Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi öğrencileri TUSAŞ, Lübnan, Filistin ve Gazze’de, İsrail’in işlediği cinayetleri protesto etmek amacıyla protesto yürüyüşü düzenledi. İstasyon Caddesinde başlayan yürüyüşte üniversite öğrencileri sloganlar atarak tepki gösterdi. Yürüyüş madenci  Anıtı’nda son buldu.

Madenci anıtında toplanan grup adına açıklama yapan grup sözcüsü  Kerim İşbaralı açıklama yaparak teki gösterdi. İşbaralı, “Bugün burada Gazze gündemine dair düşüncelerimizi bildirmek, boykot noktasındaki hassasiyeti teşvik etmek, yalnızca duyuru yapıp dağılmak yerine Zonguldak olarak Gazze’de yaşananlara karşı nasıl bir yol izlememiz gerektiğini ortaya koymak amacıyla toplanmış bulunmaktayız. Bu hafta itibariyle Peygamber katili, insanlık yoksunu, gözlerini vatan topraklarımıza da diken siyonist terör örgütünün; Gazze’de hiçbir savaş hukukunu, hiçbir devletlerarası antlaşmayı tanımadan, yaşlı, kadın, 
çocuk, kundaktaki bebek demeden katlettiği Gazze halkının durumu bu hafta itibariyle şu şekildedir: Şehit olanların sayısı 42.603, yaralı 
olanların sayısı ise 99.795. Ayrıca hâlâ enkaz altında ve yol kenarlarında şehit olanların 
bulunduğu, ancak İsrail terör örgütünün 
engellemesi nedeniyle sağlık ekipleri ile sivil 
savunma görevlilerinin ulaşamadığı da bilinmektedir. Her birimiz, bu istatistiklere öylesine alışır olduk ki, sayıların günden güne artması ülfet 
peyda etti. Sanki her bir rakam hepimizin sahip olduğu hayat nimetine karşılık 
gelmezmiş gibi...Öylesine alışır olduk ki, markette, sıra kuyruğunda, önümüzdeki müşteriler siyonizm menşeli ürünleri, yerli ürünlere seve seve tercih edip kasadan teker teker geçiriyor. Sanki bugün Gazze’ye ve Lübnan’a yarın ise 
ülkemize sıkılacak kurşunları satın 
almazmış 
gibi... 
Şairin de dediği gibi: Bir mevsim baharına geldik ki âlemin; Bülbül susmuş, havuz boş, gül bahçesi ise harab!
Gözü yaşlı anneler, ailesi yok edilen çaresiz babalar, yetim ve öksüz çocuklar!Hastanelerde öldürülen bebekler! 
BU BİR SAVAŞ DEĞİL! BU BİR  SOYKIRIM FAALİYETİDİR! 
Açık yüreklilikle söylüyoruz ki devletimiz de diğer İslam Devletleri de özellikle 7 ekim’den bu yana konularını gördüğü Gazze dersinden sınıfta kaldı.
Sen bir film değildin Gazze, bu kadar izleyenin olmamalıydı! 

GAZZE, yediden yetmişe, tüm Türkiye’nin meselesidir.
Eğer ki muhattabımız ülkemizdeki bir 
Müslüman ise malumdur ki: 
1-) Mescid-i Aksa senin ilk kıblendir. 2-) Kuran-ı Kerim de “çevresini mübarek kıldığımız” ibaresi kullanılmıştır.
3-) Mescid-i Aksa, Allah Rasulü (a.s.m)’ın Miracının şahididir.
4-) Mescid-i Aksa Kutsal mabedlerin üçüncüsüdür.
Sana “Kudüsten banane” diyemeyeceğini Kuran söylüyor.
Eğer muhattabımız ülkemizdeki bir hristiyan ise : 
1-) Matta incilinde Kudüs “KUTSAL YER” olarak geçer.
2-) Ortodoks Hristiyanlar tarafından “Bütün Hristiyan dünyasının Anası” olarak kabul edilİr.
3-) İncil’in dünyanın dört bir tarafına Kudüsten yayıldığına inanılır.
Sana Kudüsten banane diyemeyeceğini İncil ihtar ediyor.
