bir şey değildir.

* * *

Sonuç olarak, ABD Başkanı Biden’ın daha önce sözünü verdiği”F-16 uçaklarını satmalıyız ve aynı zamanda uçak ları modernize etmeliyiz.Bunu yapmamak bizim çıkarımıza değil.Aralıktan beri tutumumu değiştirmediğimi kendilerine ifade ettim.Bir karşılık da olmadığını ve sadece satmamız gerektiğini söyledim.Bunu yapabilmek için ihtiyacım olan şey Kongreonayı.Bu onayı alacağımızı düşünüyorum." İfadesine rağmen halen hiç bir gelişme olmaması sadece bu yönde zaman kazanma amacına yönelik hareketi oldukça düşündürücü bir durum.Ayrıca Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 Yüksek İrtifa Hava Savunma sisteminin gerekçe gösterilerek,Ülkemizin F-35 Savaş Uçakları için ödediği 1,4 milyar dolara rağmen bu uçakları derhal teslim etmek yerine; Türkiye’yi F-35 Savaş Uçağı Üretim programından çıkarmayı seçmesi ne ittifak ne de dostlukla bağdaşmadığı kadar; Türkiye’yi Yunanistan adaları üzerinde askeri üs kurmak suretiyle silahlandırarak kuşatma stratejisi izlemesi de tasvip edilir bir durum değildir.Hele hele Yunanistan’ın en son etapta F16 uçaklarının ve geliştirme kitlerinin verilebilmesi için bu uçakların kendilerine karşı kullanılmayacağına dair Türkiye’den garanti istenmesi ise bir başka garabettir.ABD ve Yunanistan’ın elinden bu kozların alınması zamanı gelmiştir.Burada amaç kesin anlaşılmıştır.Her halükârda karşı tarafın izlediği oyalama taktiği ile gereksiz yere onay bekleyerek zaman kaybetmek yerine;bir an önce Türkiye’nin hava gücünün en üst seviyeye çıkarılmak üzere kendi şartlarına uygun alternatif olabilecek en üstün yetenekli savaş uçağınınbir başka uygun ülkeden alımının bir an önce gerçekleştirilmesi Ülkemizin içinde bulunduğu jeopolitik ve jeostratejik coğrafya şartları bakımından birçok ülke ile sınır komşu su olması da dikkate alınarak zorunlu bulunmaktadır.Bunun için Türkiye’nin içinde bulunduğu toplumun barış ve güvenlik içinde yaşamını sürdürebilmesi askeri açıdan ancak çok güçlü olması ile gerçekleştirileceğinden; Ulusal çıkarlarımız adına herkesin bilmesi gerekmektedir.