Amasra, Bartın’ın çok sevilen sahil kasabası. Ancak yaz aylarında buraya tatile gelmek çok ama çok zor… Çünkü rağbet çok ve belli bir sıra var diyebiliriz.

Bakın Amasra’ya tatile gelen bir grubun bu konuda yazdıklarına:

Plajları, rakı-balık mekanları ile şehrin özgür yerlerinden. Ancak biz Karadeniz plajlarının Anadolu’da ne kadar popüler olduğunu bilmeyen gafiller olarak bayramda oraya düştük ve hayattan soğuduk.

Önce Amasra sapağında oluşan 12 kilometrelik kuyruğu bekleyip, sonra polisin park yeri kalmadığı için Amasra’ya tüm girişleri engellediğini öğrendikten sonra arabayı uzaklara park edip yürüme azmini gösteren insanlardan aldığımız neymiş bu Amasra gazı ile bin takla ile nihayet vardık. O kadar uğraşıp vardığımız manzara aşağı yukarı şuydu:

Belki de bu Amasra’nın suçu değil, bizim kötü zamanlamamızdadır. Okullar açılmadan önceki uzun bayram tatilinde Türkiye’nin tüm sahil kasabaları resmen yağmalanıyor.

Amasra’da durum hiç parlak olmamakla birlikte, gördüğümüz diğer Bartın – Kastamonu sahillerine kıyasla bir nebze daha az vahimdi. Bazı yerlerde cidden dehşete düştük. Yürüyüş yolunu söküp mangal malzemesi yapan tipler vardı.

Belki de Eylül’de bir hafta içi gitseydik, huzur depolayıp dönecektik ama dayak yemiş gibi ayrıldık. Sezon dışı halini bilenler okursa mutlaka yönlendirici yorumlarını bekliyoruz.

Ufak bir yürüyüşe çıkıp, yerleşimi karşıdan gören manzaralı tepeye çıkınca birikmiş çöp ve insan kalabalığı görünmez oldu. İşte ancak o zaman yüzlerce yıldır burada medeniyetleri buraya çekmiş müthiş bir koy gördük.

5000 yıl önce üç tarafı koy olan harika bir buruna kurmuşlar Amasra’yı. Bugün 5-6 bin kişinin yaşadığı şehirde, Roma döneminde 20-25 bin kişinin yaşadığı tahmin ediliyor. Birçok Anadolu şehri gibi çok katmalı bir mirası var; Arkaik, klasik, Hellenistik, Roma, Bizans, Ceneviz ve Osmanlı dönemlerinden eserler bugün içindeki ufak müzede sergileniyor.

Her ne kadar insanlar buraya özellikle yazın yüzmek için gelse de, bizce Amasra’nın en iyi zamanı deniz sezonunun hemen öncesi ve sonrası. Yani Mayıs, Haziran, Eylül ve Ekim ayları. Yine de Karadeniz sahili olduğunu unutmamak lazım. Bahar ayları oldukça serin olabiliyor.

TARİHİ VE TURİSTİK YERLER

Amasra Bedesteni, Antik Tiyatro, Akropol, Necropol, Yeraltı Çarşısı, İlkçağ Opus Revincium Rıhtımlar ve Dalgakıranlar, Bizans Dönemine ait Yıkık Kilise, Amasra Kalesi, Amasra’da Osmanlı hamamı kalıntıları, Amasra’da Bizans dönemine ait Kemere Köprü, Yeraltı Galerileri, Amasra Büyüktepe (İnziva) Mağarası, dünyada tek olan Roma dönemine ait Kuşkayası Anıtı, Kale ve üzerindeki armalar, Kilise (Fatih Camii), Chapel (Kültür Evi), Oyma Mağaralar ve Bedesten kalıntıları antik kentin görünen yüzleridir. 5000 kişilik Tiyatro, Forum, Şeref yolu, Yeraltı Çarşısı, akropol ve nekropol gibi bölümler toprak altındadır.