Muhattabımız siyonizm bataklığına batmamış bir yahudi ise:
1-) KUDÜS, Yahudi inanç ve değerleri açısından dünyanın en kutsal ve  kozmopolitik şehridir.
2-) Tanrıyla buluşmanın başlayacağı yer olarak kabul edilir.
3-) Kudüs, yeryüzünde hac yapılabilecek tek yer kabul edilir.
Sana Kudüsten banane diyemeyeceğini Tevrat bildiriyor.
Muhattabımız hiçbir dini görüşe bağlı olmayan ve hayvan hakları savunucusu olduğunu iddia eden bir bireyse: 1-)Hayvanların öldürülmesine dayanamayan o narin kalbin nasıl oluyor da Gazzedeki bebekler söz konusunu olunca atmamaya yüz tutuyor. 
2-) Hayvan haklarını savunduğun gerekçesiyle meydanlara çıkan sen, Gazzede ki insanların vahşice katledilmesine de sessiz kalmaman gerekli değil midir? 
Can, Cânândandır. Her canın yaşam hakkı vardır !
Sana bunu biz değil, “Gazze’den banane” diyemeyeceği Vicdanın söylüyor.
Muhattabımız hiçbir ideolojiye bağlı olmaksızın sadece Türk olduğunu, Türklüğü savunduğunu, Gazzelilerin ise arap olduğunu söyleyen bir bireyse: Biz Türklerin yapmış olduğu üniversitelerden “KADİRİYYE MEDRESESİ” Kudüstedir. 
“MARDİNLİLER HANKÂHI” kudüstedir. Siirtlilerin yapmış olduğu “İSARDİYYE HANKÂHI” kudüstedir.
Artuklu Beyliğinin kurucusu olan Türk komutan “ARTUK BEY’İN KABRİ” kudüstedir.
“KARANLIK KAPI SEBİLİ” Kudüstedir.
“SULTAN MAHMUD KUBBESİ” 
Kudüstedir.
“KASIM PAŞA ŞADIRVANI” kudüstedir.
“YUSUF AĞA KUBBESİ” kudüstedir.
“KASE ŞADIRVANI” kudüstedir. 
“AHMED PAŞA MEDRESESİ” Kudüstedir.
“ARSLANPAŞA HALVETHANESİ! MUHAMMED AĞA HALVETHANESİ” 
Kudüstedir.
“DOĞU TÜRKİSTANLI 
KARDEŞLERİMİZİN BULUŞTUĞU YER 
OLAN ÖZBEKLER TEKKESİ” 
Kudüstedir.
“ÇORBACI MESCİDİ, HÜRREM SULTAN 
HAMAMI, ŞAM KAPISI, RASASİ CAMİ, 
HASEKİ 
SULTAN TEKKESİ” Kudüstedir.
VE KUDÜSTE VAR OLAN BİR SOKAK : 
“HAKKÂRİ SOKAĞI” Kudüstedir. MİMAR 
KEMALEDDİN BEY İSE MESCİD-İ AKSA’YI RESTORE ETMİŞTİR VE DAHA NİCELERİ...
Sana “Kudüsten banane” diyemeyeceğini 
ÖZBEÖZ TÜRK OLAN ATALARIMIZ 
EMREDİYOR! 
Gündemdeki bir diğer gelişme ise İsmail Haniye’nin ardından Hamas lideri Yahya Sinwar’ın da şehit olmasıdır. 
Yahya Sinvar tünellerde saklanarak değil, 
cihat meydanında, üzerinde hücum yeleği ve eli tetikteyken, lanetli siyonistlerle çatışırken ruhunu teslim etti! 2 Milyar 
Müslümanın İzzetini Omuzlayıp Şerefiyle, Onuruyla, Doğduğu Mukaddes topraklara Kan Dökerek Veda Etti.
Nitekim kendisi: “Düşmanın bana verebileceği en büyük hediye beni öldürmektir. 59 yaşındayım. Kalp krizi, corona ile ölmektense, şehid olarak ölmeyi tercih ederim.” Dedi.
Yine kendisi : “Bedeli ne olursa olsun, çocukluğumuzda annelerimizin bize öğrettiği gibi 
‘GÖKTEN İNENİ YER KARŞILAR’ 
diyerekten kevser havuzuna talip oldu.Ümitvar olmalıyız. Bir Yahya Sinwar gitti, bin Yahya Sinwar dirilecektir hiç şüphe etmiyoruz.
Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem)’inBuyurduğu Gibi :
Nasıl Yaşarsanız Öyle Ölür, 
Nasıl Ölürseniz Öyle Dirilirsiniz.
Evet, O şehit oldu, biz ise şahit!
Tüm bunlar yaşanırken bizler: Bu benim kuruluşum, şu benim cemiyetim, o benim üstadım diye ihtilaf ediyoruz.
Tüm bunlar yaşanırken bizler: Ben Türküm o ise Arap diyerek ırkçılık davası güdüyoruz.
Tüm bunlar yaşanırken bizler: Parti sempatizanlığı yaparak sırf bizimle aynı siyasi düşünceye sahip olmadığı gerekçesiyle dostlarımızla ayrışıyoruz.
Tüm bunlar yaşanırken bizler: Uygun bir dış görünüme sahip olmadıkları gerekçesiyle, HZ.MUHAMMED’iN Ümmetinin kadınlarını ve HZ.MUHAMMED’İN ümmetinin  Beylerini yine Hz.Muhammed’in Ümmetinden, tekfir edercesine dışlıyoruz. Buna kimin ne hakkı var, söylesenize kimin ne hakkı var?
Henüz ülkemizde birlik olmamıza engel bu kadar sorunlarımız varken hangi birlikten hangi ümmetten bahsediyoruz!
Şimdi bize düşen, fikri cihette kafamızın içindeki bizleri ayrıştıran bu düşüncelerden, bu prangalardan, kurtulmaktır.
Şimdi bize düşen birlik sırrını bozan tüm bu ayrıştırıcı fikirlere, yine fikren savaş açmaktır! Yıllardan beri İsrail terör örgütüne karşı İsrail kahrolsun sloganları atıyoruz ama olmuyor.
Şimdi kendimize sormalıyız; Gazze bu haldeyken Zonguldak halkı olarak biz ne yapmalıyız?
Bir kaidedir ki : Lisan-ı hal, Lisan-ı Kalden efdaldir. Yani beden dili ile yapılan dua, dil ile  yapılan duadan daha tesirlidir. Peki beden  dili ile dua nasıl yapılır? Öncelikle Zonguldak halkı, ardından tüm Türkiye, ardından tüm  İslam devletlerinde birlik, beraberlik, dürüstlük, kardeşlik, dayanışma ve samimiyet içerisinde bir yaşam sürerek. 
Öyle ise 
Zonguldak olarak Gazze’ye yapacağımız en buyük iyilik; birlik, beraberlik, dürüstlük, kardeşlik, dayanışma ve samimiyet içerisinde bir ivme yakalamak ve ardından ümmet olma bilinciyle hareket etmek olacaktır. O zaman Gazze için ettiğimiz dualar karşılık bulacak. İşte O zaman Allah bu ümmet şuuruna mukabil, “ Kafirler istemese dahi vâdetmiş olduğu o nurunu tamamlayacaktır.”

Zonguldak halkı olarak bu kutlu günlere ulaşmamıza vesile olacak basamaklar şu şekildedir:
Sivil toplum kuruluşlarımıza hitaben: Maddi ve manevi imkanlarımızı seferber etmeliyiz. 
Üniversitede bir gençlik kolu kurup imkanlarımızı sadece kendi kulübümüze aktararak değil imkanlarımızı tüm ümmet için kullanmalıyız. Aksi taktirde yıllardan beri süre gelen bu çalışmalarımız neticesinde dişe dokunur gelişmelerin yaşanmaması, bu düşüncemizi 
tasdikler niteliktedir. Özellikle 30.000 üzerinde nüfusa sahip Üniversitede ki gençlerimize yoğunlaşmanızı elzem görmekteyiz. Basın ve yayın organlarımıza hitaben: Irka, milliyete, etnik kökene, dile, dine ve mezhebe yönelik ayrımcılığı teşvik edecek yayınlar yapılmamalıdır. Zonguldak halkı gerçeklere nesnel bir biçimde, çarpıtılmadan, sansürlenmeden, çeşitli siyasi yorumlardan arınmış bir şekilde ulaşmalıdır.
