Cumhurbaşkanımız bugün Zonguldak’ ta.
Dün yoğun ve hummalı bir çalışma vardı.
Tanı testlerimizi olduk.
Madenci anıtı trafiğe kapatıldı.
Gazipaşa caddesine bariyerler çekildi.
Son derece muazzam bir çalışma var.
Miting alanı süslendi.
Cumhurbaşkanımıza miting alanı hazır.
Nazır.
Bugün açılışlar var.
Kilimli sahil yolu açılıyor.
Müjdeler var.
Cumhurbaşkanımız sahil yolundan Kilimli ilçemize gidecek.
Belediye başkanını ziyaret edecek.
Kilimli ilçemizde halkımızla buluşacak.
Madenci anıtında halka hitap edecek.
Zonguldak ile ilgili konuşacak.
Ülke geneli mesajlar verecek.
Dünya geneli de bir çok konu başlığına değinecektir.
Cumhurbaşkanımızın Zonguldak’ta olması ayrı bir heyecan veriyor.
Gurur veriyor.
Onur veriyor.
Zonguldak için tarihi gün.
Tam yedi ay sonra Cumhurbaşkanımız Zonguldak’ta .
Zonguldak artık ülkemizin gözbebeği.
Parlayan yıldızı.
Cazibe merkezi.
Yerin altı altın.
Yerin üstü pırlanta.
Kömür.
Doğalgaz.
Enerji.
Çelik sanayi.
Her şey var.
Yeni sanayilerimizde ortaya çıkıyor.
Cumhurbaşkanımızın bugün işçi alımı ile ilgili vereceği bilgiler çok ama çok önemli.
Yeni müjdeleri bekliyoruz.
ŞAŞKIN ÖRDEKLER...
Ortalıklarda bir takım insanlar geziyor ve kendilerini gazeteci olarak lanse ediyorlar.
Sorup soruşturuyoruz;
Yazdığı bir gazete yok,
Kendine ait bir gazetesi zaten yok, olamaz da...
Gazetecilik eğitimi de almamış; ilkokulu bitirmiş, ortadan ayırmışlar...
Konuşmasını bilmez, yazmasını hiç bilmez... Oturup kalkmadan anlamaz, bir cins odun gibi kerestecilerin önünde gezinir durur, "belki yontulurum" diyerek kendinden bir iki tık üstün insanlara takılır...
İşi gücü avanta lavanta, bayramlarda 10 lira oradan, 15 lira buradan hesabı yapar; "yazarım haaaa" diyerek kendine paye vermeye çalışır.
Tanıyorsunuz bunları, herkes biliyor...
"Şaşkın Ördek" diyorlar bunlara!
Anlarsınız neden böyle diyorlar...
Bunları bazı kurum ve kuruluşların yemeklerinde kahvaltılarında filan da görürsünüz, orada öylece yerlerini almışlardır, etraflarına gülücük saçarlar, basının arasına karışmış olmakla gurur duyarlar.
Geçtiğimiz haftalarda bu tiplerin hegemonyasından kurtulmak için, biraz da bunlara çeki düzen vermek için Zonguldak'ın eski gazetecilerinden Adnan Küçükvar bir çağrı yaptı, bazı basın mensupları da bu çağrıya icabet etti ve sonunda da deklarasyona benzer bir şey yayınlanarak gazetecilerin birbirleri aleyhine tavır takınmamaları, delilsiz yazı yazmamaları, kamuoyunu yanıltıcı haberler vermemeleri konusunda görüş birliğine varıldığı söylendi...
Aradan da fazla bir süre geçmedi; ne oldu?
"Kim takar Yalova kaymakamını" oldu...
Adnan Beyimizin çabaları boşa çıktı, bazı tiplerin serseri mayın gibi ortalıklarda gezindiği ve ona buna çarparak kamuoyunda isim yapmak istedikleri ekranlarda belgelendi.
Yapan yüzsüz özür bile dileme gereğini duymadı!
Halkı da "balık hafızalı şaşkınlar" yerine koyarak küçük gördü...
Adnan Beyimizden de "tık" çıkmadı!
Belki cesaret edemedi, belki "bana da kaptırırla" diye çekindi, bilemiyoruz ama bildiğimiz tek şey belli bir kararlılıkla ortaya çıkmış bir yılların gazetecisinin sözünün arkasında durmasının gereğiydi...
Adnan bey’in söz olayı da bu şekilde hüsrana uğradı.
Bu saatten sonra artık bu konu dikiş tutmaz.
Bu konu ile ilgili kimse de bize gelmesin.
Basın ahlakına uymayanlarla işimiz olmaz.
Bunları terbiye edecek halimiz de yok.
Biz buradan aklı selim sahibi gerçek gazeteci arkadaşlarımıza sesleniyoruz;
Bu mesleğin itibarının azalmasına kimlerin nasıl neden olduğunu çok iyi biliyorsunuz, kimlerin avanta ve şantaj peşinde koştuklarını, kimlerin asılsız haberlerle kamuoyunu yanılttıklarını da çok iyi biliyorsunuz...
İyi tanıyın bunları, uymayın, aranıza almayın, yanlarına yaklaşmayın.
Şaşkın ördeklerle birlikte olmak kimseye yaramaz, siz siz olun bu tiplere kanmayın, aldanmayın...
Gönlümüzün ve kalbimizin kapıları sizlere sonuna kadar açıktır,
Başka tüm kapılar ise bunlara kapalı!
Bu şekilde zam zaman aramıza hasbelkader giren ve bedavadan çalışan, ona ve buna musallat olanlara herkes ama herkes duvar olsun.
İtibarsızlara itibarda etmeyin.
Bizden söylemesi.
Uyarması.
Nokta.