İş adamlarımıza, yöneticilerimize hitaben: 
Zekatlarımızı, Sadakalarımızı en başta Gazze’ye göndermeliyiz. Halkımız ile daha çok içli 
dışlı olup halkımıza yapılacak hizmetlerde de STK’lar, Belediye ve Valilik ile birlikte bilfiil 
destek olup ümmet bilincinde buluşmalıyız.
Emektar esnaflarımıza, ticaretgahlardaki tacirlerimize düşen:
İnsanlık katili firmaların kendileri ve onların piyonları olan uşaklarıyla her türlü ekonomik bağı keserek, tamamıyla yerli üretim ve yerli 
firmalarımız ile ticari bağlar kurarak, ekonomik anlamda külliyen gelişime gitmeleridir. Onlara neden yahudi ürünleri satmıyorsun diye sorulduğunda? Senin için, vatanım için satmıyorum. Çünkü ben, bugün yahudi ile yaptığım ticaretin, yarın benim milletime kurşun olarak döneceği hakikatine gözlerimi kapamış değilim” cevabını vermeleridir.
 Eğitimcilerimize düşen: 
Kendileri Öylesine örnek şahsiyetler olmalılar ki; gençlerimize tertemiz ahlak ve düşünce 
yapılarıyla öylesine rol model olmalılar ki, 
Geleceğin Aziz Sancarlarını, Şaban Teoman 
duralılarını, Fuat Sezginlerini, buradan, Zonguldak’tan, bu okullardan, bu sınıflardan çıkartmak gaye-i hayalleri olmalıdır.
Anne ve Babalarımıza düşen misyon: 
Şu an Ümmet-i Muhamedden nice çocuklar Gazze de, Doğu Türkistan da, Lüban da... 
Dünyanın muhtelif yerlerinde şehit oluyor. Ben evladımı öyle bir yetiştireceğim ki o evladım, diğer şehit olan çocuklar hesabına Vatanına, milletine, mukaddesatına, Ümmetine hizmet edecek! Koşturacak, çalışacak, azmedecek, yorulacak, gecesini gündüzüne katacak, tam bir mücahit, tam bir dava adamı olacak...
TIPKI “İslam Korkakların Değil, Cesur ve Atılgan Müslümanların Omuzlarında Yükselecektir.” Diyen Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç gibi “Bütün uyuyanları uyandırmaya bir uyanık yeter!” diyen Malcolm X gibi “Yarınlar yorgun olanların değil rahatından vazgeçenlerin olacaktır.” Diyen Hasan elbenna gibi “Biz inandığımız davaya koşarak gideriz. 
Koşarak gidemezsek yürüyerek gideriz.
Yürüyerek gidemezsek sürünerek gideriz ama davamızdan asla vazgeçmeyiz.” 
Diyen Necmettin Erbakan gibi.. 
Evet, anne ve babalar bu minval üzere nesiller yetiştirmeyi kendilerine en mühim vazife bilmelidirler.
Halkımıza düşen : 
Daima bilinçlenmeli, boykot konusunda ilk günkü hassasiyetimize dönmeli, 1 kuruşumuzu dahi çocuk katillerine vermeyerek bu zulme ortak olmamalı, yerli sermayeleri desteklemeleridir. Yerli üreticilerimiz de bu durumu fırsata çevirip ürünlere faiş zamlar yansıtmamalıdır.
İstikbalin sahibi Gençler! Eş seçimlerinde, iş seçimlerinde, hayata dair seçimlerde yalnızca kendimizi düşünemeyiz, bireysel 
bir hayat yaşayamayız, müstakil bir eve çekilip etliye sütlüye karışmazlık yapamayız. Gençlerimize düşen: Allah’ın vermiş olduğu bu şuur, bu bilinç, hidayet ve imanın hakkını vererek; yılmayarak, yorulmayarak, ümitsizliğe düşmeyerek, bölünmeyerek, parçalanmayarak gerekirse aç, gerekirse uykusuz kalarak, gerekirse ailemizle geçireceğiniz vakitten tasarruf ederek ümmeti Muhammedin susayan gönüllerine ab-ı hayat olmaktır.

Bu da dubai mancarı Bu da dubai mancarı

Muhabir: Sertaç Özdemir